Erdoğan: “hani Siz Demokrattınız? Türkevi’ne Saldırmak, Camları Kırmak Size Ne Kazandırır?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün İstanbul’da; “Yetmedi, Amerika’da Birleşmiş Milletler’in karşısındaki Türkevi’ne saldırdılar. Türkevi’nin camlarını kırdılar. Hani siz demokrattınız? Türkevi’ne saldırmak, camları kırmak size ne kazandırır? E şimdi bize buradan, Amerika’nın yetkililerine, emniyet güçlerine şunu demeyecek miyiz, ‘Hadi bakalım, hemen, süratle bu teröristi bulmanız lazım. Gereğini de yapmanız lazım.’ Acaba benzer bir durum Türkiye’de olsa, buna nasıl bakacaksınız?” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün İstanbul’da; “Yetmedi, Amerika’da Birleşmiş Milletler’in karşısındaki Türkevi’ne saldırdılar. Türkevi’nin camlarını kırdılar. Hani siz demokrattınız? Türkevi’ne saldırmak, camları kırmak size ne kazandırır? E şimdi bize buradan, Amerika’nın yetkililerine, emniyet güçlerine şunu demeyecek miyiz, ‘Hadi bakalım, hemen, süratle bu teröristi bulmanız lazım. Gereğini de yapmanız lazım.’ Acaba benzer bir durum Türkiye’de olsa, buna nasıl bakacaksınız?” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Büyük Rumeli Buluşması” programına katıldı. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“AĞIZLARINI HER AÇTIKLARINDA BİZE DEMOKRASİ DERSİ VERENLER, RUMELİ’DEN YÜKSELEN FERYATLARA SAĞIR KESİLDİLER”
“Bizim çekilmek mecburiyetinde kaldığımız yerlerde dünyanın en alçak, en iğrenç, en vahşi katliamları gerçekleştirildi. O zor günlerde Türkiye’ye gelemeyen kardeşlerimiz, devletsizliğin acısını iliklerine kadar yaşadılar. Çok ağır baskı ve zulüm gördüler. Dilleri, inançları, gelenekleri yok edilmek istendi. Camileri yıkıldı. Türbeleri yerle yeksan edildi. Tekkelerinin kapısına kilit vuruldu. Medreseler kapatıldı. Hanlar, hamamlar, kervansaraylar, çeşmeler, kütüphaneler bilerek bakımsızlığa terk edildi. Kanaat önderleri, hocaları, alimleri, siyasetçileri hapse atıldı. Kültürel soykırım namına ne varsa hepsini fazlasıyla yaşadılar. Çok değil, 150 yıl önce binlerce ecdat yadigarı esere ev sahipliği yapan şehirlerde bugün numunelik birkaç yapı dışında hiçbir şey bulamazsınız.
Batı dünyası bunu hiçbir zaman görmedi, daha doğrusu hep görmezden geldi. Lafa gelince insan hakları adına mangalda kül bırakmayanlar, Avrupa’nın göbeğinde yaşanan bu kültür katliamına dur demediler. Ağızlarını her açtıklarında bize demokrasi ve insan hakları dersi verenler, Rumeli’nin acısına, Rumeli’den yükselen feryatlara sağır kesildiler. En son Bosna Savaşı'nda binlerce insanın katledildiği burunlarının dibindeki soykırımları bile hiçbir şey yapmadan tribünden izlemeyi seçtiler.
“HANİ SİZ DEMOKRATTINIZ?”
Ne yazık ki bunlar, katillere yolu açarak onlara yardımcı oldular. Bunu geride bıraktığımız asırda defalarca yaptılar. Söz konusu Müslüman'ın, Türk'ün hakkı ve hayatı olunca, tepki göstermek, müdahale etmek, zulmü engellemek yerine hep üç maymunu oynadılar. Aslında bugün de terör örgütlerine kol kanat gererek, camilere, mescitlere saldırılmasına göz yumarak, Türkiye sevdalısı vatandaşlarımıza eziyet ederek değişen hiçbir şey olmadığını ortaya koyuyorlar. FETÖ'cü alçaklarla, bölücü hainlere gösterdikleri sempatinin, anlayışın, hoşgörünün onda birini mazlumlara ve mağdurlara göstermiyorlar. İşte şimdi, Avrupa'da PKK, baktı ki iş kötüye gidiyor, evet, seçmenlere saldırmaya başladı. Ha bu seçmenler diyorlar ki demek ki Cumhur İttifakı’ndan yana. Onun için bunlara saldırıyorlar. Yetmedi, Amerika’da Birleşmiş Milletler’in karşısındaki Türkevi’ne saldırdılar. Türkevi’nin camlarını kırdılar. Hani siz demokrattınız? Türkevi’ne saldırmak, camları kırmak size ne kazandırır? E şimdi bize buradan, Amerika’nın yetkililerine, emniyet güçlerine şunu demeyecek miyiz, ‘Hadi bakalım, hemen, süratle bu teröristi bulmanız lazım. Gereğini de yapmanız lazım.’ Acaba benzer bir durum Türkiye’de olsa, buna nasıl bakacaksınız? Şimdi biz de Amerika’nın yetkililerinden, ‘Türkevi orada size bir emanettir. Türkevi'nin camlarını kıran bu teröristi bulmanız gerekiyor.’ Ellerinde imkân olduğu, güç olduğu hâlde krizleri bitirmek, çatışmaları ve savaşları sona erdirmek için bir adım atmıyorlar.
Falih Rıfkı gibi bizde Rumeli'yi bir an olsun aklımızdan ve kalbimizden çıkarmadık. Ne Rumeli'yi unuttuk ne Kırım'ı. Ne Kıbrıs’ı ne Türkistan’ı, ne Kafkasya’yı, ne de gönül coğrafyamızın diğer köşelerini unuttuk.
Son 21 yılda sadece Türkiye'nin büyümesi, güçlenmesi, kalkınması için gece gündüz çalışmadık, aynı zamanda ortak tarih, inanç ve kültür birliği içinde olduğumuz tüm kardeşlerimizle yeniden kucaklaştık.
“BİZİ YARALI GÖRÜP DE İLACIMIZA ZEHİR BULAŞTIRMAK İSTEYENLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ”
14 Mayıs insanımızın feraset ve basireti hafife alanların milletten yediği ilk tokattı. 28 Mayıs yarım kalan işin tamamlandığı bir milat olacaktır sizlerle beraber. Millet olarak bizi yaralı görüp de ilacımıza zehir bulaştırmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. 14 Mayıs’ta yaşadıkları hezimete milleti de ortak etmek isteyen kifayetsizlerin oyununa gelmeyeceğiz. Fitne tüccarlarının, nefret tacirlerinin aramıza nifak tohumları ekmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Sandığa leke sürdürmeyeceğiz. Rehavete kesinlikle kapılmayacağız.”
Kaynak: ANKA Haber Ajansı