EMİNE ÜLKER TARHAN'DAN İSTİFA ÇAĞRISI
CHP milletvekilleri ortak basın açıklaması yaptı.
CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan TBMM'de düzenlediği basın toplantısında cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına ilişkin açıklama yaptı.
CHP Milletvekilleri Emine Ülker Tarhan, Süheyl Batum, Dilek Akagün Yılmaz, Nur Serter ve Birgül Ayman Güler TBMM'de ortak basın toplantısı düzenleyerek cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını değerlendirdi.
Tarhan, "Sayın genel başkan ve ekibi demokrasilerde yeri olmayan sadece seçmeni suçlamaktan vazgeçip makamdan çekilme ve kurultaya gitme olgunluğunu göstermelidir. Tekrar ediyorum, makamdan çekilme ve kurultaya gitme erdemini göstermelidir. Kurultay delegelerimi partimizin geleceğine sahip çımaya çağırıyoruz" dedi.
Tarhan, "Genel Başkan ve ekibi demokrasilerde yer olmayan sadece seçmeni suçlamaktan vazgeçip makamdan çekilme ve kurultaya gitme erdemini göstermelidir. Biz sakinleştirici istemiyoruz. İtiraz yeteneğimiz körelsin istemiyoruz. Bu seçim sonucu partimizin varlık yokluk mücadelesine girdiğini önümüzdeki genel seçimlerde sürecine getirdiğini gösterir. CHP asla tıpış tıpış bir parti olmamalıydı. İlk turda rakibin kazanma ihtimali yok edilecekti. İkinci tura taşıyabileceğimiz bir seçimi biz ilk turda kaybettik. Dünyada herhangi bir siyasal parti yoktur ki daha seçime girmeden kendi değer ve önermelerinden vazgeçsin ve havlu atsın. Artı bir oy için ilkelerinden ödün verip milyonlarcasını kaybetsin" dedi.
"NE YAZIK Kİ SONUÇ FELAKET OLMUŞTUR"
Tarhan, "Ben ilk günlerde bu formül yanlış bile değil demiştim. Ne yazık ki sonuç felaket olmuştur. Bize oy verenler yüreklerinde şu soruyu sormadı mı zannediyorsunuz. Bu tercihle siz artık bu ülkede artık bize ihtiyaç yok mu demek istiyorsunuz. Bu seçim sonucu partimizin varlık, yokluk mücadelesi sürecine girdiğini, önümüzdeki genel seçimlerde ana muhalefet özelliğini dahi yitirme riski ile karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Bu açık ve yakın tehlike karsında gerçek sorumluluk sahipleri olan Kurultay delegelerimizi, partimizin ve ülkemizin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz" ifadelerine yer verdi.
"BİZ ERDOĞAN'IN ZİHNİYETİNİ KULLANARAK KAZANMAK İSTEMEDİK"
Tarhan, "Enerji, umut gerçek yoktu. Kurgu vardı karşımızda. Girdiğimiz her kabın şeklini alacağım derken bir bakarsınız o kaba hapis olmuşsunuz. Biz Erdoğan'ın zihniyetini kullanarak kazanmak istemedik, onun yaptıklarını yapmak istemedik. Başka bir ruhu temsil ediyorduk. Kendinizce CHP algısı değiştirilmeye çalışılıyor diyebilirsiniz, ama bu algının içine gönüllü olarak girmek isteyenler olmaz mı?" diye konuştu.
"CHP'NİN TABANININ AKLIYLA ALAY ETMEKTİR"
Tarhan, "14 partinin desteğini alan bir adayın aldığı oyun Erdoğan'dan az oy almasını başarı olarak nitelemek CHP'nin tabanının aklıyla alay etmektir bana göre" dedi.
"SOL ŞERİT TAMAMEN BOŞ BIRAKILMIŞTIR"
Tarhan, "Cumhuriyet mağdur edilmiştir. Sol şerit tamamen boş bırakılmıştır" dedi.
"BU ADAYI KİMİN ÖNERDİĞİNİ SORGULAMAMIZ DAHİ YASAKLANDI"
Tarhan, "Alışılacak denildi. İçinizdeki itiraz ruhunu tutsak edin dendi. Her şeye alışın. Bu adayı kimin önerdiğini sorgulamamız dahi yasaklandı" dedi.
"MUHAFAZAKAR DEĞERLERLE BULUŞMAK MUHAFAZAKARLAŞARAK OLMAZDI"
Tarhan, "CHP'yi bu hale getirenler şimdi mutlu mu? Kurucusunu unutturmaya çalışmaktan Gezi ruhunu terk etmekten ne kazandılar. Muhafazakar değerlerle buluşmak muhafazakarlaşarak olmazdı. Samimiyetle oldu. Aslı varken kimse suretine oy vermezdi ki" dedi.
"BAŞTAN YARIŞIN GALİBİ ERDOĞAN SAYILIRDI ZATEN"
Tarhan, "Baştan bu yarışın galibi Erdoğan sayılırdı zaten, çok üzgünüz. Bu şekilde kaybetmekten çok üzgünüz. Biz uyardık, söyledik ama tehditlerle karşılaştık. CHP seçmeni incinmiştir. Suçlamak yerine alacağı mesajlar vardır. Umarım kaybettiğimiz son seçim olur. Böyle giderse sözde başkanlık, hanedanlık sistemine bu anlayışla engel olunmayacağı çok açıktır” dedi.
"CHP BAŞKASI GİBİ OLMAK İSTEDİ VE KAYBETTİ"
Tarhan, "Yeni bir modele dayalı kitlesel toplumsal muhalefet dinamiği oluşturmak lazımdır. Tüm alanlarda bir restorasyon inşaatına girmek gerekir. Zor şartlar güçlü kadroları bulur çıkarır. Kimsenin kuşkusu olmasın. CHP'nin programından sürekli ödün verilerek sürdürülen anlayışta artık sona gelinmiştir. CHP başkası gibi olmak istedi ve kaybetti. Artık ya kendini kandırmaya devam edecek ya da yeni bir yol çizecektir" açıklamasında bulundu.
Açıklama metni şöyle;
"Türkiye’de ilk kez halkoyu ile gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden yönetimler aksini söylese de muhalefet ağır bir yenilgi ile çıkmıştır.
Recep Tayyip Erdoğan’ın gezi ve ardından ortaya çıkan yolsuzluklar, dış politika tercihleri ile yıpranmış olduğu bir süreçte yapılan aday tercihi ile ne yazık ki Cumhurbaşkanlığı kendisine armağan edilmiştir. Recep Tayyip Erdoğan’ın, devletin tüm gücünü kullanarak elde ettiği sonuç, gerçek bir başarı sayılamaz, ancak muhalefetin çatı adayı tercihinin de sonuca doğrudan etkili olduğu kuşkusuzdur.
Ülkemiz olağanüstü bir süreçten geçiyor. Sınırdaki IŞİD görünenden daha derin bir ağa sahiptir ve yüzyılların kazanımı olan insan hak ve özgürlükleri, cinsiyet, ırk ve inanç eşitliğine dair ne varsa yanıbaşımızda bu acımasız yapı tarafından yok edilme riski taşımaktadır. Bu tehlikenin yanısıra parlamenter sisteme yönelik tehditler, devletin bir parti devleti halini alması, mezhep ayrımcılığı, yargısal süreçlere ilişkin derin kuşkular, iktidarca terör örgütlerinin finanse edildiği iddiaları buna işaret etmektedir.
Günümüze benzer ve hatta daha ağır koşulların yaşandığı dönemlerde programında bağımsızlık ruhu yazılı olan CHPanlayışı bakın ne yapmıştır.
İşgalcilerin Ankara’yı top atışına tuttuğu günlerde Mustafa Kemal’in dayandığı temel, Anadolu halkı, inancı ve haksızlığa direnme gücü olmuştur. Bu yüzden manda talepleri elinin tersiyle itmiş, umudu ve halkına olan sarsılmaz inancıyla zaferi yakalamıştır.
12 Martta cuntaya karşı sivil demokratik inisiyatifi devreye koyan Ecevit, yine ilkelerine ve halkına dayanarak ve cuntanın faşizmine karşı bir süre sonra iktidarı devralmıştır. 12 Eylül’ün acımasız darbe günlerinde de, kitlesel tutuklamalara, işkencelere, yasaklara karşı direnerek, ve halka güvenerek bu dönemin ardından solun yeniden iktidar olmasının zeminini hazırlamıştır.
CHP kimliği hiçbir devasa güce teslim olmamış, kendi gücüne inanmış, halka anlatmış, onlara güvenmiş, güven vermiş ve kazanmıştır. Biz de bu olağanüstü koşullarda yargıyı, yasamayı kuşatan, itiraz eden gençleri katleden, kamplaştıran, baskıcı, gerici anlayışa teslim olmamalıydık. CHP asla ama asla tıpış tıpış bir parti olmamalıydı. Bu dönem kimlerin parti direncini kırdığı konusunda da bir test dönemi olmuştur.
Çünkü söylemiştik, eminim halkın seçeceği ilk cumhurbaşkanı adayımız için partililerimiz, adaletsizlikleri kenardan izleyen değil, bunlarla savaşan birini görmek, onun için heyecanlanmak isterlerdi… Çatı, kölelik düzeniyle, kadının aşağılanmasıyla, baskılarla, taassup örtüsü örtülmüş hırsızlıklarla mücadelenin çatısı olsun isterlerdi. Her seferinde bir umutla sandığa koşanlar yine bir seçim akşamı başlarını eğmek istemezlerdi. İlk turda herkes kendisini temsil eden bir adaya oy verseydi, katılım güçlendirecek bu taktikle ilk turda rakibin kazanma ihtimali yok edilemez miydi?
Sonuç ortada, ikinci tura taşıyabileceğimiz bir seçimi ilk turda kaybettik. Dünyada her hangi bir siyasal parti yoktur ki daha seçime girmeden kendi değer ve önermelerinden vazgeçip havlu atsın. Üstelik artı bir oy için ilkelerinden ödün verip, milyonlarcasını kaybetsin. Partilerin kendi görüşlerini topluma anlatarak kitlesini artırmak, güven vermek, tabanıyla duygusal bağı korumak gibi görevleri olduğu unutulmuştu sanki.. Enerji yoktu, umut yoktu, en önemlisi gerçek yoktu, kurgu vardı.. Girdiğiniz her kabın şeklini alacağım derken sanki o kaba hapsolmuştunuz. Oysa biz yıllardır bütün birikimimizle RTE ve zihniyeti ile mücadele ediyoruz. Onun gibi olmak, ona benzeyerek oy almak istemiyoruz. Onun zihniyetini kullanmıyoruz, biz başka bir ruhu temsil ediyoruz. Dün de öyleydik yarın da öyle olacağız. İşte bu yüzden ben formül “yanlış bile değil” demiştim, ne yazık ki, sonuç felaket oldu.
Diyeceksiniz ki, kendince toplumdaki CHP algısı değiştirilmeye çalışıyor. Ama o algının içine gönüllü olarak girebilecek çok sayıda insan olamaz mı?. Bize oy veren insanlar yüreklerinde şu soruyu sormadılar mı? Bu tercihle siz bu ülkede artık bize ihtiyaç yok mu demek istiyorsunuz? Oysa ben, “biz sandığınız kadar az değiliz” demiştim hala öyle olduğuna inanıyorum.
14 siyasi partinin adayı olan bir adayın onların toplam oyundan % 8,5-9 düşük oy almasını bir “başarı” olarak nitelemek tabanının aklı ile alay etmektir. Türkiye’yi ve sorunlarını bilen ve Recep Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluklarını, cumhuriyetle hesabını sorgulayıp, yüzüne vuracak bir aday beklerken, aksine onun icraatlarını beğendiğini açıklayan bir aday çıkartılması tam bir fiyaskodur. Cumhuriyet mağdur edilmiştir. Sol şerit tamamen boş bırakılmıştır. Siyaset boşluk kaldırmaz. Sayın Demirtaş’ın oy artışının sorumlusu solun evrensel ilkelerini, çoğulculuk, eşitlik, adalet, dayanışma, emeğin önceliği, kadın hakları ve ezilenlerle ilgili bir kelam etmeyi unutan muhafazakarelitizme teslim olan bu anlayıştır. Nasıl bir halkçılıktır bu söyleyin?
