"Allahuakbar- Bismillah- Elhamdurullah" dedin mi, akan sular durur, bu memleketde de. Hele bir de Kuran'ı eline alıp meydanlarda aynı Kuran'ı, dini bütünlüğe referans yaptın mı, değil memleketin, dünyanın bile en bilgesi susar kalır. Değil mi ki, kutsala dokunulmazlık vardır. Yalan mı yani?

Sahi, Dindar olmak, din ile yaşamak nasıl bir gerçektir?
Kafa kesmek, çocuklara tecavüz etmek, köle edinmek ve bunun gibi daha bir çok insanlık dışı kurallar, din ile bağdaşır ya da bağdaşmaz mı, kimse, içeriğini öğrenme zahmetine katlanmaz.
Ben de soruyorum; "Allah bizimle" diyerek, o kafa kesen, insanlıktan çıkmış olanların vahşeti, hangimizin yüreği ve aklında kabul görebilir?
Köle pazarında, minicik kızların, açık artırımla satılmasını isteyen, gerçekten yaratan mıdır? Özgür bir irade verdiği söylenen aynı yaratıcı, nasıl doğal karşılar köleliği?
Hepsi bu değil ki. Orta çağ yaşantısının, bire bir özenirliği ve uygulanırlığı içerisinde, dünyadaki gibi, cenette de sözde yine erkeği üstün kılan bu sapkın inanç, daha ne kadar yaşayacak?
Kadın mı? O, ezelden hem şeytan, hem de köle. Ahirette adı huri olsa da, yine bir erkek nefsinin, sadece hizmetçisi.
Din ile Kuran'la takiye yapanlara kananlar, adaletin adını kafir koyarlar bu memleket de de. 
Kendi yarattıkları yaratıcının ellerine kelepçe vurmuş, celladın sunağına koymuşlar kellesini. 
Bu mudur maneviyat?
Tüm bunlar, "Yaratıcı tarafından sınanıyoruz" olabilir mi?
Hastalıklı ruh haliyle, soytarıları kutsallaştırmak değildir maneviyat.
Vicdandır vicdan! Aranılan adalet, her güzellik orada.