Mustafa Yıldırım
DEMOKRASİ ZİFTİNDE LANET…
Öyle dönemlerden geçiyoruz ki öfkeyi içe atmaktan öleceğiz. Uzun yazısını okuyunca, Zahide Engin Uçar’ın klavyenin tuşlarına öfkeyle vurmaktan yorulduğunu düşündüm. Yazının bir bölümü öfkenin kökünü açıklıyor:
“AKP siyaseti, Ermeni Diasporasına çalışan isimleri kayırıp kolluyor, kucaklıyor; Ermeni iftiralarına sahip çıkanları cesaretlendiriyor.
2005 Yılında başlatılan “Ermeni Konferanslarını” desteklediler.
Davudoğlu, “Osmanlı Ermeni Soykırımı yaptı” diyen Mahçupyan’ı (Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı’na) Başdanışman yaptı. Mahçupyan, PKK’ya “sakın silah bırakmayın” diyen kişidir.
Davudoğlu, Akdamar adasındaki Ermeni utanç kilisesini ayine açtıklarında da Ermenilere ““Bir gün dedelerinizin bıraktığı topraklara geri döneceksiniz” diyebilmişti.
Ermeni Diasporasının hedefi olan 3T (Tanınma, Tazminat, Toprak) isteklerini Türkiye yönetimi kabul ettiğinde dönecekler!”
Başbakan da Ermenilere işte böyle söz veriyor. Cumhuriyet gazetesi Rakel Dink’in yarı-örtülü “soykırım” bildirisini haber-yorum görüntüsüyle manşetten verdi.
Adındaki “Cumhuriyet” ile bizi aldatan gazete, Kürt milliyetçisi İsmail Beşikçi’ye sahip çıkmıştı.
Zahide Engin, çoğu kişinin görmezden geldiği AGOS (Hrant’ın gazetesi)’un haberini atlamamış; “Sol kesimden bazılarının el üstünde tuttuğu İsmail Beşikçi’ye Ermenistan ödül verdi” diyor ve Agos gazetesinin haberini duyuruyor:
“Sosyolog İsmail Beşikçi, Diyarbakır eski Belediye Başkanı Osman Baydemir ve İsmail Beşikçi Vakfı Başkan Yardımcısı Av. Ruşen Arslan, Batı Ermenistan Kongresi'nin davetlisi olarak Ermenistan'a bir ziyaret gerçekleştirdi. Ermeni soykırımı konusunda çalışmalar yapan Türkiyeli araştırmacılar için hazırlanan Gevorg Surenyants Nişanı, bu sene ilk defa İsmail Beşikçi'ye verildi.”
Sandık şantajıyla kurulan Maskeli Mandacılar Meclisi’nde Türkleri soyu kırılıyor, hukuken, siyaseten, kansız, şiddetsiz!
“TÜRK’ÜN GARİP BAŞININ YÜZ YILLIK BELASI”
Ali Tartanoğlu da Zahide’den daha öfkeli vurmuş tuşlara; hesabı toptan gören bir yazı yayınlamış. Çarpıcı yazının hüküm bölümü, iftiranın ulaşacağı boyutları anlatıyor.
“Türk’ün garip başının yüz yıllık belası… Veya belalarından biri… Sanki Türkler dünyanın en lanetli ulusu…
Biraz daha dursalar Kızılderilileri de, Afrikalıları da, Hintleri de Türkler kestiydi diyecekler…
Libya’yı da Türkler işgal etti, Irak’ı da Türkler işgal edip bir buçuk milyon insanı öldürdü.
Hindistan’ı, Afrika’yı yüzyıllarca Türkler sömürüp, 200 milyon Afrikalıyı Türkler öldürdü.
Amerika’da zencileri Türkler katletti; Kunta Kinteleri Türkler yarattı.
Amerika’da köleliğin kaldırılmasına itiraz eden Güney Amerikalılar da Türk’tü, dört yıl boyunca bu yüzden savaştıkları Kuzey Amerikalılar da Türk’tü.
Hatta parkta, bahçede, benzincide, evinin önünde arabasını yıkarken nerede zenci görse takır takır vuran polisler de, aslında Gezi Parkından Amerika’ya tayin edilmiş Türk polisleridir.
İkinci Dünya Savaşında ülkedeki (ABD’de) Japonları da Türkler toplama kamplarına tıkmıştı.
Hindistan’da Gandileri Türkler hacamat etti…
Ve kendileri sanki pir-ü pak… Zemzemlerde yunmuş… Sütten çıkmış ak kaşık…” (Ali Tartanoğlu, “Türkler Dünyanın Lanetli Ulusu mu?”, www.gercekedebiyat.com)
Bu satırlara “kara mizah” deyip geçemeyiz! Alçaklar dünyasına boyun eğmeye başladıkça iftiralar sonu gelmeyecek!
Kuşkusuz, bir ay sonra MMM (Maskeli Mandacılar Meclisi)’nde yasalaşacak iftiralar bunlarla sınırlı değil; ancak unutmamalı:
“Gün gelir, sandık şantajına boyun eğenler de hesap verirler.”