Bir CHP’li için önüne çekilen engeller aşılacak şeylerdi ama bize alışılacak şeyler olduğu söylendi. İçinizdeki itiraz ruhunu tutsak edin, herşeye alışın her söylediğimizi yapın dendi…. Birden bire zuhur eden bir adayı aslında kimin önerdiğini sorgulamamız dahi yasaklandı. CHP’ yi çaresiz hale düşürenler şimdi mutlu mu? Kendi tabanına yabancılaşmaktan, belleğini silip, kurucusunu unutturmaya çalışmaktan, gezi ruhunu terketmekten ne kazandılar? Muhafazakâr değerlerle buluşmak, muhafazakârlaşarak olmazdı ki. Herkesin inancına saygı duyulan demokratik bir toplumsal ortamla ve samimiyetle olurdu, birşeyin aslı varken kimse suretine oy vermezdi ki. Anlatamadık. Erdoğan kaybetse bile, kendi anlayışını muhalefete dayatabildiğine göre baştan bu yarışın galibi sayılırdı zaten. Dinletemedik. Çok üzgünüz, çünkü olacakları gördük, uyardık, ama tehditlerle karşılaştık. Ben özellikle bu şekilde kaybetmekten çok ama çok üzgünüm.
CHP seçmeni incinmiş, yine de mücadelesini “başarı” umuduyla sürdürmüştür. Suçlamak yerine sergilediği tavırdan alınacak mesajlar vardır. Umarım bu mesaj işe yarar ve bu kaybettiğimiz son seçim olur.
Ama böyle giderse sözde başkanlık, özde ise babadan kıza post modern hanedanlık sistemine engel olunamayacağı açıktır. RTEstatükosunun değişmesini istemediğinden bu muhalefet zihniyetinin de değişmemesinden yanadır. Ancak toplumun dinamizmi her şeyden güçlüdür ve eminim tüm statükoları da paramparça edecektir. Hele ki 12 yıldır iyice kirlenmiş bir saltanat minyatürünü.
Yapılması gereken, çok hızlı bir şekilde yeni bir modele dayalı kitlesel, kapsayıcı bir toplumsal muhalefet dinamiğini oluşturmaktır. Hayalini kurmanın dahi unutturulmuş olduğu iktidarı demokratik yollarla elde etmektir. Son on iki yılın kırıp döktüğü, bozup yozlaştırdığı tüm alanlarda “restorasyon” faaliyetine girilerek “geleceğin Türkiye’sini” inşa etmek, sınırlarımızı vahşetin zorladığı bugünlerde güçlü bir laik direnci var etmektir. Zor şartlar, güçlü kadroları bulur çıkarır tarih önüne. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
CHP’nin programından sürekli ödün verilerek sürdürülen bu muhalefet anlayışında artık sona gelinmiştir. Ve şu kesindir, CHP, başkası gibi olmaya çalıştı ve kaybetti. Artık, ya kendini kandırmaya devam edecek ya da yeni bir yol seçecektir. Sayın genel başkan ve ekibi makamdan çekilme ve kurultaya gitme olgunluğunu göstermelidir.Bu umutsuzluk ve kaybetme döngüsü artık kırılmalıdır. Biz, içimizdeki mücadele ruhunu yatıştıracak hiçbir sakinleştiriciyi kabul etmiyoruz. İtiraz yeteneğimizi köreltsinler istemiyoruz. Dayanaklarımız devrimler ve altı ok / Sosyal demokrasinin evrensel kuralları /ve Anadolu ve Trakya’nın tarihsel ve felsefi birikimidir. Bunları asla unutmadan artık bu son musibetten, kazanma arzusunu söküp çıkartmalıyız. Bu sonuç partimizin varlık-yokluk sürecine girdiğini, önümüzdeki genel seçimlerinde ana muhalefet özelliğini dahi yitirme riski ile karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Bu açık ve yakın tehlike karşısında, gerçek sorumluluk sahibi kurultay delegelerimizi partimizin ve ülkemizin geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz. "
Kaynak: