Cuma Hikmet
ERDOĞAN'IN RÜYASINDA Kİ DEDE
Başbakan Erdoğan ortadan kaybolduğunda doğal olarak medya bir neden arıyor.
Erdoğan, daha öncede hastalandığında ortalarda görünmemiş, medyada yine ameliyat olduğu söylentileri çıkmıştı. Erdoğan'ın çevresi hemen bu haberleri yalanlamış olsada, sonradan gerçekten de, ortadan kaybolduğu aralıkta ciddi bir bağırsak ameliyatı geçirdiği ortaya çıkmıştı.
Erdoğan'ın iktidarı boyunca plansız, programsız uyguladığı ya da kendine çok yakın çevresinin bildiği gizli bir çalışma hayatı var.
Bayram namazı çıkışı yaptığı açıklamanın ardından, yine ortalardan kaybolan Erdoğan için , hasta ve hastane de haberleri çıkınca, dün Başbakanlıktan jet yalanlama gelmiş, haberi veren basın anında "marjinal" olarak damgalanmıştı.
"Başbakan Hasta" haberleri üzerine, Başbakanlık Ofisinin yaptığı açıklamanın sonunda şu cümle yer alıyordu.
"Sayın Başbakanımız, kentsel dönüşüm seferberliğinin üçüncü adımını atmak üzere hafta sonu Bursa’da düzenlenecek olan programa katılmak suretiyle, mutat mesaisine başlamayı planlamaktadır."
Bu haber üzerine rahat bir nefes alan ülke gündemi, "Başbakanımız hasta falan değil, turp gibi maşallah ve açıklamaya göre hafta sonuna kadar ortalarda olmayacak" yorumunu yapmıştı.
Tabi şimdiye kadar yapılan bir çok açıklamanın tersi çıktığı içinde, bir çok çevre açıklamaya kuşkulu bakmıştı. Yorumlar havada uçuşup durdu sosyal medyada. Kimi,"Gene ameliyat olmuştur," kimi," Bilinmeyen bir yerde tatilde" gibi, malum yorumları dillendirmişti.Gerçek gizlenince insanlardan uydurmalar da başlıyor mecburen.
En derin nefesi ise ekonomi aldı haliyle. "Demek ki başbakan hafta sonuna kadar yok. İleri geri konuşmayacak, borsa çakılmayacaktı."
Ama gece yarısı gelen bilgi, ortalığı yine karıştırdı. Habere göre, Erdoğan perşembe günü, günü birlik bir ziyaret için, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov'un davetlisi olarak, oraya gidiyordu. Haberde yine ayrıntı çok azdı. Bir resmi ziyaret, davetli olarak ve Hazar Kıyısı Avaza bölgesinde inceleme.
Hadi bakalım bu kadar bilgi ile gazeteci ne yapar?
Hemen Dış işleri sitesine bakar ayrıntı var mı ziyarete ilşkin diye. Bakar ama orada da bir bilgi yoktur. En başta Davutoğlu'nun İran Cumhurbaşkanı'nın yemin törenine katıldığı haberi vardır. Gazeteci, "Ha olabilir" diye düşünür. Dışişleri Bakanlığının bilmediği bir resmi ziyaret öyleyse der.
Ama bir "doublecheck" yapmak ihtiyacı duyar. Bakanlığa telefon açar. Fakat o da nedir? Başbakanın bu ziyaretinden Dışişleri bakanlığı protokol müdürlüğünün de haberi yoktur. Telefona çıkan her görevli sizi başka bir yere yönlendirmektedir.
En sonunda görevli, "Cuma Bey bu ziyaretten bizimde haberimiz yok gerçekten de, sordum diğer arkadaşlara kimse bilmiyor" der. Ve öneride bulunur, " Siz en iyisi bir başbakanlığı arayıp sorsanız" der.
Mantıklıdır. başbakanlık aranır ama önce sitesine bakılır. Başbakanlık sitesinin tepesinde, Ulaştırma Bakanının Metro sürerken bir fotoğrafı vardır. Ama Türkmenistan ziyaretine dair bir şey yoktur.
Basın müşavirliğini çevirirsiniz, bir yetkili çıkar, derdinizi anlatırsınız. "Bir haber var Başbakan aniden Türkmenistan'a gidiyormuş. Ayrıntılar hakkında bilgi alacaktım." dersiniz.
"Dişlerinin haberi yok bu geziden, size yönlendirdiler" dersiniz. Görevli kibarca izah eder . " Bizimde yeni haberimiz oldu. Onlarada, arayıp bilgi vereceğiz" der. Ardın da Müşavirlik sitesinde yazılı olan açıklamayı okumamızı tavsiye eder.
Ama biz zaten gece yarısı yayınlanmış bu bilginin, ayrıntılarını bilmek istemekteyizdir. Bu ziyaret planlanmış mıdır, önceden belli midir, Başbakan orada hangi konuda resmi ziyaret yapacaktır, anlaşma imzalanacak mıdır, diğer resmi görevliler kimdir?
Ama hiç kimse bu konularda bir şey bilmemektedir. Peki eşi çocukları var mıdır ziyaret heyetinde? "O konuda da bir bilgimiz yok efendim."
"Peki adınız nedir?" diye sorarsınız? Görevli ürperir. Adımı vermesem efendim.
Adını, Soyadını, alıncaya kadar epey bir uğraşırsınız. Tabi haber içeriğinde kullanmayacağım diye de "yemin billah" eder sözler verirsiniz.
Evet bir resmi ziyaret ile ilgili habercinin çektiği patinin özeti budur.
Dünyada ki tüm ülkelerin Devlet Başkanları, ya da başbakanlarının, başka ülke seyahatlerini aylar önceden plana bağladıklarını bilen gazeteciler, bizim Başbakanın aniden ortaya çıkan Türkmenistan Ziyaretini, eğelenceli sohbetlere dönüştürürler derhal, aralarında.
Bakın bir kaç örnek vereyim size, bu eğlenceli sohbetlerin içeriğinden. İleri atılan teoriler şöyle şeylerdir genelde.
Türkemenistan Başbakanı, aniden Erdoğan'ı telefonla aramış, "Recep atla uçağa gel, sana kımız ısmarlayım mı?" demiştir.
Başbakan'da, " Çok sağol Gurbanguli, hafta sonu Bursa'ya sözüm var, başka zaman inşallah" diye geri çevirmiş olabilir miydi?
Bu senaryo bu şekilde yürümüş olsa bile, yapılan açıklamaya göre sonradan değişmiş olmalı.
Gurbanguli; "Recep ne olacak, sabah gelir akşam dönersin. Kaç adımlık yol. Hem gel bak, Hazar kıyısında çok güzel yerler var. Göstereyim sana. Al kendine bir arsa. " İş bu minvalde geliştiyse, Erdoğan şöyle yanıt vermiş olmalı.
" Dur ben bir konuşayım çocuklar ile Gurbanguli (Gurban diye kısaltıp daha samimi hitap etmişte olabilir), sana dönerim birazdan.
Aslında sonuca bakacak olursak, yukarıda geçen gazeteci sohbetlerine benzer bir çok sohbet tasarımı siz de üretebilirsiniz. Hangi şekilde gerçekleştiyse, gerçekleşsin, ortaya gece yarısı ajanslara düşen ve başbakanlık basın müşavirliğinden başka kimsenin bilgisi olmayan, Türkmenistan Gezisi haberi metni olarak şu çıkar.
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov'un davetlisi olarak Perşembe günü Türkmenis'a gideceği belirtildi. Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre bir gün sürecek çalışma ziyaretinde Başbakan Erdoğan'ın Türkmenbaşı kentine giderek Hazar kıyısındaki Avaza bölgesinde incelemelerde bulunacak."
İşte Erdoğan'ın kafasına göre yönettiği ve yabancıların, "One Man Show" diye adlandırdığı, Türkiye'nin devlet ricalinin geldiği durumu budur.
Yine Başbakan kafasına göre bir plan yapıyor, ya da aniden Türkmenistan'dan Gurbanguli, bayramını kutlamak için arıyor, "Recep çık gel, hadi sana kımız ısmarlayayım" diyor (belki nezaketen), başbakan'da pilotunu arıyor, "Uçağı hazırlayın, bir kımız içip geri geleceğiz " diye emir veriyor. Dışişlerinin haberi yok, başbakanlık yeni öğreniyor, devletin tüm yetkili kurumları, "aaa Başbakan'ımız Türkmenistan'a gidiyormuş, duydunuz mu?" diye birbirine soruyor.
Hal böyleyken Başbakan Erdoğan'da, bu durumu yorumlayan tüm gazetecilere, "Vay marjinaller" diyerek, kızıyor, köpürüyor. Haklı aslında, başbakan kafasından geçenlerin ip uçlarını gerekli yerlere bildirmiş önceden.
Nereye, ne zaman, ne amaçla gideceği ap, açık ortada. "Marijinal gazeteciler, bit yeniği arıyor." Haber tüm çıplaklığı ile ortada işte. Yani haber şu aslında.
"Başbakan Erdoğan Türkmenistan'a gidiyor." Bu kadar!
Gerisinden size ne?
Belki canı kımız istedi başbakanın. Ya da gidecek, kendisine emekliliğinde rahat edeceği, balık tutacağı bir kıyı bakacak. Hazar kıyısına da bir bakayım dedi hazır davet var. Millete ne dert var bunda. Koca BOP eş başkanı ve Büyüyen Türkiye'nin lideri olarak, otobüse binip gidecek hali yok tabi.
Atlayacak uçağına, sabah gidip akşama geri gelecek. Ne var bunda?
Ne var ama vatandaş soruyor aklınca, "Eğer işler böyle yürüyecekse, bu Millet neden dış işleri ordusuna maaş öder, altlarına uçak, araba alır, binlerce diplomat neden çalışır?"
Dışişleri bakanı sadece Suriye için sağa sola gitme bakanı mıdır? Yüksek düzeyde yabancı devlet ziyaretleri aylar öncesinden programlanır," diplomatlar ziyarete ilişkin ön hazırlıkları yapar, protokol gereği herşey gözden geçirilir ve planlanır ki herhangi bir skandal çıkmasın. Bu yüzden bir ordu kalabalıklığında çalışan devlet görevlisi vardır, diplomat vardır, teamül gereği. Hayır gerek yoksa , bari maaş ödemesek bu kadar insana." der, torbağa değil ki ağzı büzesin.
Şunu da geçirir vatandaş içinden, "Tasarruf eder, başbakana daha büyük bir uçak alırız, İstanbul'a başbakanlık sarayı yaparız mesela. Şanımız yürüsün başbakanımızın nezdinde."
Gece yarısı aniden, önceden hiç sözü edilmemişken, Erdoğan'ın Perşembe günü Türkmenistan'a gideceği ortaya çıkıyor. Oysa bir kaç saat önce başbakanlık ofisinden yapılan açıklamada, böyle bir plandan hiç söz edilmiyor, hafta sonu Bursa'da olacak, deniliyordu.
Dünya alışamadı, her gün bir başka devlet sırtını dönüyor bizim başbakana, biz alıştık Ulusça.
Dua edip duruyoruz her gece yatmadan. "Yüce Rabbim, lütfen Başbakanımızın rüyyasına aklı başında bir ak sakallı dede girsinde, memleketimizin başı belaya girmesin."