DAVUTOĞLU'NDAN DOĞULU YÖNETİCİLERE ÇOK MANİDAR SÖZLER
Eğer devlet aklı var, millet vicdanıyla buluşamıyorsa bu sefer devlet aklı bir müddet sonra tiranlaşabilir" ifadelerini kullandı. Davutoğlu'nun bu ifade ile kime mesaj gönderdiği tartışılıyor
BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, Doğu ve Güneydoğu İlleri Mülki ve İdari Amirleri Toplantısında konuştu. Konuşmasında ilginç göndermeler ve benzetmeler yapan Davutoğlu'nun en çok "Devletin Tiranlaşma" ihtimali üzerine söyledikleri dikkat çekti
HALKLA BİRLİKTE PAZARA ÇIKIN
Davutoğlu, "Alanda halkla beraber olun, çarşıya çıkın, pazara çıkın. Güvenlik riski olabilir. Güvenlik riski dolayısıyla halktan uzak kalan birisi görevini yapmamıştır. Kendisi güvenlik riskini üstlenmeyen bir amirin, memuruna 'güvenlik tedbiri al' demesini ben kabul edemem" dedi.
Terör mücadelesine vurgu yapan Davutoğlu, "Bu istikrar adasını çevredeki birçok başka ülke gibi krize, kaosa sürüklemek isteyen çevreler var. Bu çevrelerin piyon olarak kullandıkları terör örgütleri, kimisi şu kimisi bu etnik veya mezhebi kimlikle önümüze çıkıyorlar ve bir piyon olarak kumanda edildikleri çevreler tarafından ülkemizin istikrarına karşı kullanılıyorlar" dedi.
DAEŞ, PKK ve DHKP-C'nin eş zamanlı olarak saldırıya geçtiğini ifade eden Davutoğlu, "Sizinle 31 Temmuz 2015'te tam da bu mücadele başladıktan yaklaşık bir hafta sonra bu salonda bir aradaydık. Size o zaman hükümetimizin terörle mücadeledeki hedefleri, göz önüne almanız gereken hususları aktarmış, tek tek vilayetlerimizden aldığımız bilgilerle ortak kanaatimizi, perspektifimizi paylaşma imkanı bulmuştuk. Tek tek vilayetlerimizi masaya yatırmış, oradaki terör tehdidine karşı alınacak tedbirler ve halkımıza sahip çıkma konusunda atacağımız adımları da gözden geçirmiştik. O günden bugüne kahramanca mücadele eden askerlerimize, polislerimize, güvenlik birimlerimize bir kez daha teşekkürü bir borç biliyorum. Gösterdiğiniz gayretler dolayısıyla hepinize milletim adına şükranlarımı ifade ediyorum" diye konuştu.
"BAŞBAKAN OLARAK KULLANDIĞIM GÜCÜN KÖKÜ MUHTEREM BABAMDAN KALAN BİR MİRAS DEĞİL"
Davutoğlu, "Benim başbakan olarak kullandığım gücün kökü ne muhterem babamdan kalan bir mirastır, ne bulunduğum vilayetten ya da ait olduğum etnik veya mezhebi kökenden gelen mirastır. Mardin'e alana gidecek ve Artuklu Üniversitesinde milletimizin vicdanıyla devletimizin aklını birleştirmeyi müteallik bir çerçeve planı kamuoyumuzla paylaşacağım" dedi.
"ANKARA'DA YAPTIĞIM BU ŞEYİ VALİLER VE DİĞER YETKİLİLER OLARAK ALANDA DA YAPMANIZ ŞARTTIR"
Davutoğlu, "Benim bu hükümetin başında ve bu devletin ağır sorumluluğunu üstlenmiş bir vatandaşı olarak yapmam gereken, her şeyden önce yapmam gereken, dinlemek ve milletin taleplerini doğrudan dinleyerek bunları içselleştirerek bunu devlet aklına dönüştürmek. Benim Ankara'da yaptığım bu şeyi valiler ve diğer yetkililer olarak alanda da yapmanız şarttır. Bundan sonra her hafta sonu mutlaka bölgede bir vilayetimizde olacağım. Sizlerle beraber olacağım" diye konuştu.
"ÜÇLÜ ÇETENİN ÜLKEMİZE VE MİLLETİMİZE KARŞI KURDUĞU İTTİFAK HALA ETKİSİNİ SÜRDÜRÜYOR"
Davutoğlu, "Bugün dahi 20 yıl önce Sabancı suikasti sebebiyle aranan bazı DHKP/C unsurlarının canlı bomba tertibatıyla yakalanmış olması da bir kez daha gösteriyor ki, bu üçlü çetenin ülkemize ve milletimize karşı kurduğu ittifak hala etkisini sürdürüyor" dedi.
"DEVLET AKLI BİR MÜDDET SONRA TİRANLAŞABİLİR"
Davutoğlu, "Bu tarihi kritik dönemeçlerde eğer biz bu dönemeci hakkıyla dönmek ve milletimizin, ülkemizin istikbalini teminat altına almak istiyorsak millet vicdanıyla, devlet aklını buluşturacağız. Millet vicdanıyla, devlet aklını buluşturamayan toplumların varlığını sürdürmesi mümkün değil. Millet vicdanıyla buluşan bir devlet aklı, bir müddet sonra mekanikleşir ve otoriterleşme eğilimi içerisinde özünü kaybeder. Hele hele kurumların bir araya gelerek bir devlet aklı oluşturamamaları durumunda ise devletler parçalanırlar, Suriye örneğinde olduğu gibi. Önemli olan bir bedenin unsurları gibi hepimizin bir devlet aklı etrafında, perspektifi etrafında buluşabilmesi. Ama bu devlet aklının da mutlaka millet vicdanıyla buluşması, eğer millet vicdanı var da devlet aklı yoksa devlet acizleşir. Eğer devlet aklı var, millet vicdanıyla buluşamıyorsa bu sefer devlet aklı bir müddet sonra tiranlaşabilir" ifadelerini kullandı.
"MEKANİK MÜCADELE ALGISI BİZİ 80'Lİ, 90'Lİ YILLARDA YAPILAN HATALARA GÖTÜRÜR"
Davutoğlu, "Bu mekanik mücadele algısı bizi 80'li, 90'li yıllarda yapılan hatalara götürür. Aksine millet vicdanıyla buluşmuş bir devlet aklının yürütmüş olduğu bir mücadele ise sonunda mutlaka başarıyla neticelenir" dedi.
"ŞEFKATİ OLMAYAN, KUDRETİ OLAN DEVLET TİRANLAŞIR"
Davutoğlu, "Şefkati olmayan, kudreti olan devlet tiranlaşır. Şefkati olup da kudreti olmayan devlet ise acizleşir. Biz ne aciz bir devlet istiyoruz, ne merhametsiz, şefkatsiz mekanik bir devlet istiyoruz. Bu ikisini birleştireceğiz. Nasıl birleştireceğimizi de paylaşacağım sizlerle. İkincisi bu kadim devlet geleneğini besleyen ikinci unsur ise tamamlayan, demokratik, çağdaş, modern demokratik hukuk devleti çerçevesi. Sadece kadim bir devlete sahip değiliz biz. Demokrasiyle taçlanmış çağdaş bir devlete de sahibiz. Onun da iki unsuru var. Birisi meşruiyet yani kullandığınız gücün nihai meşruiyet kaynağı sizin makamınızdan gelmez, o makama güç veren millet iradesinden gelir. Benim başbakan olarak kullandığım gücün kökü ne muhterem babamdan kalan bir mirastır, ne bulunduğum vilayetten ya da ait olduğum etnik veya mezhebi kökenden gelen mirastır, ne de şahsen elde ettiğim ve elde ettiğim için de bir daha terk etmeme hakkını kendimde gördüğüm bir kazanımdır. Bu güç bana, bu meşruiyet bana millet tarafından 4 yıllığına verildi. Hak ederse uzatılır, hak etmezse uzatılmaz. Aynı şekilde sizlere de, valilerimize, komutanlarımıza, emniyet müdürlerimize, bakanlarımıza da bu meşruiyet, milletten gelen bir meşruiyettir. Bulunduğumuz makamı millet iradesinin dışında bir an dahi kullanamayız" açıklamasında bulundu.
"GÜVENLİK RİSKİNİ ÜSTLENMEYEN BİR AMİRİN, MEMURUNA 'GÜVENLİK TEDBİRİ AL' DEMESİNİ BEN KABUL EDEMEM"
Davutoğlu, "Alanda halkla beraber olun, çarşıya çıkın, pazara çıkın. Güvenlik riski olabilir. Güvenlik riski dolayısıyla halktan uzak kalan birisi görevini yapmamıştır. Kendisi güvenlik riskini üstlenmeyen bir amirin, memuruna 'güvenlik tedbiri al' demesini ben kabul edemem. Bir tek vatandaşımızı, düşüncesini açıklamak dolayısıyla, 'terör örgütü tarafından cezalandırılır veya tehdit edilirim' diye bir korku içinde yaşatmayacaksınız. Tehdit edeni gerekli hukuki muameleye muhatap kılacaksınız. Tek meşru güç kullanma yetkisi halk tarafından seçilen siyasi iradeye tabi olan güvenlik güçlerindedir. Başka hiç kimsenin silah kullandırma, bir yeri kontrol altında tutma, şu veya bu şekilde güç kullanma yetkisi yoktur. Yetkinizi kimseyle paylaşmayın, gücü siz kullanırsınız. Şefkatle birlikte kudreti de siz gösterirsiniz. Size söylüyorum, biz tereddüt etmemişsek siz de tereddüt etmeyeceksiniz. Kullandığınız gücün meşruiyet kaynağı halkın iradesidir. Halkın değer verdiği kanaat önderleriyle görüşün" diye konuştu.
"DAHA CEVAP GELMEDİ, GÖSTEREMEZLER"
"Barış için Akademisyenler İnsiyatifi" bildirisine ilişkin Davutoğlu, "Dedim ki 'Bana bir tek demokratik hukuk devleti gösterin ki halk tarafından seçilmiş siyasi otoritenin yetkilendirdiği meşru makamlar dışında herhangi bir silahlı gücün varlığına ülkesinin bir bölgesinde izin versin'. Bakın daha cevap gelmedi, gösteremezler. Çağdaşlıktan bahsederler ama çağdaş bir devlette hesap veremeyen kişilerin aynı zamanda güç de kullanamayacağının farkında değillerdir" değerlendirmesinde bulundu. Bir tek vatandaşımızı, düşüncesini açıklamak dolayısıyla 'terör örgütü tarafından cezalandırılır veya tehdit edilirim' diye bir korku içinde yaşatmayacaksınız. Tehdit edeni gerekli hukuki muameleye muhatap kılacaksınız" açıklamasında bulundu.
Kaynak: