AZİZ DOĞDU
BEN NARDUGAN'I KUTLUYORUM, NOEL'İ DEĞİL
Uzun zamandır, şöyle iştahla bir yazı yazamadım. Çevirmen olduğum için iki kitapla birden meşgulüm. Birini kendim yazıyor, diğerini de çeviriyorum.
Çocukluğumdan beri 15 Kasım'la beraber çam ağacı süsleme olayını severim. Her sene de yapmışımdır. Annem 'Oğlum, biz Hristiyan değiliz', derdi; ama ağaç süslememize de ses etmezdi seviyoruz diye. Sanki hep bizden bir parçaydı bu süsleme işi.
Hz. İsa yeryüzüne inecek denir ya hep. Şam dolaylarına inecek ve işte Hristiyanlar, Şam'ı çam olarak zannetmiş ve bu yüzden de çam süslerler, diye öğretmişti babaannem bize. Haritayı açıp baktığınızda Şam'a yakın bir köy var. Orada Aramice konuşuluyor, yani Hz. İsa'nın konuştuğu dil. Demek, babaannem doğru söylemiş Hz. İsa Şam dolaylarına inecek dediğinde.
Noel'in benim için tek anlamı doğum günüm olan 24 Aralık'tır, yani Noel Arifesi. Almanya'da o gün kiliselerden ufak tefek hediyeler de alırdım. Çocukluk işte. Mutlu olurdum.
Eh, yıllar geçti ve büyüdük. Tarihe hep ilgim vardı. Her şeyin kaynağını araştırmak gibi bir huyum var olduğundan okulda öğretilen tarihin haricinde bağımsız tarih kitaplarını da okumayı severim. Bir gün bir yerde okumuştum Noel, aslında eski Türklerin bayramı, Hristiyanlar Türklerden çaldı, diye. Hemen araştırmaya başladım.
İlginçti, okuduğum kaynaklarda da vardı o bilgi: Meydan Larousse'da "İsa evrenin nuru olarak algılanıyor ve bu olayın pagan halklardan alınıp İsa'ya yakıştırıldığı yazılıyor. İnternette yazıldığına göre, imparator Kostantin (324–337) zamanında İznik'te toplanan konsülde, 22 Aralık'ta güneşin doğumu için yapılan bu pagan bayramı, Hz. İsa'nın doğumu olarak 24 Aralık'a alınıyor ve Noel bayramı deniyor. Batı kilisesi ise, yani Katolikler 25 Aralık'ta kutluyorlarmış bunu. Çam süsleme ise ilk 1605 de Almanya'da görülüyor, oradan Fransa'ya geçiyor", diye açıklıyor. E Türk kültürüne aşık biri olarak durur muyum hemen "Bak sen, bizim bayramımızı bize satıyorlar", diye söylenmeye başladım. Tabii öğrendiğim en yeni bilgileri de yetmedi, araştırmaya devam ettim.
Dünyanın en büyük ve en önemli Sümerologlarından Muazzez İlmiye Çığ'ın araştırmalarına denk geldim. O da aynı şeyleri söylüyordu: "Bu bayram, Hunlar tarafından Avrupa'ya taşındı ve Noel kutlamalarının temelinde Katoliklik değil, Türklerin bu inancı var".
ARAP DEĞİL, TÜRK'ÜZ
Madem öyle idi, ben de artık Nar Tugan (Nardugan) Bayramı için evimi süsleyecektim. İslamiyet adı altında bizlere dayatılan Arap geleneklerini hep ret etmişimdir. İslam, bir inanış olarak var benim için, kendi içinde bazı gelenekleri de var mutlaka; ama saf Arap gelenek ve göreneklerini İslam dininin zorunluluğu diye de kabul edemem. Kimse kusura bakmasın. Türkler, tarihleri boyunca İslamiyet adı altında Arap emperyalizmine maruz kaldı, çünkü Arapların Araplaştıramadığı, özünden kopartamadığı tek halk, Türk halkıydı. Her halkın, tarihinden gelen gelenek ve görenekleri vardır ve bunu dini inanışıyla birleştirerek yaşar. Arapların Türklere İslamiyet'i kabul etmeleri için yaptığı katliam ve zulümlere hiç girmiyorum, ama bilinen bazı gerçekleri de inkar edemem. Araplar, İslamiyet'e geçsin diye "100.000'in üzerinde Türk katletti, 50.000'in üzerinde Türk gencini, köle ve cariye yaptı, Türk şehirlerini yağmaladı, ganimet diye halkın her şeyini talan etti, tüm zenginlikleri ve tarihi yapıtları yok ettiler, yaktılar, dünyanın en büyük katliamlarından birisi olan Talkan Katliamı'nda 40.000 Türk'ü keserek, 24 km yol boyunca ağaçlara astılar, aynı şekilde Curcan Katliamı'nda 40.000 Türk'ün nehir kenarında kafalarını kestiler ve nehrin suyu kan ile kıpkırmızı olmuş ve başsız cesetleri yine ağaçlarda sallandırmış, teslim olursanız canınız bağışlanacak vaatlerini hiçbir zaman yerine getirmemiş ve şeriat söz tanımaz demişler, çocuk ve kadın demeden kılıçtan geçirmişler, Arap tarihinde yaşadıkları bu en büyük yağma ve talan ile çok büyük bir serveti de ele geçirmişler, Türkler, böyle bir vahşeti ve mezalimi Çinlilerden dahi görmemiş".
Konu, çok uzun aslında. Ben, asıl meseleye dönmek istiyorum. Nar Tugan Bayramı, has be has Türk bayramıdır. Aslında bizler, Miladi takvim diye kendi öz takvimimize dönmüşüz Atatürk sayesinde. Bilindiği ve kendi de defalarca açıkladığı üzere Atatürk, bir Türk milliyetçisiydi. Türklerin tarih ve geleneklerine bağlı bir önderdi. Cumhuriyet ile beraber, aslında Türk halkını özüne, yani Türklüğe döndürmüştü yaptığı devrim ve yasalarla. Din adı altındaki kültürel (Arap) emperyalizme son vermişti.
Konu, yazdıkça dağılıyor; ben tekrar konuma dönmek istiyorum. Nevruz Bayramı'mız nasıl bizden çalınıp Kürtlere mal edildiyse, Nardugan Bayramı da çalınıp Hristiyanlara mal edildi. Neden kültürümüze sahip çıkamıyoruz? Tayland'a gittiğinizde mutlaka tarihlere dikkat edin. Günler aynı yıl değişiktir. Budist Tayland, Buda’nın doğum yılını esas alarak takvim kullanıyor, yeni yıl kutluyor. Keza, Çinliler de kendi yeni yıllarını kutluyor. Madem her ülke geleneğine devam ediyor biz Türkler niçin Arap geleneğini kutluyoruz veya bizimmiş gibi sahipleniyoruz. Müslüman ağırlıklı bir ülkeyiz, ama Türk’üz; Arap değil. Göktürklerin kullandığı takvimi kullanıyoruz Cumhuriyet ile beraber. Neden kullanmayalım?
ÖZ TÜRK BAYRAMI
Bu yüzden Nardugan Bayramı ile ilgili biraz daha detay vermek istiyorum: "Türklerin İslamiyet’i kabulünden önceki Gök Tanrı dininde iken kutladıkları bir bayramın adı Nardoğan Bayramı. Bu bayram, 22 Aralık'ta, gecenin artık uzamasının son bulduğu gün kutlanır. Nar, güneş, tugan ise doğan demektir. Yani Günesin doğuşu bayramı anlamına geliyor. Türklerde güneş çok önemli. İnançlarına göre, gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık'ta gece gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor. Bu, güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor Türklerde. Bayramın adı Nardugan; nar=güneş, tugan-dugan=doğan; doğan güneş. Astronomik olarak o günden itibaren geceler kısalmaya, günler uzamaya başlıyor. İşte bu güneşin zaferini, yeniden doğuşu Türkler, büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar. Güneşi geri verdi, diye Ülgen'e dualar ediyorlar. Duaları tanrıya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar tanrıdan. İnanca göre bu dilekler muhakkak yerine geliyormuş. Bu bayram için evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar. Yaşlılar büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar. Yedikleri yaş ve kuru meyveler, öze yemek ve bir tür şekerleme. Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur gelirmiş. DOĞUM, GÜNEŞİN YENİDEN DOĞUŞU: Yazılana göre akçam ağacı yalnız Orta Asya'da yetişiyormuş. Filistin'de bu ağacı bilmezlermiş. O yüzden bu olay Türklerden Hıristiyanlara geçmiştir, bu da Hunların Avrupa'ya gelişlerinden sonra onlardan görerek almışlardır, deniyor. İsa'nın doğumu ile hiç ilgisi yok. Doğum, güneşin yeniden doğuşu."
Evet, bundan sonra Müslüman Noel kutlamaz diyenin ağzına ıslak hamam terliğiyle vuracağım. Sen kutlama arkadaşım, ben Noel değil Nardugan Bayramı'nı kutluyorum. Çamımı da süsleyeceğim, Ayaz Baba'nın resimlerini de asacağım. Ben Türküm ve Türk geleneğini devam ettireceğim. Sen istediğin bayramı istediğin şekilde kutla. Beni alakadar etmiyor, seni de benim kutlamalarım rahatsız etmesin. Çekil kenara çabuk.
NARDUGAN HAZIRLIKLARI
Yakından da tanıdığım sevgili Yeşim Tulgar ve Figen Tokmak ve Berna Arslantürk, Han Ataman Türk önderliğinde bu yıl Nardugan Bayramı kutlamak üzere hazırlıklara başladılar. Herkesi davet ediyorlar. Türk bayramı kutlanacak, işte buna varım. Kültürümüze, gelenek ve göreneklerimize sahip çıkacağız artık. Yeri ve tarihi kararlaştırıldığında haber verecekler. Hepimiz, bu öz Türk kültürüne sahip çıkalım artık. Hristiyanlar, bizden çaldığı bayrama Noel diyerek onu kutlasın, biz Türk bayramı olarak kutlayalım. Kültürümüze sıkı sıkıya sarılıp sahip çıkalım artık. Globalizmin kurucusu Rockefeller'ın da 'Türklere üstün bir medeniyet oldukları gerçeğini göstermeyelim, öğrenmemeleri gerek. Tam tersi barbar ve vahşi bir soymuş gibi dayatalım' tuzağına düşmeyelim artık.
KÜLTÜRÜMÜZE, ÖZ KÜLTÜRÜMÜZE SAHİP ÇIKIYORUZ VE ARTIK NARDUGAN KUTLUYORUZ.
Sizi bilmem, ama ben artık Nardugan Bayramı'nı büyük bir şevkle ve iştahla kutlayacağım. Annem bile Muazzez İlmiye Çığ'ı dinledikten sonra kutlamaya karar verdi.
(Bu yazının oluşumunda bana yardım eden sevgili Ulunay Türk'e, Arapların yaptığı katlimalarla ilgili bilgilerinden faydalandığım Burak Zeybek'e, bana her daim bilgi alışverişinde ve eğlenceli sohbetlerimizde ilham kaynağı olan Chloe'ye, Madigudisi'ye, Sibel'e, Figen'e, QueenFreddie'ye, Ada'ya, MissAthena'ya ve ismini sayamadığım tüm bilgi deposu arkadaşlarıma teşekkür ederim. İyi ki varsınız)