DENİZ BAYKAL YAN ÇİZDİ
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın 'Suriye'deki etnik çatışmalarla' ilgili ve Parti grup toplantısında ardından bir televizyon programındaki sözlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın 'Suriye'deki etnik çatışmalarla' ilgili ve Parti grup toplantısında ardından bir televizyon programındaki sözlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
NE DEDİĞİ ANLAŞILAMADI
Baykal, "Parti grup toplantısında ve daha sonra bir televizyon programında yaptığım açıklamalar, parti ve ülke kamuoyunda bir duyarlılık yaratma ihtiyacından kaynaklanmıştır. Eğer yapılan ikili görüşmelerimizde ele alınan konuların söylenen sözlerin gereği yapılabilmiş olsaydı kamuoyuna herhangi bir açıklamak yapmak gerekli olmayabilirdi.
PARTİ TABANI YÖNETİMİNE SOĞUDUĞU İÇİN BÖYLE AÇIKLAMA YAPMIŞ
Konuşulan konular sohbet mutabakatları düzeyinde kalıp hayata geçirilmeyince partiye yönelik ilgi ve umudun arttırılması ve parti tabanındaki soğuma ve karamsarlığın kırılması için partinin kendisini başkalaştırma girişimlerine ve yönetim krizine karşı tepkisini en azından hissettirmek gerekli olmuştur" dedi.
AKP'NİN HİÇ SUÇU YOKMUŞ
Deniz Baykal, "Bizim görüşümüz her kimliğin her mezhebin her medeniyetin bu kargaşadan salimen çıkmasını sağlamak olmalıdır. Maalesef kriz öncesine kadar bir arada yasayan insanlar artık birbirlerine ve kendi medeniyetlerine karşı savaş verir hale düşmüşlerdir. Bu manzaraya dur diyecek bir uluslararası otoritenin oluşturulamamış olması utanç vericidir. Nusayri'si Sünni'si, Hristiyan'ı on yıllardır bir arada barış içinde yaşadıkları günleri özler hale gelmişlerdir. Dışarıdan müdahale eden yabancı güçler bu krizi daha da artırmaktadırlar" dedi.
"ZULÜM VE YIKIM KARŞISINDA SUSAMAM"
Deniz Baykal, "Alevilere yapılan haksızlıklar karşısında 1975'te sesimi yükselttiğim zaman “Kızılbaşlıklaö itham edilen, 1989'daki ‘Kürt Raporu’ nedeniyle ‘bölücülük’le suçlanıp DGM'ye verilen ve Saraybosna'daki Müslüman Boşnaklara yönelik etnik temizlik ve Müslüman kadınlara yapılan tecavüzler karşısında elindeki yazmalarla koşan, Lice halkına sahip çıkmak için yollara düşen birisiyim. Bugün Ortadoğu'daki medeniyetlerin Halep'iyle, Necef'iyle, Kerbela'sıyla, Erbil'iyle, Kobani'siyle bütün kültürlerin bütün kimliklerin korunmalarını ve barış içinde yaşamalarını istemekten başka hiçbir niyetim olamaz. Zulüm ve yıkım karşısında susamam" diye konuştu.
"AÇIKLAMA YAPMA TAKDİRİNİ SAYIN GENEL BAŞKANA BIRAKIYORUM"
Deniz Baykal, "Sayın Genel Başkan ile bu konuları ele aldığımız 3 baş başa görüşmemiz olmuştur. Sonuncusu 26 Aralık 2015 Cumartesi günü gerçekleşmiştir. Saat 19.00'dan 22.30'a kadar 3.5 saat sürmüştür. 7 Kasım 2015te ve daha öncesinde de Sayın Genel Başkan bize kendisini ağırlama şerefini vermiştir. Bu buluşmalarımızda doğal olarak partimizle ilgili sorunlar ayrıntılı bir biçimde konuşulmuştur. Bu konuşmaların içeriğiyle ilgili açıklama yapma takdirini Sayın Genel Başkana bırakıyorum. Parti grup toplantısında ve daha sonra bir televizyon programında yaptığım açıklamalar, parti ve ülke kamuoyunda bir duyarlılık yaratma ihtiyacından kaynaklanmıştır. Eğer yapılan ikili görüşmelerimizde ele alınan konuların söylenen sözlerin gereği yapılabilmiş olsaydı kamuoyuna herhangi bir açıklamak yapmak gerekli olmayabilirdi. Konuşulan konular sohbet mutabakatları düzeyinde kalıp hayata geçirilmeyince partiye yönelik ilgi ve umudun arttırılması ve parti tabanındaki soğuma ve karamsarlığın kırılması için partinin kendisini başkalaştırma girişimlerine ve yönetim krizine karşı tepkisini en azından hissettirmek gerekli olmuştur" dedi.
PARTİDEKİ YÖNETİM ZAFİYETİ...
Deniz Baykal, "Partideki yönetim zafiyetini aşma ihtiyacını hisseden bazı sorumlu ve deneyimli partilerimiz arayışlara girmişler, girişimler yapmışlardır. Bu çerçevede bana da arkadaşlarımız öneriler yapmışlardır. Bu öneriler karsısında benim cevabım bu konuların takdir yetkisinin Sayın Genel Başkan'da olduğudur" dedi.
"TERÖRLE MÜCADELENİN BAŞARILI OLMASI VE BUNA DESTEK OLMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR"
Deniz Baykal, "Bugün Türkiye, sıra dışı iç ve dış boyutları olan bir tarihsel krizle karşı karşıyadır. Bu sorunların ağırlaşıp bir krize dönüşmesinden 13 yıldır iktidar olan AKP doğrudan sorumludur. Terörü muhatap alıp meşrulaştıran ve terörle müzakere eden AKP bugün birçok yerleşim biriminde terörün ilçelere, mahallelere, sokaklara hatta hanelerin içine kadar hakim olunmasına yol açan bu yanlış politikalar karşısında ne yapalım beter olsun diyecek halimiz yoktur. Terörle mücadelenin başarılı olması ve buna destek olmak hepimizin görevidir. Suriye sorunun bu hale gelmesine kim yol açtıysa onun altında kalsın bize ne deme hakkımız da yoktur. Bizim sorunumuz iktidarla hesaplaşmanın ötesinde Türkiye ye sahip çıkmaktır. AKP'ye karşı çıkmakla Türkiye ye sahip çıkmak arasındaki ayrımı yapabilmek devlet adamı olmanın gereğidir" dedi.
Kaynak: