Erdoğan'ın 8 mart mesajı: Daha Fazla Doğurun
Başbakan Erdoğan, Küresel Kadın Emeği Buluşması’nda kadınlara yine en az 3 çocuk tavsiyesinde bulunurken, emek sömürüsünü arttıracak olan esnek çalışma saatlerini “kadınlara müjde” olarak sundu.
Başbakan Erdoğan 8 Mart yaklaşırken, kadınlara en az 3 çocuk talebiyle seslenmeye devam ederken, annelere verilen 500 TL’lik yardıma ilişkin ise “Anne onu sigaraya harcamaz, alkole de harcamaz. Çocuğuna harcar” dedi.
"ESNEK ÇALIŞMA SAATLERİ"
“Cennet annelerin ayağı altında. Dünyada kralları, milletvekillerini kim yetiştiriyor. Anne yetiştiriyor” diyen Erdoğan, kadınlara verdiği değeri emek sömürüsünü artırmaya yönelik olarak geçirmek istediği esnek çalışma saatleri “müjdesiyle” gösterdi.
“Esnek çalışma saatleriyle anneliği rahatlatacak çalışma hazırlıyoruz” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Okuyan çocuklara parasal destek veriyoruz. Bu desteği anneye veriyoruz. Verdiğimiz değer nedeniyle. Anne onu sigaraya harcamaz, alkole de harcamaz. Çocuğuna harcar.”
"EN AZ 3 ÇOCUK"
Daha sonra en az 3 çocuk ısrarını yineleyen Erdoğan, bunun başarılması, övünülmesi gereken bir şey olduğunu ileri sürdü.
“Bakınız bir bayan oradan 5 diyor” diyen Erdoğan, emek sömürüsünün kendisini nasıl iştahlandırdığını şu sözlerle ortaya koydu:
Ekonomide maşallah… Bak 10 diyor biri. Çok zengin… Ben ekonomi tahsili gördüm. Ekonomide başarının sırlarını anlatırken emek, sermaye, üretim, tüketim derler. Ben tek unsurun insan olduğunu söylüyorum. İnsan varsa emek, sermaye, yatırım vardır. Şu anda 30 yaş altıyız ama yaşlanıyoruz. Kadının hak mücadelesini destekliyoruz, destekleyeceğiz.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Küresel Kadın Emeği Buluşması’ndaki konuşması:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’de bir trajedi yaşandığını vurgulayarak, “2 yıldır Suriye halkı, elinde her türlü savaş makinesi olan bir diktatör tarafından alçakça kıyımdan geçiriliyor. Bombardımanlarla, tanklarla, toplarla. Onun da evladı var, hanımı var. Ailece görüştüğüm insanlardı bunlar. Ama bir anda her şey değişti. Değiştiği anda biz de kitabımızdan sildik attık. Çünkü halkına bu şekilde zulmedenler bizim dostumuz, arkadaşımız olamaz” dedi.
Erdoğan, HAK-İŞ Konfederasyonu’nca düzenlenen, “2. Uluslararası Kadın Konferansı” etkinliğine katılarak bir konuşma yaptı.
Yarın, Türkiye ve dünyada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kutlanacağını anımsatarak, bu günün kadınlar için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu. Erdoğan, kendisinin de tüm kalbiyle Dünya Kadınlar Günü’nün kaybedilmiş hakların yeniden elde edilmesine vesile olmasını dilediğini belirterek, HAK-İŞ ve bağlı sendikalarını da ayrıca tebrik ettiğini kaydetti.
Erdoğan, ilimin yitik bir değer olarak görüldüğü ve nerede bulunursa alınması gerektiğinin emredildiğini ifade ederek, “Biz elbette ki dünyanın en uzak, en ücra noktasında da olsa ilmi, bilgiyi kendi kayıp değerimiz olarak görecek ve ona ulaşmanın, onu elde etmenin mücadelesini vereceğiz. Ancak kendi öz değerlerimizde, kendi tarihimizde, kültürümüzde, kendi medeniyetimizde ziyadesiyle var olan o birikimi bir kenara atamayız. O birikim orada dururken, başka yerlerden başka diyarlardan çözüm aramak bizi en başta kendimize yabancı hale getirir” diye konuştu.
Erdoğan, emek mücadelesi konusunda taklidin değil, öz değerlerin peşinde olunması ve iyi idrak edilmesi gerektiğini vurguladı. “Bizim tarihimiz ve medeniyetimizde çok temel bir ilke var. İnsan için sayinden yani emeğinden başka bir şey yoktur. Bir başka ilke ‘çalışana hakkını, emeğinin karşılığını alın teri kurumadan verin’. Bizim tarihimizde işçi ve işveren münasebetleri, emek mücadelesi, emek örgütlenmesi işte bu ve benzeri pek çok temel ilkenin üzerinde gelişti” ifadesinde bulunan Erdoğan, işçi-işveren münasebetinin adeta bir elmanın iki yarısı gibi olduğunu kaydetti.
Kazan-kazan anlayışı ile hem işverenin hem de işçinin kazanması gerektiğine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Yani işverenin şunu söylemesi lazım: Benim işçim olmadan ben olamam. İşçinin de şunu düşünmesi lazım. İşveren benim ekmek kapımdır. Öyleyse bu bir ortak dayanışmadır. Bunu başarmamız lazım. Dayanışma içinde olmamız lazım. Bu dayanışmayı sağladığımız anda bir üçüncü devre giriyoruz. O da nedir- Ülke kazanır, millet kazanır. Yani sadece benim işçi kardeşim kazandığı ile kalmayacak. Sadece işverenin kazandığı ile kalmayacak. Buradan bir de vergi ödeniyor. O vergi ile ne oluyor- O ülkeye yatırımlar oluyor. Ne oluyor- Millet için okullar, hastaneler bütün bunlar oralardan yapılıyor.”
"KAMU YATIRIMLARINDA İŞÇİ VE İŞVERENİN HAKKI VAR"
Kamu yatırımlarında işçi ve işverenin hakkı olduğuna değinen Erdoğan, Türkiye’nin petrol ülkesi olmadığını ve kaynakların vergilerle sağlandığına işaret etti ve konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eğer bu fabrikalar olmazsa, o zaman bu yatırımları bizim yapmamız mümkün mü? Alt yapısıyla üst yapısıyla mümkün mü? Değil. Çok hassas bir çizginin üstünde yürüyoruz. Dolayısıyla bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Bakın bin yılı aşkın bir geçmişiyle bizim biliyorsunuz, bir Ahilik teşkilatımız var. Vakıf müesseselerimiz var. Emek mücadelesinin şeklini, yöntemini kavramlarını, teorik çerçeveyi şöyle ithal etme noktasında açıkçası benim içime sinmiyor çünkü biz onu ihraç etmişiz. İthal değil. Çünkü bizim vakıf medeniyetimiz dünyada taklit edilen bir medeniyettir, anlayıştır. Değişim ve ilerleme kendi öz değerlerini unutarak olursa, bunun adı yabancılaşma olur. Küreselle kendi öz değerlerimizi buluşturmak, kaynaştırmak, ithal ve taklit yerine özgün olanı ortaya çıkartmak zorundayız.”
"DİNİMİZDE AYAĞININ ALTI ÖPÜLESİ OLANLAR ANNELERDİR"
İslam dininde ayağının altının öpülesi olanların anneler olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ben o annelerin ayağının altını öptüm, öpüyorum. Ben anacığımın ayağının altını öptüm. Anacağım öptürmek istemezdi. Anacığım derdim ben cennetin kokusunu alıyorum. Niye çünkü o bizim varlık sebebimizdir. Dünyada kralları, cumhurbaşkanları, başbakanları kim yetiştiriyor? Anneler yetiştiriyor, siz yetiştiriyorsunuz. Dolayısıyla bunu şurada açıkça ifade etmek durumundayız; Biz küresel ölçekte kadına bu denli değer veren bir medeniyetin mensuplarıyız. O bakımdan şüphesiz ki bizim geleceğe bakışımız çok daha farklı. Onun için kadının çalışmasında esnek çalışma diye ifade ettiğimiz adım çok önemli. Onun üzerinde gerek Çalışma Bakanımız gerekse Aile Ve Sosyal Politika Bakanlığımızın çalışmaları var. Çünkü bu esnek çalışma metoduyla anneliği rahatlatacak adımları da getirmiş olacağız” diye konuştu.
"İNSAN YOKSA HİÇBİR ŞEY YOK"
“En az 3 çocuk” düşüncesini bir kez daha dile getiren Başbakan Erdoğan, “Sakın bunu sorun haline getirmeyin ha. Bu başarılması gereken, övünülmesi gereken bir şeydir. Ülkelerin, milletlerin kalkınmasında en önemli dinamik unsur genç nüfustur. Dünyada yaşlanma var ve biz de yaşlanmaya doğru gidiyoruz. Bu yaşlanmanın önüne geçmek için tek dayanağımız sizsiniz” dedi.
Başbakan Erdoğan, 3 çocuk istemine konuşmasını izleyen bazı kadınlardan da destek gelmesi üzerine, elleriyle 5, 10 işareti yapan kadınlara, “Sağ olasınız. Bu adımları atmamız lazım” dedi.
Başbakan Erdoğan, insanın olduğu yerde emeğin, sermayenin, tüketimin, üretimin olabileceğine vurgu yaparken, “İnsan yoksa hiçbiri yok. Hepsi insanın türevidir aslında. Hele bu genç dinamik nüfus olursa o zaman tutana aşk olsun. Türkiye olarak bizler genç dinamik yapımızı korumak zorundayız” diye konuştu.
"HALKINA ZULMEDENLER BİZİM DOSTUMUZ OLAMAZ"
Özellikle Afrika ülkelerindeki kadınların zor koşullarına vurgu yapan Erdoğan, Filistin’deki kadınların da bir trajedi yaşadığına işaret etti. Buna benzer bir trajedinin de Suriye’de yaşandığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"2 yıldır Suriye halkı, elinde her türlü savaş makinesi olan bir diktatör tarafından alçakça kıyımdan geçiriliyor. Bombardımanlarla, tanklarla, toplarla… Onun da evladı var, hanımı var. Ailece görüştüğüm insanlardı bunlar. Ama bir anda her şey değişti. Değiştiği anda biz de kitabımızdan sildik attık. Çünkü halkına bu şekilde zulmedenler bizim dostumuz, arkadaşımız olamaz. Bakınız 2 yılda hayatını kaybedenlerin sayısı 100 bine ulaştı. Şu anda Suriye’den ülkemize sığınanların sayısı 250 ine ulaştı. Ülkemizde çadır kentlerde, konteyner kentlerde kalıyorlar Başımız gözümüz üstüne. Açık kapı politikasıyla, bu iş bitene kadar kendilerini ağırlayacağız, bedeli ne olursa olsun. Şu anada kadar 700 milyon dolar harcadık, harcamaya devam edeceğiz. Kendi ülkesinde göç edenlerin sayısı 2.5 milyon civarında. Suriye’de her gün çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor ama bu dünyanın dikkatini çekmeye maalesef yetmiyor. Lafla bu iş yürümüyor. İcraat istiyor, uygulama istiyor. Böyle bir çifte standartla küresel bir hak mücadelesi inşa edilemez: Böyle ön yargıyla, kara propagandayla küresel dayanışma inşa edilemez: Küresel ölçekte doğunun kadınlarının batıyı anlama çabaları kadar, batının kadınlarının doğuda yaşanan çok acı manzaraya karşı ortak bir mücadelenin için girmesini özellikle gönülden arzu ediyoruz."
"SİZ BİR İŞE DUR DERSENİZ O İŞ DURUR
Terörün bitirilmesi sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, “Bu çözüm süreci içinde 780 bin kilometre karelik vatan toprağında, 81 vilayetimizde, 76 milyon insanımızı ayırt etmeksizin hep birlikte, bu çözüm sürecinde el ele vermeliyiz. Birliğimizi, beraberliğimizi bozmak isteyenlere kapıları kapayıp bu işi bitirmeliyiz. Burada ben hanım kardeşlerimden çok şey bekliyorum. Çünkü eğer siz bir işe dur derseniz evelallah o iş durur.
Bu mücadelede sizin gücünüzü hisseden, gören bilen bir başbakan olarak sizden özellikle bu desteği bekliyorum. Hanım kardeşlerimizin sorunlarını çözmede katkısını aldığımız HAK-İŞ Kadın Komitesi’nin de çok daha aktif bir şekilde ortak çözüm süreçlerinde yer almasını diliyorum. Bu düşünceler ile tekrar 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum” dedi.
ERDOĞAN YARIN SİİRT’TE
Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Siirt’te olacak Erdoğan, “İnşallah Siirt’te hem bir şölen havasında hem de mesajlarımızı orada vererek, yani Güneydoğu’da inşallah Dünya Kadınlar Gününü Kutlayacağız” diyerek konuşmasını tamamladı.