ALDANMA

Doğulu bilge demiş ki “Beni bir kez aldattıysan sana yazıklar olsun, iki kez aldattıysan bana yazıklar olsun”.
Doğulu bilge konuyu geliştirse de “Beni kırk kez aldattıysan…”, diye başlasa sonunu nasıl bağlardı bilemiyoruz. Kaldı ki şu güzelim memlekette kimin eli kimin cebinde belli değil, dünya ölçeğinde de durum değişmiyor. Bu ahval ve şerait içinde aldatanın hiç mi günahı yok?

Misal “git şurdan bi şişe rakı al gel”, dedin; oğlana parayı verdin. Oğlan iki dakka sonra iki göz iki çeşme döndü. “Kolumu büküp parayı aldılar”, dediğine göre burada durup biraz düşünmek lazım.

Eğer oğlan doğru söylüyorsa kabahat senin. Vereceğin görevi yapabilecek donanımdan yoksun ise işi ona vermemen gerekirdi. Velev ki verdin, peşinden git, izle, denetle onun yetemediği yerde yardımcı ol.
Şayet oğlan yalan söylüyorsa, yalancı bir evlat yetiştirdiğin için yine kabahat senin. Ona örnek olacak davranışlar sergilememişsin, erdem dediğimiz kavramlarla tanıştırmamışsın.

Aldatana gelince, ona söyleyecek laf yok. Eğer sen eşeksen sırtına bir binen olacak.
Dünyaya şöyle bir bak, adamlar gözlerini açmış, nalını mıhını sökmek için ölmüş eşek arıyorlar.
Sen kendiliğinden veriyorsun birader.