BÜLENT ARINÇ KONUŞTU AKP ŞOKTA
Bülent Arınç kendilerine oy vermeyenlerle ilgili çarpıcı tespitler yaptı. Arınç'ın CNN'de yaptığı açıklama AKP'liler arasında şok etkisi yaptı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50′de bir nefret söylemine dönüşüyor. Bu, bizim yüzde 50 oyumuza engel olmaz. Ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir” dedi. Arınç'ın bu açıklamaları, son günlerde ciddi erozyon yaşayan parti içinde tartışmalara neden oldu. Son yıllarda devlet görevinde eleştirilen kararlara imza atan yüksek düzey bürokratların istifa ederek "dokunulmazlık zırhı " için AKP'den aday olma yarışına girmesi ile şaşkınlık yaşayan AKP'de Arınç'dan peşpeşe gelen ilginç itiraflar paniğe neden oluyor. AKP'ye yakın kaynaklar. "Parti hiç bu kadar şaşkınlık içerisinde bir seçime hazırlanmamıştı" değerlendirmesi yapıyorlar.
% 50 BİZDEN NEFRET EDİYOR
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CNN Türk televizyonunda katıldığı programda “ AK Parti ’nin geleceği konusundaki endişelerini” anlattı ve çok ilginç, tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. Sözcü'de yer alan haber şöyle devam ediyor.
ESKİDEN MUHALİFLER BİZE SAYGI DUYARDI
“Biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bir nefret söylemine dönüşüyor. Eskiden sokağa çıkardık taraftarımız bizi çok severdi. Karşıdaki muhalifler de saygı duyardı. Şimdi bir nefretle bakış seziyorum. Kemikleşme, kamplaşma var” diyen Arınç’ın sözlerinden öne çıkan noktalar şöyle:
“AK PARTİ’DE ÇIKARA DAYALI SİYASET OLABİLİR, ANAP’I YIKAN DA BU”
Haksızlık yapmamış olmak lazım. Haktan yana olmak lazım. Bu unsurları yaşatırsak bizi top tüfek yıldıramaz. Ama adalette, haksızlık yapmakta veya emaneti ehline vermemekte, kısa devre ve çıkara dayalı siyaset yapmakta adım atmaya başlarsak veya birileri böyle bir tehlikeyi karşımıza getirirse o zaman sıkıntı olabilir. Böyle bir şey var mı Ak Parti’de? Olabilir. Nihayet malzemesi insan olan bir partiden bahsediyoruz. Emanet ehlinde olmalı. Onun bunun yakınında, tarafında, şurasında, burasında kesinlikle olmaz. ANAP’ı yıkan budur, DYP’yi yıkan budur. CHP ’yi bu halde bırakan budur. Bir tanesi bu…
“TÜRKİYE YÖNETİLEBİLİR BİR ÜLKE OLMAKTAN ÇIKABİLİR”
İkincisi de biz yüzde 50 oy alıyoruz. Fakat geriye kalan yüzde 50’de bir nefret söylemine dönüşüyor. Biz eskiden sokağa çıkardık taraftarımız bizi çok severdi. Karşıdaki muhalifler de saygı duyardı. Şimdi bir nefretle bakış seziyorum. Kemikleşme, kamplaşma var. Bu bizim yüzde 50 oyumuza engel olmaz. Ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir. Biz yumuşatmalıyız. Siyasette yumuşak dil çok önemlidir. Bağırarak, çağırarak, küçülterek onu güçsüz kılarak bir noktaya getirdiğiniz zaman misal doğru mudur bilmiyorum ama kediyi çok sıkıştırırsanız sonunda yüzünüzü cırmalar.
“DAVUTOĞLU, MODAYA UYAYIM DA BİR GÜRLEYEYİM’ DEMEMELİ”
Siyasette yumuşak dil çok önemlidir. Bağırarak, çağırarak, küçülterek, onu güçsüz kılarak bir noktaya getirdiğiniz zaman misal doğru mudur bilmiyorum ama kediyi çok sıkıştırırsanız yüzünüzü cırmalar. Davutoğlu yüzü gülen bir insan kimliğiyle çıktı. ‘Ben de modaya uyayım da bir gürleyeyim’ dememeli. Ben öyle bir gidiş görüyorum. Davutoğlu çok iyi bir kimlikle çıktı. Yüzü gülen bir insan. Sözü yumuşak olan, tarihten gelip bugünü bilen bir insana ihtiyacımız varmış. Bu insanın siyasette şiddet dilini kullanmaması lazım. Şu anda kullanmıyor. ‘Ben de modaya uyayım da bir gürleyeyim’ derse kitleler üzerinde bir kutuplaşma beni korkutuyor. İnsanlara hükmeden, dayatan bir siyaset dilini kullanmamak lazım. Hele hele hareket edici, küçültücü hiçbir davranışın içinde olmamalıyız.
“467 BİLE OLSA REFERANDUMA SUNULMALI”
Referandum (Cumhurbaşkanı’nın başkanlık için 400 vekil istemesi) Sayın Cumhurbaşkanımız bunu söylüyor. Anadolu’da derler ki ‘Ağanın eli tutulmaz.’ Yani millet ağa ise vereceğinin eksik veya fazla olduğunu söyleyemeyiz. Dolayısıyla güçlü bir siyasi iktidar olmalı ve tek başına yapmalı. Tek başına yapmalı dedikten sonra ben şunu ilave ediyorum: Yani 367 bile olsa, 467 bile olsa yine referanduma sunulmalı diye düşünüyorum. Yani halk ne diyecek, onu görmemiz lazım.
Kaynak: