Budapeşte'de Erdoğan'a protesto
Macaristan'a resmi bir ziyaret gerçekleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Budapeşte'de konuşma yapacağı ünivesitenin girişinde Esad yanlıları tarafından protesto edildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Budapeşte ELTE Üniversitesi'nde bir konuşma yaptı.
Başbakan Erdoğan konuşmasında, Suriye meselesine değinerek, "Şu anda komşumuz olan Suriye'de son derece kanlı çarpışmalar yaşanıyor. Suriye diktatörü Esat ve onun gayrimeşru rejimi Suriye'de şuana kadar 60 binden fazla insanın ölümüne, 1 milyonu aşkın insanın ülkelerini terk etmesine sebep oldu" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"911 km sınırı paylaştığımız Suriye ve ülkemize göç eden, iltica eden insanların sayısı yaklaşık 230 bine ulaşmıştır. Bunların 165 bini çadır, konteynır kentlerde yaşıyor. biz Suriyeli kardeşlerimize kapıları kapatmayacağız. Suriye kardeşlerimize sahip çıkmamız zaman zaman yurtdışında eleştiriliyor. Oysa yerinden yurdundan edilmiş muhtaçlara sahip çıkmak bizim kültürümüzde, tarihimizde çok önemli bir yere sahiptir. Yaklaşık 500 yıl önce İspanya'dan zorla göç ettirilen Musevilere Osmanlı sahip çıkmış ve onlara yüzyıllarca boyunca kucak açmıştır. Kuzey Irak'tan, Saddam Hüseyin'in kimyasal silahlarından kaçan yüzlerce Kürt aynı şekilde Türkiye'ye sığınmıştır. Avrupa'dan kaçan onlarca siyasi Türkiye'ye sığınmıştır."
"İDEOLOJİK YAKLAŞIMLARLA AB'YE ALINMIŞTIR"
Başbakan Erdoğan, Macaristan'ın, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB)'ye üyelik sürecinde verdiği desteğin çok önemli olduğuna dikkat çekere sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak bunu Avrupa Birliği'nin geri kalanı için söylemek mümkün değildir. Zira 2005 yılında başlayan müzakere sürecimizde başlayan tıkanıklık, bazı üyelerin karşımıza çıkardığı siyasi engeller nedeniyle devam ediyor. Avrupa Birliği'nin temel ilkelerinde biri verilen söze sadakattir. Ne yazık ki bazı liderler tarafından bu sadak çiğnenmiş, yeni şartlar ortaya çıkarılmıştır. Burada değerli akademisyenler, sevgili öğrencilere bir şey hatırlatmak isterim. Türkiye'nin AB'ye müracaatı 1959, resmi müracaat 1963'dür. 50 yıl. AB üyelerinin hiç birine bu gösterilmemiştir. Şu anda AB üyesi birçok ülke var ki Türkiye ile mukayese edebilecek durumda değildir. İdeolojik yaklaşımlarla AB'ye alınmıştır."
"GÜNEY KIBRIS DEVLET DEĞİLDİR"
Güney Kıbrıs Rum kesimin AB'ye üyelik sürecinden bahseden Erdoğan, "Bir defa Güney Kıbrıs devlet değildir, bir yönetimdir" dedi. "Birleşmiş Milletler'in güvenlik güçlerinin olduğu bir adada nasıl oluyor da Kıbrıs diye tanıtıyorsunuz" diyen Erdoğan şunları kaydetti: "Kıbrıs diye bir ülke yok. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi var. Çünkü bir yeşil hat var, kuzeyinde de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti var. İslam İşbirliği Teşkilatı'nda da bunun yeni adı Kıbrıs Türk Devleti'dir. Kofi Annan planındaki isimdir bu. Plan önümüze geldiğinde benim Annan'a söylediğim, "Biz her zaman önde olcağız. Ama Rumlar geride kalacak". Çalışmayı bitirdik, imza safhasına geldik Karamanlis erteleyelim dedi. Annan bana döndü, "Ne diyorsun Sayın Başbakan" dedi, "Ben sana Davos'da bir söz verdim. Her zaman Rumların bir adım önünde olacağız. Ben bu sözümden geri adım atmam" dedim. Böyle diyince Sayın Annan, "Başbakan'ın bu sözü geçerlidir, imzaları atalım" dedi. İmzaları attık. Ardından referandum. Referandumla ilgili olarak bizim hem Sayın Annan'a hem de AB'ye bir lafımız vardı. "Biz sözümüzde dururuz. Ama Güney Kıbrıs sözünde durmazsa referandumda, onlara yaptırımınız ne olacak?" Bize, "Hiç endişelenmeyin" dediler. O zaman Ferhogen sorumluydu. Referanduma gidildi. Referandumda yüzde 65 Kuzey Kıbrıs evet dedi, yüzde 75 Güney Kıbrıs hayır dedi."
"TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİ IRKÇILIĞA KARŞI PANZEHİR GİBİ OLUR"
Erdoğan Güney Kıbrıs'ın referandumda hayır dedikleri halde AB'ye üye olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Güney Kıbrıs'ı üye olarak aldılar. Bu nasıl bir sadakattir. Böyle bir AB sağlıklı olabilir mi? Almanya Başbakanı Angela Merkel, "Güney Kıbrıs almakla biz hata ettik" dedi... Ama aldılar. Avrupa şu anda çok ciddi sıkıntı içerisinde. O yüzden Türkiye'nin üyeliği kuşkusuz Avrupa'ya güç katar, çünkü Türkiye, Avrupa'ya yük almaya geliyor. Türkiye'nin üyeliği Avrupa'ya vizyon katar. Türkiye'nin üyeliği ırkçılığa karşı panzehir gibi olur."
"GİDEBİLDİĞİMİZ KADAR ÜLKEYE GİDİP YARDIM EDECEĞİZ"
Erdoğan konuşmasında, "Arap uyanışında, Filistin sorununda, Suriye meselesinde biz her zaman savaş değil barış yanlısı olduk. Çünkü zor olan barışı sağlamaktır, savaş en kolay olandır, o yüzden biz zora talibiz. Türkiye olarak, hiçbir çıkar kaygısı içinde olmadan, rengine, inancına bakmadan küresel vicdanı temsil ediyoruz. Vicdan ve adaletin artık çok acil bir şekilde küreselleşmesi gerekiyor.
Şili'de deprem Türkiye olarak biz ordayız, Haiti'de deprem biz ordayız. Gidebildiğimiz kadar ülkeye gidip yardım edeceğiz" dedi.
"KÜRESEL ADALETSİZLİKTEN KORKMALIYIZ"
"Adalet duygusunun ortadan kalkması er yada geç refah içinde ki ülke ve toplumlarıda vurur" diyen Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Bugün refah içinde yaşıyor olabilir ama yarın böyle olmayacağını görebiliriz. Sadece küresel ısınmadan küresel kirlilikten ibaret değil. Küresel adaletsizlikten korkmalıyız. Genç nesillerin özellikle bu konu üzerinde durmasını isteriz. Din, dil, ırk, etnik kökenden dolayı ayrım yapmak kendini bir diğerinin üzerinde görmek insani bir bakış açısı değildir. Türkiye ve Macaristan'ın bu kutlu yolculuktaki başarıları inşallah daim olacaktır. Finlandiya ile başlattığımız barış için girişim grubu her geçen gün büyüyor. Barışa inandık, inanıyoruz.
Dünyanın karşı karşıya olduğu tehdit sadece küresel ısınma ve kirlilikten ötürü değil, en büyük tehdit küresel adaletsizliktir. Biz yaradanı yaradılandan ötürü sevmeliyiz, dininden, dilinden değil..."
Öte yandan Başbakan Erdoğan'ın konuşmasını dinlemek üzere İsrail'in Macaristan büyükelçisi de toplantıya katıldı.