Erdoğan'ın Çocukları ve Kurtuldukları Davalar!
Bilal Erdoğan'ın yakalama kararı kaldırıldı! Bu olay geçmişte TRT sanatçısı Sevim Tanürek'i arabasıyla çarparak ölümüne sebebiyet veren Burak Erdoğan davasını akıllara getirdi.
17 Aralık Yolsuzluk Operasyonun ardından Bilal Erdoğan dahil bir çok kişi ve bakan çocukları hakkında yakalama kararları çıkarılmıştı. Bugün AKP'nin çeşitli düzenlemeleri ve atamaları sonrasında Bilal Erdoğan'ın yakalama kararı kaldırıldı! Bu olay geçmişte TRT sanatçısı Sevim Tanürek'i arabasıyla çarparak ölümüne sebebiyet veren Burak Erdoğan davasını akıllara getirdi. Burak Erdoğan'da tıpkı kardeşi Bilal gibi Mahkemeye gelmemişti ve daha sonra küçük bir para cezası karşılığında davası kapanmıştı.
Bilal Erdoğan hakkında çıkarılan yakalama kararının kaldırılması ve geçmişteki Burak Erdoğan davası üzerine bugün sosyal medyada yoğun tepkiler verildi.
Mahkemenin Bilal kararına tepki yağıyor
TRT Sanatçısı Sevim Tanürek Nasıl Öldü?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, henüz Başbakan olmadan önce, Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken oğlu Ahmet Burak Erdoğan, 11 Mayıs 1998’de Şişli'de yaya geçidinde karşıya geçmeye çalışan TRT İstanbul Radyosu sanatçısı Sevim Tanürek'e çarptı.
Kazadan sonra derhal olay yerine belediyenin arazözleri geldi, kaza yaşanan caddedeki fren ve kan izlerini yok etti. Örtbas etme girişimi hemen başlamıştı.
Ahmet Burak Erdoğan hakkında trafik raporunda "dalgın olarak araç kullandığı" için kusur oranı sekizde üç (3/8) tespiti yapıldı. Savcı polisin raporuna dayanarak 3 aydan 20 aya kadar hapis istedi.
Ardından, Sevim Tanürek kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
Bunun üzerine Ahmet Burak Erdoğan hakkında ek iddianame düzenlenerek "istenen ceza 2 yıldan 5 yıla kadar hapis" diye değişti.
İBB Başkanı Tayyip Erdoğan, derhal Sevim Tanürek’in yakınlarına büyük ihtimam gösterdi, mezar temin etti, hastane masraflarını karşıladı. Onlar da şikayetlerinden vazgeçtiler.
Ancak dava sürdü.
Mahkeme Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi'nden kazayla iligili rapor istedi. Bu dairenin başında makine mühendisi Eyüp Çakmak bulunuyordu. Sanık Erdoğan için "tamamen kusursuz" raporu düzenledi ve "sekizde sekiz (8/8) kusur ölen yaya Sevim Tanürek'tedir" dedi.
Evet, Burak Erdoğan’ın ölümle sonuçlanan trafik kazasında kusur, yaya yolunda karşıdan karşıya geçmekte iken arabanın çarptığı yay Sevim Tanürek’te bulundu. Tamamen.
Böylece Burak Erdoğan beraat etti.
Bir de bugünün AKP’sini de çok iyi anlatan bir not, Erdoğan başbakan olunca, oğul Erdoğan’a "kusursuzdur raporu" veren dairenin başkanı Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı. kaynak: http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/oglun-da-sarhos-muydu-haberi-38135
17 Haziran 2001′de Hürriyet’te çıkan bir köşeyazısında Tanürek’in eşi Ahmet Tanürek’in şu sözleri yer aldı:
“Tayyip’in oğlu kırmızı ışıkta hızla geçiyor. Peşine siren çalarak ekip takılıyor. Kaçarken, yaya geçidine 5 metre kala eşime çarpıyor. 30 metre sürüklüyor. Eşim 6 gün sonra vefat etti. Yakalandığında polislere Tayyip’in oğlu olduğunu söylüyor. Zaten o andan itibaren her şey değişti. Karakola gittik, çocuğun ehliyetini sormuyorlar. Polislere bunu hatırlattığımızda ‘Siz ukalalık etmeyin, biz ne yapacağımızı biliriz’ dediler. Kazadan hemen sonra caddemize belediye arazözleri geldi. Tarihte ilk kez, caddemiz baştan aşağı yıkandı. 35 metre fren izi vardı ve her şeyi bir anda yok ettiler. Çocuğun ehliyeti yoktu. Kazadan sonra, üç ay önce verilmiş gibi ehliyet düzenlediler. Mahkeme başladı, çocuk bir kez olsun gelmedi. Babası tarafından yurtdışına gönderilmişti! Ama Tayyip’in adamları hep oradaydı. Karımın hakkını ararken bir şey söylediğimizde dirsek yedik, tehdit edildik, tacize uğradık. Hákime çocuğun ehliyeti olmadığını, kazadan sonra babasının forsuyla düzmece ehliyet verildiğini söylediğimizde ‘Ne demek yani, siz koskoca belediye başkanını sahtecilikle mi suçluyorsunuz’ diye azar işittik. Sakin bir insanımdır ama o anda elimde bir şey olsaydı, kafasına fırlatırdım. Olayın oluşunu gören tanıkların hepsi tehdit edildi ve korkutuldu. Buna bir yakınımız dahildir. Sadece bir tek genç kız tanıklık yapmakta direndi. Fakat işin rengi değişmişti. Başına iş gelmemesi için ona da tanıklık yaptırmadık. Şişli karakolunda çocuğun ehliyetini sormayan polislerin ve sahte ehliyet veren trafikçilerin aileleri dava görülürken defalarca gelip yalvardılar, işin üzerine gidersek kocalarının görevine son verileceğini, aç kalacaklarını söylediler. Onlardan da şikáyetçi olmadık! Kapımızda her gün belediye araçları durur, Tayyip’in adamları önümüze çıkardı. Tanıklara olduğu gibi, bize de, uğraşmayalım diye en az 20 ‘ricacı’ geldi. Tayyip belediye başkanıydı. O zaman anladık ki, karşımızda bir ‘dev’ vardır ve onunla baş etmek mümkün olmayacaktır. Biz bu durumda aile meclisi olarak toplandık ve işin ucunu bırakmaya karar verdik… Çünkü bir sonuç çıkmayacaktı. Onlar çok güçlüydü. Sonuçta efendim, mahkeme kararını verdi! 8′de 3 kusurlu olan çocuk 3 ay hapis cezası aldı. Bu da paraya çevrildi. 1998 yılının parasıyla toplam 540 bin lira ceza ödediler. Bugünün parasıyla yaklaşık 2 milyon eder.” kaynak: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/printnews.aspx?DocID=-249366
@eyraeyup
Kaynak: