AKP Genel Başkan yardımcısı ve Erdoğan'ın eski danışmanlarından olan Yalçın Akdoğan bilindiği üzere süreç görüşmelerini AKP adına Kürt tarafı ile yürütüyor.Domabahçe Sarayı görüşmeleri ardından yapılan ortak açıklamadan sonra süreç konusunda Erdoğan'da rahatsızlıklar başladı. Hükümet tarafından yapılan ılımlı açıklamaların aksine Erdoğan Barış Süreci ile ilgili sürekli olumsuz görüşler bildirmeye başladı. Ukrayna ziyareti öncesi yaptığı açıklamada ise son günlerde orata atılan "Süreci izleme Heyeti" fikrine karşı çıkan Erdoğan'ın bu tavrı şaşkınlık yaratmaya başladı.

HÜKÜMET İLE GÖRÜŞ AYRILIĞI MI?

Erdoğan ve Davutoğlu arasında varlığına karşı çıkılmayan gerginlik Erdoğan'ın Sarayında yaptığı Bakanlar Kurulu 2. toplantısında uzlaşmayla sonuçlanmıştı. Toplantıdan sızan bilgilerde uzlaşmazlık konuları başlıklar halinde sıralanmış ve bu konuların seçimden sonra tartışılmak üzere dondurulması kararı alınmıştı. Ancak Erdoğan bu gün yaptığı açıklamada, "İzleme Heyeti" konusunu gazeteleden okuduğunu söylerek, Hükümet ve kendi arasında hala bir iletişim sorunu bulunduğunu ima etmiş oldu. Erdoğan'ın açıklamasından "AKP Hükümeti sürece ilşkin çalışmaları Erdoğan'ın dışında mı yürütüyor ?" sorularını akla getirdi. İşte Erdoğan'ın açıklamalarının ayrıntıları

Faik KAPTAN-Murat ÇAKIR

İSTANBUL

Türkiye- Ukrayna Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin(YDSK) 4. toplantısına katılmak için bugün İstanbul'dan Kiev'e giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çözüm sürecinde izleme komitesi kurulacağı şeklinde çıkan haberler hakkında düşüncesinin sorulması üzerine," Ben bu olaya olumlu bakmıyorum. Bunlar doğru şeyler değildir, birilerini tatmin için bu işler yapılmaz " diyerek şöyle konuştu:

GAZETELERDEN OKUYORUM

" Ben gazetelerde okuyorum. Böyle bir şeyden doğrusu benim bir haberim yok. Şunu da çok açık net söyleyeyim. Bu olaya da ben olumlu bakmıyorum. Başbakanlığım döneminde de, işte akil insanların içersinden bir grubun gitmesine nasıl bakarsınız, nasıl değerlendirirsiniz dedikleri zaman, bunları doğru bulmadığımı, böyle bir şey düşünmediğimizi o zaman söylemiştim. Aynı şeyi şimdi de söylüyorum. Bunlar doğru şeyler değildir. Bu konuda işin başından itibaren her ülkede olduğu gibi biliyorsunuz istihbarat teşkilatları bu işin birinci derecede, sürecin yönetenleridir. Onlarla bu işler yürür. Halbu ki burada bizler ta o dönemde malum temsilcileri konumunda olan siyasi partiden üç elemanı buraya gönderdik. Bunları da gizlemeye gerek yok. Ama bu sayının üçten beşe çıkması, yediye çıkması, on beşe çıkması veya ayrı bir grubun oraya gönderilmesi, bunlar neyi değiştirecek ki? Yani birilerini tatmin için bu işler yapılmaz. Eğer bu işin yönetimi hükümette ise, hükümette bu işte üzerine düşeni, gerekeni başlattığı bir süreç üzerinde devam ettirmelidir. Öyle düşünüyorum. Bunun dışındaki süreç sadece kendi çerçevesi içersinde kalmalıdır. Bu zaman zaman biliyorsunuz ta dağa bile çeşitli roman yazarları gönderilmişti. Ne netice aldılar? Her halde yeni romanlar mı yazdırılacak? Bunlara gerek yok. Bunları doğru da bulmuyorum. Bunlar benim samimi düşüncelerimdir." 

BEŞ BAKAN BERABERİNDE

Cumhurbaşkınlığına ait TC-TUR kuyruk tescilli uçakla bu sabah saat 09.30'da Kiev'e giden Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bakanlar Taner Yıldız, Ömer Çelik, Mevlut Çavuşoğlu, Nihat Zeybekçi de beraberinde gitti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde düzenlediği basın toplantısında Ukrayna ziyareti sırasında özellik Kırım Tatarları ve Ahıska Türklerinin sorunlarıyla yakından ilgileneceğini belirterek şunları söyledi:

KIRIM TATARLARI  VE AHISKA TÜRKLERİ KARDEŞLERİNİN SORUNLARI İLE İLGİLENECEK

" Ukrayna'daki bu toplantıya Sayın Poroşenko ile birlikte başkanlık edeceğiz. Biz ilk kez Başbakanlık görevimizi üstlendiğimiz dönemde ticaret hacmimiz bir buçuk milyar dolardı. Bugün geldiğimiz nokta ise yaklaşık beş kat artmak suretiyle 6 milyar dolara ulaşmış vaziyette. Ukrayna'da yaşananları da masaya yatırma fırsatı bulacağız. Ukrayna'da meydana gelen hadiseler açısında bizim orada yaşayan Kırım Tatarları ve Ahıska Türkleri kardeşlerimiz var. Geçmişte büyük acılara, trajik kütlesel sürgünlere maruz kalmış bu kardeşlerimiz uzun yıllar sonra vatan hasretlerini bitirip ülkelerine dönebildiler.

KARDEŞLERİMİZLE BİR ARAYA GELECEĞİZ

Maalesef oralarda yaşanan gerilimlerden, çatışmaların sebep olduğu sıkıntılardan çok ciddi bir şekilde etkileniyorlar. Türkiye olarak ilgili kurumlarımız aracılığı ile bu kardeşlerimizin durumunu yakinen takip ediyoruz. Kırım'ın yasadışı ilhakından sonra buradaki tatar kardeşlerimizin bilhassa yerel makamlar tarafından baskı altına alınmasını tasvip etmemiz mümkün değil. Bu endişemizi, bu konudaki hassasiyetimizi konunun tüm muhataplarıyla ele alıp atılması gereken adımları da dile getiriyoruz. İnşallah bu ziyaret vesilesiyle Kırım Tatarları ve Ahıska Türkleri temsilcileri ile de bir araya geleceğiz."

YAKALANAN DAİŞ SEMPATİZANLARI

Türkiye'de yakalanan ve Daiş'e gitmek isteyen Avrupa ülkesi vatandaşlarla ilgili olarak sorulan bir soruya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, " Eğer bize bildirirlerse yakalayıp iade ediyoruz. Bildirmezlerse bunun hesabını bize kimse soramaz " diyerek şöyle konuştu:

"Öncelikle Daiş'le alakalı olarak çeşitli Avrupa ülkeleri başta olmak üzere ülkemiz üzerinde turist olarak gelip Suriye'ye geçenler noktasında zaman zaman gerek şahsım, gerek Sayın Başbakan, gerekse Dışişleri Bakanımızın açıklamaları oldu. Eğer bizlere bunlar bildirilirse bizler bunları sınırda yakalar ondan sonra da iade ederiz. Çok ciddi rakamlar olduğuna ben de şahidim. Bunları iade ediyoruz, bundan sonra da bizlere bildirilmesi halinde yakalayıp iade etmek bizim hem insani hem de vicdani görevimizdir. Eğer bize bildirilmiyorsa kimse de kalkıp bize bunun hesabını tabiî ki soramaz. Şu anda verilen sayıya göre 12bin 520 kişinin Türkiye'ye giriş yasağı olduğunu sayın bakanım ifade ediyor. İade edilenlerin sayısı da Bin 170 olduğunu söylüyorlar.

YORGUN GÖRÜNÜŞÜ DİKKATLERDEN KAÇMADI

TÜM DÜNYA AYAĞA KALKMALI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Tunus'ta Daiş'in yaptığı kanlı eylemle ilgili olarak sorulan bir soruya ise, " Tabi dün Tunus'ta olan, aldığımız haberlere göre Daiş terör örgütünün üstlendiği müzenin yanındaki olaylar neticesinde 20'yi aşkın turistin ziyaret amacıyla geldikleri Tunus'ta çocuk, kadın, erkeğin öldürülmesi katliam ve cinayettir. Terörün içinde yaşayan bir ülke olarak bu işlerin acısını iyi bilen bunu tatmış bir ülke olarak bunları biliyoruz. Terörün her zaman söylediğimiz gibi lokal bir mevzi bir durum olmadığını, bunun uluslararası bir konu olduğunu, bunun ırkı, milliyeti, vatanı olmadığını hep söylüyoruz. Bu olay karşısında tüm insanlığın ayağa kalkması gerekir" diye cevap verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan be beraberindeki heyetin bu akşam geç saatlerde Türkiye'ye döneceği bildirildi.