Bülent Esinoğlu
Faiz lobisi, sıcak para ve sıcak sokaklar
Başbakan Erdoğan önceki gece tantanalarla yurda döndü. Geri adım atmayacağını ifade etmeye çalıştı. Ben buradayım, oturun oturduğunuz yerde, faiz lobisinin organize ettiği bu gösterilere katılmayın demeye getirdi.
Erdoğan dün gece tantanalarla yurda döndü. Geri adım atmayacağını ifade etmeye çalıştı.
Ben buradayım, oturun oturduğunuz yerde, faiz lobisinin organize ettiği bu gösterilere katılmayın demeye getirdi.
Birkaç gündür, Yiğit Bulut’un direnişi kırmak için direnişi manipüle etmek için ortaya attığı iddia.
Anlaşılan o ki, faiz lobisi saptırmasını çokça duyacağız.
Sıcak paradan beslenen ve diktatörlüğünü sıcak paraya borçlu olan bu iktidar, şimdi kalkmış faiz lobisi diyor.
Özelleştirmelerde halkın mallarını dolarla satıp, dolar üzerinden bankaları borçlandıranlar, sattıkları varlıklar ile AVM, otomobil ve rezidanslar dikenler, gençlik işsiz kalınca şaşkınmış gibi bakıyorlar.
Ucuz döviz, kıymetli Türk parası ile yabancı ortaklarınızengin etmek için uyguladıkları ekonomik model çökünce şimdi faiz lobisi diyorlar.
Sanki sokağa çıkan o gençler faizden ve sıcak paradan nemalanmışgibi.
Geri adımı atamadıkça, geriye gidişin afakanı içindedirler.
Başbakan kardeşlikle bu günlere geldik diyor. Dört gün önce, söylediği, “%50’si benim istersem bunu düşmanım olan diğer %50 karşı koyarım” derken bu gün kardeşlik yalanları söylüyor.
Zulmü alkışlayamam diyor. 628 ton biber gazı ithal ediyor.
Bu kadar gaz, iktidardayken zengin ettiği 50 adet dolar milyarderi hariç, tüm Türk halkına yeter.
Gene geceki konuşmasında, “polis bizim can güvenliğimizdir” diyor. Doğru bu kadar gelir dağılımını bozar, 50 dolar milyarderi yaratırsan, onları korumak için böyle polis gerekir.
Kardeşlik meselesine biraz daha yakından bakalım.
Erdoğan’ı karşılamaya gelenler, tıpkı Rize’de Kemalistleri pusuya düşürerek, Sivas katliamını yeniden üretmek istercesine, “yol ver gidelim, Taksim’i ezelim” diye bağırıyorlardı.
Ne samimi kardeşlik ya…
Dindar ve kindar nesil yetiştirecekti, işsiz gençlik yetiştirince, işsiz gençliğin nefretini kendi üzerine çekti.
Halkın hiç bu kadar kenetleneceğini düşünmemişlerdi. Hâlbuki insanlar, hem işsizliğin getirdiği sıkıntılar, hem gelir dağılımındaki bu farklar nedeni ile zaten bunalmıştı.
Bunun üzerine bir de aşağılanınca, kıyamet koptu…
Erdoğan’ın dönüşte yaptığı konuşma şöyle ifade edilebilir.
“Özrü kabahatinden büyük.”
Bir haftada 36 milyar dolar niye çıktı derseniz?
Cevap çok farlı.
Birinci neden, Amerika para basmayı (parasal genişlemeyi) yavaşlattı, basılan para azalınca, sıcak para da azaldı.
İkinci neden, Türkiye’deki tüm alkol üreten devlet fabrikaları yabancılara dolar ile satılmıştı. Alkol tüketim pazarlarına sınırlama konunca beyler, Erdoğan’ı sevmediler.
Tesisleri satın alıp, tatlı karlar ederken Erdoğan iyi, ama Erdoğan kendi dini gereğini yerine getirince kötü.
Erdoğan’ın düştüğü durum şu; önce yabancı zenginleri mutlu edip, sonra tabanını mutlu etmeye kalkınca işler geri tepti.
Dış basındaki Erdoğan aleyhtarlığı bundandır.
Şimdi onlar yeni ve güler yüzlü Erdoğan arama peşindedirler.
Ama meydanlardaki halk, ne işbirlikçi ne şeriatçı istiyor.
Mustafa Kemal’in askerleriyiz derken, Tam bağımsızlık istediklerini söylüyorlar.
Gidiş başlamıştır.
Şöyle veya böyle sonuçlanacaktır.