Economist'den Anti-Kapitalist Müslümanlar yorumu
Economist dergisi haberlerle ilgili kısa makalelerin toplandığı ‘Charlemange’ bölümünde bu hafta, Anti-Kapitalist Müslümanlar'ın ve grubun öncülerinden İhsan Eliaçık'ın Türkiye'de 'Gezi protestolarında' oynadıkları rolü konu alıyor.
Dergi, İhsan Eliaçık'ın "kirli sakalı, bol pantolonu, plastik terlikleri ve tespihiyle tipik bir muhafazakâr Müslüman olarak görülebileceğini" ama aslında "kesinlikle tersinin söz konusu olduğunu" söylüyor.
Economist'in makalesi şöyle devam ediyor:
"İhsan Eliaçık, İstanbul'un laik Beşiktaş semtinde öğrenciler, hippiler ve eşcinsellerle beraber iftarda orucunu açtıktan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı protesto ettiğinde alkışlanmıştı.
Eliaçık'ın öncülerinden olduğu Anti-Kapitalist Müslümanlar, Erdoğan ve AKP iktidarında zenginleştiğini söyledikleri yeni İslami burjuvanın rüşvet, kibir ve gereksiz gösterişi olarak gördükleri duruma öfkeliler.
Eliaçık, 'İslam, sosyal hukuktan ibarettir; günde beş vakit namaz kılmak veya kadınların başlarını örtmesi gibi adetlerden değil. Kuralları basit: başkalarının canını yakma, çalma, yalan söyleme, yanlışın karşısında sessiz kalma ve doğaya saygılı ol.' diyor."
Eliaçık: Kilisede haç çıkarmaya hazırım
"Anti-Kapitalist Müslümanlar, Erdoğan'ın protestoları darbelere bağımlı, ahlaksız, laik 'Beyaz Türklerle' ezilmiş dindar 'Siyah Türkler' arasında süregelen savaşın bir parçası olarak gösterme çabalarına darbe vurdu.
Erdoğan ayrıca protestocuların Osmanlı döneminden kalma bir camide içki içip seviştiğini de söylüyordu. Ama protestocular Gezi Parkı'ndan polis tarafından zorla çıkarılmadan iki hafta önce, Anti-Kapitalist Müslüman arkadaşları namaz kıldıklarında etraflarında etten duvar ördüler.
Eliaçık 'Bu deneyimden sonra kilisede haç çıkarmaya veya sinagogda menora (Yedi Kollu Şamdan) yakmaya hazırım.' diyor. Gerçi Eliaçık, Twitter'da 'diktatör' ve ‘et kafa’ olarak hitap ettiği Erdoğan tarafından mahkemeye verildi.”
Dergi, ‘Erdoğan’ın imajının sarsılmış olmasına rağmen, kendi tabanında popülerliğini koruduğunu’ yazıyor ve makaleyi şöyle sonlandırıyor:
“ (…) Camilerde ibadet etmeyen veya oruç tutmayan ve uzun zamandır eziyet gömüş Alevilerle ortak yapılan bir iftar yemeğinde başka bir sınır aşıldı. Eliaçık o günü şöyle hatırlıyor: 'Onların dans edişini izleyip onlarla daha sonra dua ettim. Bu çok kutsal bir andı.'"