BBC YAZDI; OHAL'İN ÜNİVERSİTE BİLANÇOSU
Bu ayrıntıları Türk medyasından okumanız imkansız
Başarısız darbe girişimi ardından, "Cemaat mensubu ya da destekçi, üye" gibi nedenler ile çıkarılan OHAL yasası kapsamında operasyonlar ile 100 bini geçen sayıda kişi devlet görevinden uzaklaştırıldı.
DÜNYA TEPKİLİ
Dünyanın bir çok ülkesinde AKP iktidarının bu tasarrufu ciddi bir biçimde eleştirildi. Operasyonların hayatında eline silah almamış Gazeteciler, Akademisyenler,hukukçular ve yazarlara kadar uzanması ise Türkiye'nin AB ilşkilerinde önemli bir eşik haline gelmiş duurmda.
TÜRK MEDYAYSI YAYINLAMIYOR
Türk medyasında bu operasyonun ayrıntılarına giren medya gurubu neredeyse yok denecek kadar az.
Operasyon sonuçlarına ilişkin ayrıntılı bilgileri vatandaşlar dış basından takip edebiliyor. Ünlü İngiliz yayın Kuruluşu BBC'nin Türkçe Servisi OHAL operasyonlarını en yakından takip eden kuruluşlardan biri. Fundanur Öztürk, imzası ile yapılan bir haberde Ohal operasyonları ile üniversitelerden atılan akademisyenler mercek altına alınmış. Yorumsuz olarak tamamını yayınlıyoruz.
23 BİN AKADEMİSYEN ADALET ARIYOR
Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası olağanüstü hâl (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile yaklaşık 4 bin akademisyen meslekten ihraç edildi.
Bu sürede 19 bin 828 akademisyen ya kadro hakkını kaybetti, ya ihraç edildi ya da çalıştığı üniversite kapatıldığı için işsiz kaldı.
"FETÖ/PDY" soruşturmalarıyla açığa alınanlar ve çalıştığı üniversite yine KHK ile kapatıldığı için açıkta kalanlarla beraber işsiz kalan akademisyenlerin sayısı giderek arttı.
Darde girişiminden bu yana 2 Eylül'de 2 bin 346 akademisyen, 29 Ekim'de bin 262 akademisyen ve son olarak geçen hafta Resmi Gazete'de yayımlanan KHK'da ihraç edilen 242 akademisyen ile toplamda 3 bin 850 akademisyen, Gülen cemaatiyle ilişkisi olduğu iddiasıyla ihraç edildi.
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) programı kapsamında yer alan 13 bin 170 araştırma görevlisinin kadro garantisi de yine KHK ile Eylül ayında kaldırılmıştı.
ÖYP'li akademisyenler doktoralarını bitirdikten sonra kadrosuz kalacaklarını bildikleri için akademik çalışmalarını sürdüremediklerini ve kazanılmış haklarının ellerinden alındığını savunuyor.
KHK ile 23 Temmuz'da kapatılma kararı verilen 15 vakıf üniversitesinde ise toplamda 2 bin 808 akademisyen görev yapıyordu.
Üniversitelerin kapatılmasından sonra açıkta kalan akademisyenler, başka üniversitelerde iş bulamadıklarını söylüyor.
AKP'li Bostancı: Kimsenin alnında bir işaret yok
Akademideki ihraçları BBC Türkçe'ye değerlendiren AKP Grup Başkanvekili Mehmet Naci Bostancı ise şöyle konuştu:
"Görevlerini meşru olmayan amaçlar için kullanan görevlilerin tespiti için, gerek akademide gerek diğer kamu görevlilerinin ihracında birkaç somut düzenleme üzerinden gidiliyor. Bu düzenlemelerin ne olduğunu hükümet ilk günden beri açıklıyor.
"Sosyal zeminde nasıl bir örgütlenme içinde olduklarına ilişkin herkes kanaat sahibi. Bu gizli bir örgütlenme, dolayısıyla mücadele edilmesi kolay değil. Kimsenin alnında bir işaret yok. Devlet bu örgütün paydaşları olan ve bunu birkaç kriterle birlikte keskinleştiren insanlarla kendi arasına bir mesafe koyuyor. Çünkü ihraç edilen bu kişiler çetenin unsurları olarak değerlendiriyorlar."
'Üniversiteler işe almıyor'
İsimlerinin gizli kalmasını isteyen Gaziantep Zirve Üniversitesi akademisyenleri ise üniversite kapatıldıktan sonra başvurdukları hiçbir üniversiteden olumlu yanıt almadıklarını anlattı.
Okulunun kapatılmasından bu yana işsiz olan bir akademisyen, "15 Temmuz'dan önce İstanbul'da bir üniversiteyle doktorama devam etmek ve araştırma görevliliği yapmak için anlaşmıştım. Fakat çalıştığım okul kapatıldıktan sonra her ikisini de iptal ettiler. En azından avukatlık stajımı başlatayım istedim, ancak SGK çıkışımızı vermediği için ona da başlayamadım" diyor.
Evlilik arefesinde olan başka işsiz bir akademisyen ise bir giyim mağazasında tezgahtarlık işine başvurduğunu, ancak dükkan sahibinin son çalıştığı üniversiteyi öğrendikleri zaman onu işe almaktan vazgeçtiğünü söyledi.
'Cüzzamlıymışız gibi davranıyorlar'
Zirve Üniversitesi'nden bir akademisyen ise darbe girişimi öncesi biri İstanbul'da diğeri Sakarya'da olmak üzere iki farklı üniversiteden kabul aldığını, ancak okul kapatıldıktan sonra gerçekleşen mülakat aşamasında, üniversitelerin kendisine olan tavrının değiştiğini aktardı:
"Başvurduğumuz okullarda bize cüzzamlıymışız gibi davranıyorlar. Şimdi Gaziantep'te sekinci sınıf öğrencilerini lise sınavlarına hazırlayan küçük bir kursta çalışıyorum. Sigortasız, yarı zamanlı, asgari ücretin yarısı kadar maaş alıyorum."
Atandığı üniversitede yüksek lisans ya da doktora programı olmayan 13 bin 170 araştırma görevlisi, ÖYP programı kapsamında eğitimlerini tamamlamaları için kadro garantisi ile büyük şehirlerdeki üniversitelere gönderilmişti.
Darbe girişiminden sonra çıkarılan KHK ile, ÖYP kapsamındaki akademisyenlerin Fethullah Gülen cemaatiyle ilişki içinde olduğu gerekçesiyle akademisyenlerin kadro garantileri kaldırıldı.
Üniversitelere, doktorasını tamamlayan ÖYP kadrosundaki akademisyenlerin okulla ilişiğini kesme hakkı verildi.
Yeni KHK'de beklenti boşa çıktı
Akademisyenler, son yayınlanan KHK'lerde kadro haklarının geri verilmesini bekliyorlardı ancak bekledikleri karar çıkmadı.
Marmara Üniversitesi'nde doktorasının son senesinde olan akademisyen, "Doktoramı bitirip kadromun bulunduğu okula döndüğüm zaman beni kadroya almak istemeyecekler. Bu belirsizliklerden dolayı 1 Eylül'den beri akademik çalışmalarımıza odaklanamıyoruz. Geleceğe yönelik maddi kaygılarımdan dolayı son üç aydır maddi harcamalarımı kısıtladım" diyor.
Başka bir ÖYP'li akademisyen ise daha umutlu. Maddi olarak akademiye bağımlı olmamanın getirdiği avantajı kullanıyor:
"Ben 19 Mayıs Üniversitesi Veteriner Fakültesi'ndeyim. Gelecekten yana herhangi bir geçim kaygım yok. Buradan çıktığım an işimi bulurum. Yani ben üniversiteye mecbur kalmadım, severek ve seçerek geldim. Fakat 3 yıl sonra bitecek bir şey için neden boşa kürek çekeyim?"
Akademisyen Nuriye Gülmen 13 kez gözaltına alındı
Akademisyen Nuriye Gülmen "FETÖ/PDY ve diğer terör örgütleriyle ilişkili olmak" gibi bir gerekçeyle açığa alınmasından bu yana her gün basın açıklaması yapmak için Ankara Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önüne gitti ve polisler tarafından 13 kez gözaltına alındı.
Gülmen, hakkında açılan soruşturmada kendisine 42 tane soru yöneltildiğini, ancak bu sorulara cevap vermeyi reddettiğini anlattı:
"Halk arasında cemaat ya da hizmet olarak bilinen örgüte hiç sempati duydunuz mu?
"Fethullah Gülen'le görüştünüz mü?
"Üniversitede FETÖ/PDY ile ilişkili olanlar yükselirken ne yaptınız?
"15 Temmuz darbe gişiriminin ardında FETÖ/PDY olduğuna inanıyor musunuz?"
'Gözaltına alınmadan bir dakika belki konuşabiliyorum'
"Soruşturmada maddi şüphe üzerinden yöneltilen hiçbir soru yoktu" diyen Gülmen de ÖYP kadrosunda bulunan akademisyenlerden. Defalarca gözaltına alınmasına ve tekrar alınacağını bilmesine rağmen her gün meydana gitmesinin nedenini de şöyle açıklıyor:
"Mücadeleme başlamadan önce akademisyenlerle görüştüm, ama işlerinden atılan akademisyenler işlerine geri dönmeyi bekliyorlar, yani hukuk konusunda da umutları var gerçekten. Ama ben ÖYP'liyim ve işime geri alınsam bile doktoram bittiğimde kadro güvencem yok.
"Günlerim birbirine girdi. Medyayla da gözaltına alınmadan ancak bir dakika, o da mümkün olursa konuşabiliyorum. Bazen ağzımdan hiç söz çıkmadan alıyorlar. Fakat ben demokrat bir insanım ve böyle bir saldırıyla ilk defa karşılaşmıyorum. Hiçbirinde sessiz kalmadım. Basın açıklamaları yaptım, imza kampanyaları düzenledim. Haksızlığa uğramanıza tepki gösterdiğinizde bunun karşıdakine geri adım attırdığını çok deneyimledim."
Gülmen ilk günlerde 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalafetten göz altına alındı. Sonraki günlerde ise Kabahatler Kanunu'ndan sekiz kez para cezası kesildi. Buna rağmen mücadelesine devam edeceğini vurguluyor ve ekliyor:
"Bazı polisler benden çok sıkıldıklarını söylüyor ve 'Sürekli seninle mi uğraşacağız' diyor. Bazen çevik kuvvet polisi getiriyorlar, çok sert şekillerde gözaltına alınıyorum. Biraz irade savaşı gerçekten. Kimin pes edeceği meselesi. Evden çıkmadan yarım saat önce çok heyecanlı oluyorum, ama oraya çıktıktan sonra rahatlıyor ve ertesi güne kadar nefes almış oluyorum."
'İşkenceyle gözaltına aldılar, haklı olmamdan güç alıyorum'
Mardin'in Mazıdağı ilçesinde görev yaparken eşiyle birlikte açığa alınan ve sonrasında KHK ile ihraç edilen öğretmen Semih Özakça da dünden itibaren Gülmen'le beraber meydana giderek basın açıklaması yapma kararı verdi.
Özakça, "Açığa alınmamıza ve benim ihraç edilmeme ilişkin şahsımıza yönelik hiçbir gerekçe sunmadılar, ifadelerimiz alınmadı ve savunma yapmadık. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Tam basın açıklamasını okumaya başlamıştık ki beni işkenceyle gözaltına aldılar. 20 defa daha gözaltına alabilirler ama ben haklı olmamdan güç alıyorum. Darp izleri geçecektir elbet" diyor.
Kaynak: