Chp, Sosyal Medya Kısıtlaması Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu
CHP, 8 Şubat’ta sosyal medyaya bant daraltması yoluyla getirilen kısıtlamayla ilgili dün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, “Yapılan düzenlemenin bu süreçte iktidara yönelen tepkilerin duyulmaz ve görünmez kılınması amacı taşıdığı aşikar olup depremden etkilenen bölgelerle olan iletişimin önemi, deprem mağdurlarının durumu hiçbir şekilde önemsenmemiştir. Haberleşme, iletişim ve ifade özgürlüğü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10., Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın
CHP, 8 Şubat’ta sosyal medyaya bant daraltması yoluyla getirilen kısıtlamayla ilgili dün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda, “Yapılan düzenlemenin bu süreçte iktidara yönelen tepkilerin duyulmaz ve görünmez kılınması amacı taşıdığı aşikar olup depremden etkilenen bölgelerle olan iletişimin önemi, deprem mağdurlarının durumu hiçbir şekilde önemsenmemiştir. Haberleşme, iletişim ve ifade özgürlüğü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10., Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 22., 25., 26, ve 28. maddeleri ile güvence altına alınmıştır. Ayrıca Türk Ceza Kanunu içerisinde müstakil bir suç olarak 124. madde hükmü içerisinde düzenlenmiştir. İçerisinde bulunduğumuz olağanüstü durumlarda iletişimin kısıtlanması bir kenara etkin ve yaygın bir şekilde kullanımı için devletin tüm makam ve mekanizmalarının seferber edilmesi gerekirken bu durumun aksine sorumlu kurumlarca hareket edilmiş ve akabinde deprem mağdurlarının kamu hizmetlerinden yararlanma hakkı engellenmiştir” ifadelerine yer verildi.
CHP, 8 Şubat’ta sosyal medyaya bant daraltması yoluyla getirilen kısıtlamanın ardından dün akşam saatlerinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile Cumhurbaşkanlığıİletişim Başkanlığı ve Fahrettin Altun, Ömer Abdullah Karagözoğlu, Ömer Fatih Sayan ve Adil Karaismailoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan şikâyet dilekçesinde, TCK 124.madde (haberleşmenin engellenmesi), TCK 113.madde (kamu hizmetlerinden yararlanma hakkının engellenmesi ve TCK 257.maddesinde (görevi kötüye kullanma) tanımlanan suçların işlendiği belirtildi.
Suç duyurusunda şu açıklamalara yer verildi:
“06/02/2023 tarihinde arka arkaya gerçekleşen depremlerin ardından ortaya çıkan felaket tablosunun giderilmesi için halkımız seferber olmuştur. Şüphesiz yaşanan büyük felaketin yaralarının sarılması için gerekli olan tüm ihtiyaçların ilgili yerlere iletilmesi için en elzem şey iletişim olmuştur. Gelişen teknolojinin de etkisiyle, çağın bir gereği olarak bu süreçte gerek göçük altında kalan insanların kurtarılması gerekse de dışarıda olan vatandaşların seslerini duyurabilmesinin en etkili yolu sosyal medya platformları olmuştur. Sosyal ağların kitlesel etkileşim ve erişim imkanlarının oldukça yüksek olması sebebiyle de bu husus aciziyet meydana getirmeden birçok iletişim ve koordinasyon eksikliğini bir nebze de olsa gidermiştir. Binlerce insanın yaşamını yitirdiği, milyonlarca insanın direkt veya dolaylı olarak etkilendiği felakette en büyük ihtiyaçlardan birinin iletişim olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Deprem felaketinin etkisini azaltmak için sosyal medya platformlarına oldukça ihtiyaç duyulan bu dönemde 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunun 60. Maddesinin 10. Fıkrası Bilgi Teknoloji ve İletişim Kurumu tarafından dayanak gösterilerek Twitter, Tiktok ve Ekşisözlük isimli sosyal medya platformları başta olmak üzere sosyal ağlarda erişime bant daraltması uygulanmıştır. Bu durum peşi sıra gelen deprem felaketlerine benzer bir yıkım etkisi meydana getirmiş, felaket mağdurlarına erişimi engellemiş vatandaş ile yardım faaliyeti gerçekleştirenler arasında sağlıklı bir iletişim kurulmasını engellenmiş ve hatta bu sebeple can kayıplarına sebep olmuştur. Bu madde hükmü içerisinde yer alan usulün eksiksiz uygulandığı hususu ise belirsizdir.
“DEPREM MAĞDURLARININ KAMU HİZMETLERİNDEN YARARLANMA HAKKI ENGELLENMİŞTİR”
Yapılan düzenlemenin bu süreçte iktidara yönelen tepkilerin duyulmaz ve görünmez kılınması amacı taşıdığı aşikar olup depremden etkilenen bölgelerle olan iletişimin önemi, deprem mağdurlarının durumu hiçbir şekilde önemsenmemiştir. Haberleşme, iletişim ve ifade özgürlüğü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10., Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 22., 25., 26, ve 28. maddeleri ile güvence altına alınmıştır. Ayrıca Türk Ceza Kanunu içerisinde müstakil bir suç olarak 124. madde hükmü içerisinde düzenlenmiştir. İçerisinde bulunduğumuz olağanüstü durumlarda iletişimin kısıtlanması bir kenara etkin ve yaygın bir şekilde kullanımı için devletin tüm makam ve mekanizmalarının seferber edilmesi gerekirken bu durumun aksine sorumlu kurumlarca hareket edilmiş ve akabinde deprem mağdurlarının kamu hizmetlerinden yararlanma hakkı engellenmiştir. Bu durumun, can kaybına neden olduğu, kişilerin sağlık durumunun kötüleşmesine sebebiyet verdiği süreç bir bütün olarak düşünüldüğünde illiyet bağı kurmaya müsaittir.
Felaketin yaşandığı 06.02.2023 tarihinden bugüne sosyal ağlarda yapılan provokatif paylaşımların münferit nitelikte ve oldukça az sayıda olduğu ve halkın bu noktada duyarlı hareket ederek gerekli paylaşımlar haricinde felaketle ilgili düşüncelerini dahi içeren paylaşımlar yapmadığı bilindiği halde iktidarın bu süreçte sadece kendi yönetimsel gücünü koruma kaygısı güderek halkın çaresizlik içinde iletişime duyduğu ihtiyacın görmezden gelinmesi kabul edilemez bir durumdur.
“DARALTMA GİBİ ART NİYETLİ ENGELLER SİYASİ MAHİYETTE OLUP BU DURUMUN MAĞDURİYET İÇİNDEKİ HALKA İZAHI MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile ona bağlı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından halkın iletişim ve haberleşme gereksinimi diğer tüm kurumlardan daha fazla bilinmekte ve bu süreçte haberleşme özgürlüğün en etkin şekilde kullanılması için tüm tedbirler alınmak zorundadır. Buna karşın dezenformasyonun engellenmesi bahanesiyle tedbir adı altında daraltma gibi art niyetli engeller siyasi mahiyette olup bu durumun mağduriyet içindeki halka izahı mümkün değildir. Deprem felaketinin durumu düşünüldüğünde bu fiiller ayrıca suç teşkil etmektedir. Bant daraltma faaliyetinin R. Tayyip Erdoğan'ın bölgeyi ziyaret ettiği anlara denk getirilmesi; hükûmete, deprem sonrası gerekli tedbirleri alamamış olması nedeniyle yönelecek eleştirilerin görünürlüğünü azaltmak amacı taşıdığı da aşikardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın ve Genel Başkan Başdanışmanı Tuncay Özkan tarafından Bilgi Teknoloji Kurulu’na durumla ilgili bilgi almak için bizzat gidilmişse de herhangi bir gerekçe belirtilmeden, bant kısıtlaması ve erişim engelinin başkanlık kararıçerçevesinde uygulandığı kendilerine sözlü olarak iletilmiştir. Konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapılmadığı gibi açıklama talepleri de geri çevrilmiştir. Bu süreç içerisinde haberleşmenin engellenmesi ve kimi kamu görevlisi veya personel için görevi kötüye kullanma suçunun fiilleri sonucu oluştuğu sabittir. İlgili kişilerin tipe uyan bu fiillerinden ötürü Türk Ceza Kanunu içerisinde yer alan ilgili maddeler çerçevesinde cezalandırılmaları gerekmektedir.
Şikayet konusuyla ilgili olarak şüphelilerden Ömer Fatih Sayan 09/02/2023 tarihli kendisinin kullandığı Twitter Sosyal Medya Platformu hesabından:
‘Dr. ÖMER FATİH SAYAN @ofatihsayan · Twitter Küresel Hükümet İlişkileri Başkanı John Hughes ve Twitter Türkiye’den Sorumlu Kamu Politikaları Direktörü Ronan Costello ile videokonferans ile bir toplantı gerçekleştirdik. Bu yıkıcı afet sürecinde, Twitter’ın ülkemize sorumluluklarını hatırlattık.’
‘Dr. ÖMER FATİH SAYAN @ofatihsayan · Twitter’ın dezenformasyonla mücadelede Türkiye ile daha fazla iş birliği içerisinde olmasını bekliyoruz. Yapılan görüşme ile daha hızlı aksiyon alınacağı için memnunuz. Canımız, ciğerimiz yanıyor. Bu dönemde çok hassas olmalıyız.’
Şikayet konusuyla ilgili olarak şüphelilerden Fahrettin Altun 09/02/2023 tarihli kendisinin kullandığı Twitter Sosyal Medya Platformu hesabından:
‘Fahrettin Altun @fahrettinaltun The Turkish authorities had a productive meeting with Twitter yesterday. We are grateful for Twitter’s cooperation and pledge to support Türkiye’s efforts to combat disinformation. Disinformation is humanity’s common enemy and a grave threat to democracy, social peace, and national security. We look forward to working more closely with Twitter over the next few days and weeks.’ (Türkçe: Türkiye yönetimi olarak Twitter ile dün verimli bir toplantı gerçekleştirdik, tarafımız olarak Türkiye’nin dezenformasyon ile mücadelesinde Twitter’ın işbirliği ve desteği için minnettarız. Dezenformasyon insanlığın ortak düşmanı ve demokrasi, sosyal barış ve ulusal güvenliğe karşı yıkıcı bir tehdittir. Önümüzdeki günlerde ve gelecek haftalarda Twitter ile daha yakın çalışmayı umuyoruz.) - Şüpheli aynı zamanda bu paylaşımında Twitter’in çoğunluk hisse sahibi ve yöneticisi iş adamı Elon Musk’un hesabını alıntılayarak görüşmenin diğer tarafından da durum doğrulamıştır.
“GELİŞMELERİ TWİTTER ADLI SOSYAL MEDYA SİTESİNDEN TAKİP EDEN YURTTAŞLARIMIZ İSE BU HİZMETTEN MAHKUM KALMIŞTIR”
AFAD 08/02/2023 tarihinde bant daraltmasının devam ettiği 22:26 saatinde resmi Twitter hesabından https://twitter.com/AFADBaskanlik/status/1623402849345458179 url uzantılı‘Kahramanmaraş'ta birçok noktada çadır kent alanları kurduk. Tüm kurumlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, gönüllülerimiz ve aziz milletimizin destekleri ile vatandaşlarımızın yanındayız. Biz birlikte güçlüyüz!’ şeklinde bir paylaşım yapmakla Kahramanmaraş'ta çadırkent alanları kurulduğunu kamuoyuna duyurmuştur. Bu imkandan faydalanmak isteyen depremzedelerimiz internet üzerinden kurulan çadırkentten haberdar olamamıştır. Fiille ortaya çıkan zararın en büyük göstergelerinden birisi de budur. O anda çadırkentin kurulduğu yere yakın olan depremzedeler bu imkandan haberdar olabilmişken, gelişmeleri Twitter adlı sosyal medya sitesinden takip eden yurttaşlarımız ise bu hizmetten mahkum kalmıştır.
Şüpheliler paylaşımlarıyla iletişimi engellediklerini belirterek fiillerini sahiplenmiş ve suçu işleme konusundaki iradelerini ortaya koymuşlardır. Bu süreçte 08/02/2023 tarihini saat 16:30 ile 09/02/2023 tarihi saat 01:30 arası Twitter sosyal medya platformuna erişim sağlanamamıştır. Depremin akabinde takip eden kritik 72 saat içerisinde gerçekleşen bu durumun sonuçları can kayıplarının artmasına, yardımların bölgeye ulaşmasının gecikmesine ve kamuoyunda infiale sebep olmuştur.”
Kaynak: ANKA Haber Ajansı