Devletten Yeni Soygun Fırsatı
ORMAN vasfını kaybeden arazilerin hak sahibi olarak belirlenen vatandaşlara satışı için süreç devam ederken, uygulamanın bu haliyle sürmesi durumunda devletin büyük zarara uğrayacağı öne sürüldü.
Devlet 56 TL'ye sattığını 100 TL'ye geri alacak!
ORMAN vasfını kaybeden arazilerin hak sahibi olarak belirlenen vatandaşlara satışı için süreç devam ederken, uygulamanın bu haliyle sürmesi durumunda devletin büyük zarara uğrayacağı öne sürüldü.
Ömür AVCI / TRABZON
09.12.2012 12:19
KTÜ öğretim üyesi, Harita ve Kadastro Mühendisleri Trabzon Şubesi Başkanı Doç. Dr. Recep Nişancı, "Vatandaşa rayiç bedelin yüzde 56'sına satılan arazilerin, gelecekte kamulaştırılması gündeme geldiğinde devlet bunları rayiç bedelden almak zorunda kalacaktır. Devlet bugün 56 liraya sattığını yarın 100 liraya alacak ve büyük zarara uğrayacak" dedi.
Kamuoyunda '2B Yasası' olarak bilinen orman niteliğini kaybeden arazilerin vatandaşlara satılmasıyla ilgili kanunla ilgili konunun uzmanlarından ciddi uyarı geldi. Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Harita Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Recep Nişancı, yasanın mevcut haliyle yeni yaşanabilir kentler kurulmasının önünde büyük engel oluşturduğunu, imar planı uygulaması yapılmadan satılan arazilerin bir kısmının rayiç değer üzerinden devlet tarafından geri alınmak zorunda kalınacağını söyledi.
'YOLLAR, PARKLAR OYUN ALANLARI NASIL OLACAK?'
Doç. Dr. Recep Nişancı, 1940'lı yıllardan bu yana ülkemizde ormanlarda yaşanan sorunların sadece orman varlığının korunmasından ibaret olmadığını, aynı zamanda bu alanlarda mülkiyete yönelik önemli sorunlar olduğunu vurgulayarak şöyle dedi:
'6831 sayılı Orman Kanunu'nun 2'nci maddesinin B fıkrası gereğince, 1981 tarihi öncesinde bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybetmiş arazilerin değerlendirilip kullanıcıların hizmetine sunulması gündeme gelmiştir. 26 Nisan 2012'de yürürlüğe giren kanunla, vatandaşlar kullandıkları arazileri satın almayla karşı karşıya kaldılar. Bu süreçte orman sınırı dışına çıkarılan araziler öncelikle Hazine adına tescil edilmekte ve daha sonra Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından fiili kullanan hak sahipleri, kullanım sınırları ve binalar tespit edilmiştir. Ancak bu yeterli olmayacaktır. Çünkü bu alanlarda bundan sonraki aşamalarda kesinlikle bir imar planı uygulanması gerekecektir. İmar planı uygulanması aşamasında bu parseller nasıl değerlendirilecek? Özellikle parsellerin üzerinden geçen yollar, parklar, okul alanları gibi kamusal donatılar gelecekte o kentin ihtiyacı olacaktır."
'DEVLET 56 LİRAYA SATTIĞINI 100 LİRAYA GERİ ALACAK'
Kentin ihtiyacı olacak bu sosyal donatı alanlarının bir şekilde kamuya geri kazanımının olması gerektiğini vurgulayan Doç.Dr. Nişancı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun için de iki yöntem var. ya kamulaştırma yapılarak, yollar, parklar kamuya kazandırılacak, ya da İmar Kanunu'nun 18'inci maddesine göre, 'hamur kuralı' dediğimiz yöntemle buraların yeniden dağıtımını yapacağız. 18'inci maddenin uygulanmasında bir çok sıkıntılar yaşanabileceği için daha çok kamulaştırma yani istimlak söz konusu olacaktır. Kamulaştırmadaki en önemli problem de bu arazilerin değerlerinin tespiti ve bunun sonucu ortaya çıkacak olan yüksek maliyettir. Şu andaki mevzuata göre 2B alanlarının satışında devlet tarafından baş vuran hak sahiplerine, arazilerin rayiç bedelinin yüzde 70'ini ödeyerek alabilecekleri belirtiliyor. Eğer vatandaş yüzde 70'i de peşin vereceğini ifade ederse ilave olarak yüzde 20 daha indirim yapılıyor ve rayiç bedelin yüzde 56'sına taşınmaz alınabiliyor. Yani 100 liralık bir taşınmazı vatandaş 56 liraya alabiliyor. Peki iş kamulaştırma konusuna geldiği zaman ne olacak? Devlet bu noktada rayiç bedel üzerinden kamulaştırmaya gidecektir. Devletin 56 liraya sattığı bir taşınmazı bundan sonraki süreçte kaç liraya alacağı bir soru işaretidir. Devlet muhtemelen eskiden koyduğu 100 liralık rayiç bedelin altına inemeyecektir. İstanbul ve Antalya gibi alanları düşündüğümüzde gelecekte devleti bu noktada önemli bir kamulaştırma maliyeti beklemektedir."
'ARAZİ ALIMINA SINIRLAMA GETİRİLMELİ'
Kanunun mevcut uygulamasında vatandaşların istedikleri kadar arazi alabileceklerini de hatırlatan Doç. Dr. Nişancı şunları söyledi:
"Mülkiyette de bir sınırlama yok. Yani vatandaşlar burada diledikleri büyüklükte parsel edinebilmektedir. Oysa bu yerler Hazine arazisidir. Burada da daha önce gecekondu önleme bölgelerinde yapıldığı gibi, tapu tahsis belgeleri dağıtıldığı gibi, belli bir alan limiti konulması gerekiyordu. Ancak mevzuatta böyle bir alan sınırlaması konulmadı. İşgal ettiği alanının büyüklüğüne bakılmadan vatandaşa arazi satışına izin verilmiştir. Böylesi durumlarda bölgede arazi kapatmak isteyen üçüncü kişiler, alım gücü olmayanların haklarını satın alarak emsal değerinin yaklaşık yarısı bir bedelle arazileri satın alabilmektedirler. Bu arazilerin belirli insanlarca zenginleşme aracı olarak kullanılmasına izin verilmemelidir."