Bülent Esinoğlu

Bülent Esinoğlu

Depolanan kin!

 

Tarafların stokladıkları kin. Her iki tarafın biriktirdiği kin. Nasıl tanımlarsanız tanımlayın, ya da tarafların birbirine karşı biriktirdiği enerji deyin!

Bir olumsuzluğun depolandığını, kör gözler bile görür.

Bu kutuplaşmanın, bu ayrışmanın sonunda, öyle bir kör dövüşü görünüyor ki, tarifi bile mümkün değil.

Bir taraf diyor ki, Erdoğan’dan kurtulalım ama düzende bir değişiklik olmasın.

Öte taraf diyor ki, düzen sizin düzeniniz ama efendisi biz olacağız.

Depolanan kinlerin arkasında, ne bir tam sosyolojik yapılanma var, ne de ideolojik yapılanma var.

Dinci ve aydınlanmacı ayrışması gibi görünse de, tam da böyledir diyemeyiz.

Belki de, şimdilik, taraflarda yapılanan kine, psikolojiktir diyebiliriz.

Ancak, sanıldığı gibi psikolojik bir atmosferde yürüyen kutuplaşma, belli bir düzeyden sonra, sosyolojik ve ardından da, ideolojik yapılanmaya dönüşecektir.

Ama illaki, bir kör döğüşü, neyin ne olduğu belli olmayan bir çatışma düzeninden geçilecektir. Tıpkı 12 Eylül’den önce olduğu gibi…

Yukarıda ifade ettiklerimi, Soma Maden Faciasından sonra, ekranlara yansıyan haline baktığımızda, ayrışmanın nasıl da kör dövüşüne doğru yol aldığını görürüz.

Anlaşılan odur ki, bundan sonra oluşacak sıradan bir olay bile, ayrışmanın daha da derinleşmesine, belki de çatışmaya neden olabilecektir.

Gönül ister ki, halkımız bir kör dövüşü veya çatışma süreci yaşamasın.

Çünkü kör dövüşü veya çatışma, faşizmin derinleşmesine ya da, daha da acımasız sermaye faşizminin gelmesine zemin hazırlar.

Tayyip olmasında kim gelirse gelsin diye, plansız ve ideolojisiz yapılan bir mücadelenin, sadece kutuplaşmaya yaradığı, bu kutuplaşmanın Erdoğan’ı düşürmediği, daha doğrusu, bu işin kutuplaşmayla, çözülemeyeceği son seçimlerle görüldü.

Peki, bu durumda ne yapmalı?

Kör dövüşüne doğru hızla ilerlediğimiz bu süreçte, insanımıza, bu düzenin kutuplaşma yarattığı ve bu kutuplaşmanın sadece Erdoğan’dan kaynaklanmadığı, düzenin kendisinin ayrışma kaynağı olduğu düşüncesini anlatmalıyız.

Vahşi ve acımasız sömürünün, eninde sonunda ayrışma ve nihayetinde kutuplaşma getireceği, zaten bilinen bir gerçektir.

Vahşi ve acımasız sömürü düzeni kendisini yeniden üretmek için, yüz tane Tayyip getirir götürür.

Olmasını asla arzu etmediğimiz, o kör çatışma sürecine düşmemek için, halktan yana, çalışanlardan yana bir düzen vaat eden bir örgütlenmenin etrafında toplanmalıyız.

Düzenin kokuşmuş partileri, ortaya çıkacak kör çatışmanın, ne önüne geçebilirler, ne de halktan yana bir düzenin kurulmasına öncülük edebilirler.

Onların tek düşüncesi bu düzen sürsün, iktidarı da ben olayım düşüncesidir. Zaten çözüm üretememeleri ve gerilemeleri de bundandır.

Hem çözüm üretemezler, hem de çözüm üreten örgütlenmelerin önünde havuz olup, ayrışma ve kutuplaşmaya destek vermiş olurlar.

Öyle bir kör dövüşü ve kör çatışma ortamından, güvenilir, vatansever, dış bağımlılığı olmayan, milli bir örgütlenmeyle baş edilebilir ve çıkılır.

 [email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar