BİLAL ERDOĞAN DAVASINDA FLAŞ GELİŞME
Aydıner'in, bakan oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar'ın, babasının yönettiği bakanlıktaki bürokratlarla skandal konuşmalarında da suç unsuru olmadığını söylediği belirtildi.
17 Aralık Soruşturması’nda, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, AKP'ye yakın işadamları Ali Ağaoğlu, Emrullah Turanlı, Mehmet Ali Aydınlar ile ünlü işadamı Mehmet Nazif Zorlu ve CHP'li Beşiktaş eski Belediye Başkanı İsmail Ünal'ın da aralarında bulunduğu 60 kişi hakkında takipsizlik kararı verildi. Gazetecileronline sitesinde kararın beklenen bir gelişme bilgisi ile verildiği haber şöyle
DELİL YETERSİZLİĞİ
Takip kararını veren, Büyük Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması'nın görevden alınan savcıları Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç'in yerine getirilen savcı Ekrem Aydıner. Göreve getirilir getirilmez soruşturmayı kapatacağı iddiaları gündeme gelen Aydıner'in 60 kişi hakkında takipsizlik kararı verirken yeterli delil olmadığını ileri sürdüğü öğrenildi. Aydıner'in, büyük soruşturma kapsamında yapılan dinlemelerin ve teknik takibin mahkeme kararıyla yapılmasına, dolayısıyla kanıtların hukukua uygun olmasına karşın, kanıtları hukuku aykırı saydığı da kaydedildi. Aydıner'in, bakan oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar'ın, babasının yönettiği bakanlıktaki bürokratlarla skandal konuşmalarında da suç unsuru olmadığını söylediği belirtildi.
Aydıner, yasal dinlemeleri ve yasadışı yollardan elde edilmiş olsa bile yolsuzluğun belgesi olan ve görmezlikten gelinemeyecek kapı gibi yolsuzluk kanıtlarını da Hürriyet'in haberinde yer alan bilgilere göre; şöyle yasadışı gösterdi:
“Esasen bu ret kararından sonra yeni deliller elde edilmeden tekrar talepte bulunulması yasal olarak mümkün olmadığı halde yeni delil elde edilmeden birkaç gün sonra yeniden bir başka Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak talepte bulunmak suretiyle iletişimin tespitine dair karar alınması yoluna gidilmiştir. Dolayısıyla soruşturmanın başlangıcında verilen iletişimin tespiti kararı hukuka uygun değildir. Bu kararın hakim tarafından verilmiş olması kanun koyucunun aradığı hukuki ve fiili şartların gerçekleştiğine dair kesin karine sayılamaz.
"Ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla sınırsız hukuk kurallarına aykırı ve sanık haklarını hiçe sayan yöntemler izlenemez. Çünkü bu deliller hukuka aykırı delil olarak nitelendirilirler. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller hukuka uygunluğun baştan sona süreceği ceza yargılamasında kullanılamazlar ve esas alınamazlar.”
AKP iktidarı döneminde baş döndürücü bir hızla yükselen ve kısa bir süre içinde Türkiye’nin en zengin işadamı haline gelen Ali Ağaoğlu’nun, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetiminde olduğu Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’na (TÜRGEV), Veli Efendi Hipodromu karşısındaki yeşil alandaki arazisinin “özel proje alanı” ilan edilmesi karşılığında 200 milyon lira değerinde bir arsayı bağışladığı iddia ediliyordu.
Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Başbakan Erdoğan'ın Rize'den hemşehrisi Emrullah Turanlı'ya ait Taşyapı İnşaat tarafından Bulgar Vakfı arazisini “özel proje alanı” ilan ettirerek kişiye özel imar planlarını onaylattırmakla, Ağaoğlu'nun Maslak 1453 ve işadamı Mehmet Nazif Zorlu'ya ait Zorlu Center isimli projelerin usulsüzlüklerine yönelik denetimlerin sorunsuzca geçmesini sağlamak gibi çok sayıda iddia ile suçlanıyordu. Zorlu Center'da imar sorunlarının çözümü karşılığında Erdoğan'ın çocuklarına rezidans ve işyeri verildiği de iddia ediliyor.
Hükümet, operasyonun ardından, yargıya, kamuoyunda dehşet yaratan müdahalelerde bulunmuş; savcılar ve başsavcılar görevden alınmış, Adli Kolluk Yönetmeliği değiştirilmiş, anayasa fiilen askıya alınmış, yargıya darbe yapılarak operasyonlar engellenmişti.
Kaynak: