BBC Dünya'ya Böyle Duyurdu..!
.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmalarla ilgili olarak, ''AK Parti olarak gerçeğin ortaya çıkarılması hususunda yapılması gerekenlerin eksiksiz yapılmasını istiyoruz.'' dedi.
Hüseyin Çelik, ''İktidarımız, iş başına geldiği günden beri, yolsuzluk ve usulsüzlükler konusunda azami hassasiyet göstermiş, bundan sonra da aynı hassasiyeti göstereceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır. Hukuk devletinde, herkes hukuk önünde eşittir.'' diye konuştu.Çelik ayrıca ''İnsanlar hakkında, bağımsız yargı nihai karar tesis etmeden, masumiyet karinesinin gözardı edilmemesi gerektiği hususu da unutulmamalıdır" çağrısında da bulundu.
İstanbul ve Ankara'da sabah saatlerinde başlatılan eş zamanlı operasyonlarla bazı işadamlarıyla kabineden üç bakanın oğulları yolsuzluk ve rüşvet soruşturması çerçevesinde gözaltına alındı.
Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu: ''Cemaat-Hükümet kavgasının son büyük meydan savaşlarından bir tanesi gibi görünüyor.''
''Soruşturmayı başlatan kimdir diye baktığımız zaman, ilk gelen haberlere göre, karşımızaZekeriya Öz çıkıyor. Peki Zekeriya Öz kimdir? Subjektif bir görüş olmakla birlikte,Zekeriya Öz isminin varlığının akla getirdiği bazı hususlar var. Zekariya Öz'ün bütün Ergenekon davasında ilişkide olduğu, çalıştığı, birlikte hareket ettiği polislerin Cemaat'le yakınlığına dair çok ciddi iddialar ve şüpheler mevcut. Bu, işin bir boyutu.''
''İkinci bir boyut ise seçimlere çok az bir süre kalmışken, Fatih Belediye Başkanı gibi bir belediye başkanının, Ali Ağaoğlu gibi inşaat sektöründe ve kentsel dönüşüm işlerinde devrede olan bir ismin ve benzerlerinin soruşturma kapsamında olması ve tabii en önemlisi bakan çocuklarının ve bakanların özel kalemleri gibi kişilerin göz altına alınması, bize açıkça bunun hükümete yönelik büyük bir girişim olduğunu gösteriyor.'''Hükümete büyük salvo'
''Elbette olanları daha basit şekilde şöyle yorumlamak da mümkün; ortada bir yolsuzluk var ve bağımsız yargı da bunun üzerine gidiyor. Doğrudur hakikaten olabilir. Kimseyi aklamaya çalışmıyorum. Fakat, yolsuzluk olsa bile, ben şu son gelişmeleri mevcut çatışmadan bağımsız bir durum olarak düşünmüyorum. Bence bu, yerel seçimler öncesinde büyük bir salvodur ve devam da edeceği kanaatimdeyim.''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Konya'da katıldığı törende yaptığı konuşmada, yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi ve devam eden yolsuzluk operasyonuna doğrudan değinmeden, tehditlere boyun eğmeyeceklerini söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın ''Parlamento'dan da ayrılması gerekir'' diye çağrıda bulunduğu İstanbul milletvekili Hakan Şükür, ''Orası milletin meclisi'' diyerek yanıt verdi.
AK Parti'den dün istifa eden Hakan Şükür, ''Parlamento'dan istifa etmek şu anda kafamda yok. Orası milletin meclisi, bizi de millet getirdi.'' dedi.
Hakan Şükür, düşen askeri helikopterden dolayı ''insanların çok üzgün olduğunu ve bu nedenle fazla konuşmak istemediğini'' kaydetti.
Yurt ve Hurriyet Daily News gazetelerinde yazan iktisatçı Mustafa Sönmez, bugün başlatılan ve 'yolsuzluk' konulu olduğu söylenen operasyonların "sürpriz olmadığı" görüşünde.
Ekonomik yönü olan operasyonların, esas olarak "AKP ile Cemaat arasındaki mücadelenin" ürünü olduğunun altını çizen Sönmez, "İki taraf da birbirleri hakkında belli kozlar biriktiriyorlar. Bu kozlar oynanmaya başlandı." diyor.
Son 10 yıldır ekonominin dış kaynak sayesinde yüzde 5 büyüdüğünü, vergiler ve özelleştirmeler ile devletin elinde büyük bir gelir biriktiğini belirten Sönmez, BBC Türkçe'den Engin Esen'e şu değerlendirmede bulundu:
"162 milyar dolarlık bir devlet harcaması yapıldı, maaşlar haricinde; devlet bu parayla mal ve hizmet alımı yaptı. Haliyle bu para harcanırken birileri kayrıldı. Yepyeni sermayedarlar ortaya çıktı adına 'Nurjuvazi' denen."
Sönmez'in dikkat çektiği bir nokta ise operasyonların zamanlaması. Ekonomi BakanıZafer Çağlayan'ın oğlunun adının da geçtiği bu tür operasyonların, borsada ani dalgalanmalar yaşanmaması için hafta sonuna denk getirildiğini hatırlatan Sönmez, "Nasıl bir sıkışıklık söz konusuysa bastılar düğmeye" ifadesini kullanıyor.
Soruşturmalarda 3 bakanlığın, Fatih Belediyesi'nin ve Halk Bankası'nın adının geçmesine rağmen, "Diğerleriyle ilgili şeyler de var" diyor Sönmez ve şöyle tamamlıyor sözlerini: "Özelleştirmeler, TOKİ, belediye yatırımları, kamu ihaleleri... 10 yılda çok para harcandı. Sayıştay raporları da meclise gelmiyor. Erişilmez ve kendisine dokunulamaz sananlar hata yaptı."
AKP yorum yapmadı
Ankara Milletvekili ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi Ahmet İyimaya, BBC Türkçe'nin bugün gerçekleşen operasyonlarla ilgili değerlendirmesini sorması üzerine "Şu anda yorumlamayı gerekli görmüyorum" dedi ve Anayasa'nın 138. maddesine göre "siyaset kurumunun yargısal süreçlerde susma durumu" olduğunu söyledi.
AKP Çankırı Milletvekili İdris Şahin, "Sadece internet ortamında edindiğimiz bilgiler var. Bu aşamada değerlendirme yapmak istemiyorum" yanıtını verdi.
AKP Kahramanmaraş milletvekili Nevzat Pakdil, "Soruşturma safhasında olan bir husus var. Şu anda bir şey söylemenin uygun olmayacağı kanaatindeyim" dedi.
Hürriyet'in Dış Haberler Şefi Emre Kızılkaya, Başbakan Erdoğan'ın Hakan Şükür'le ilgili Konya'da yaptığı yoruma eleştirel bakıyor:
Başbakan Erdoğan AK Parti'den dün istifa eden Hakan Şükür'e Konya'da şu çağrıyı yaptı: ''Eğer dürüstse kendisinin Parlamento'dan da ayrılması gerekir''.
Hakan Şükür'ün ''kendisinden ya da bir başkasından yapmış olduğu'' açıklamayı yadırgadığını belirten Başbakan Erdoğan, ''Bir insan bir partinin bayrağı altında seçime giriyorsa ondan sonra o parti ile birlikte hareket eder. Ayrılıyorsa da sadece partiden ayrılmaz. Eğer dürüstse o zaman parlamentodan ayrılır, milletvekilliğinden ayrılır. Çünkü bağımsız olarak bu parlamentoya gelmiş birisi değilsin. Olması gereken bunu gerektirir. Ama tabi bu herkese nasip olan bir şey değil.'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Konya konuşmasında verdiği mesajı Twitterhesabında da şu sözlerle tekrar ediyor:
''İstedikleri kadar çirkin yollara tevessül etsinler,istedikleri kadar kirli ittifakların içine girsinler; Türkiye’de artık karar Milletindir.'' @RT_Erdogan
Kamuoyunda yolsuzluk iddialarıyla ilgili yaptığı açıklamalarla dikkat çeken ve CHP’nin bugünkü gözaltı işlemleri üzerine oluşturduğu kriz masasında da yer alan CHP milletvekiliAykut Erdoğdu bugünkü operasyonları BBC Türkçe’ye değerlendirdi.
Erdoğdu, yaşananların AKP ile Gülen Cemaati arasındaki bir gerilim parçası olduğunu gösterse de iddia edilen yolsuzlukların bütün Türkiye’nin bildiği yolsuzluklar olduğunu öne sürdü.
Erdoğdu, gün içindeki operasyonların üç boyutunun olduğunu söyledi: “Benim gördüğüm birincisi İran meselesi. Bu, uluslararası boyutu da olan; terörün finansmanını da içerecek şekilde kara para aklama yönü de bulunan; İran’la yapılan petrol, doğalgaz anlaşmaları karşılığında ambargo nedeniyle altının ödemesi işini içeren ve içinde bir takım en üst düzey siyasilerin de bulunduğu iddia edilen bir yolsuzluk olayı. İkinci boyut toplu konut olayı. AKP’nin herhalde en önemli kirli kasalarından. En çok yolsuzluk iddialarının gündeme geldiği yerlerden biri. Diğer boyutu da kamu ihaleleri. Hemen hemen Türkiye’deki her büyük ihalede büyük şaibeler vardı. Hatta bu yolsuzlukların bir kısmı yasa çıkartılarak yapıldı.”
CHP Milletvekili, bu operasyonların dalga dalga yürüyeceğini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da çocuklarına da uzanabileceğini de iddia etti:
“Ben bunun Ergenekon davası gibi dalga dalga yürütülen bir operasyon olmasını bekliyorum çünkü şu an bizim bildiğimiz yolsuzlukların yüzde biri konuşuluyor. İkinci aşamada bakanların çocuklarından sonra Başbakan’ın çocuklarına yönelik de yolsuzluk tutuklamaları gelebilir diye düşünüyorum. Çünkü asıl büyük yolsuzluklar, enerji ve büyük özelleştirmelerde Başbakan’ın aile efradının karıştığı iddia edilen şaibeli yolsuzluklardır, karıştığı iddia edilen şaibeli işlemlerdir.”
Erdoğdu operasyonlarla ilgili CHP kriz masası olarak kendilerinden istenmesi durumunda ellerinde bilgi ve belgeleri paylaşmaya hazır olduklarını söyledi ve savcılar ile emniyet güçlerinin tarafsızlığı ve bağımsızlığını engelleyecek müdahalelerde bulunulmaması için çalışacaklarını da söyledi.
Gazeteci Oray Eğin, Taraf yazarı, eski polis Emre Uslu'nun 12 Ağustos'ta attığı bir Twitter mesajını hatırlatıyor.
Nihal Bengisu Karaca, bu operasyonun son günlerdeki tartışmalardan bağımsız olmadığı gibi bir izlenime sahip olduğuna da dikkat çekti.
"Bu bir ön yargı da olabilir ama bu kadar olayın yan yana ardı ardına gelmesi tesadüf gibi görünmüyor.
"Uzun süredir devlette askeri vesayetin tasfiyesinden doğan boşluğu doldurmaya aday/hevesli başka bir vesayetçi yapılanma talep eden/tasarlayan bir 'ekip' olduğu konuşuluyor.''
''Bu ekibin kendisine 'cemaat' 'hizmet hareketi' 'gülen hareketi' denilen dini referanslı bir grupla ne kadar iç içe olduğu sorgulanıyor. Güvenlik ve yargı bürokrasisindeki bir grubun iş akdi içinde olduğu devletin doğal hiyerarşisine göre değil, 'gönül' 'menfaat' ya da 'gönül işi görünümlü menfaat' yapılanmasının tepe kadrolarından emir aldığı iddiasının yarattığı güven bunalımı, gündemin en önemli konu başlıklarından biri haline geldi.''
''Bu yapının emniyet ve yargıda oldukça güçlü olduğu, algı manuplasyonu ve kamuoyu imalatı yapma, devlet için gizli olan önemli belgeleri birlikte çalışılan medya mensuplarına sızdırma, hukuken sorumlu olduğu makamların değil başka mensubiyetten ötürü üstlenilmiş yükümlülükleri yerine getirme ve yakın tarihte MIT müsteşarından başlayıp Başbakana kadar uzanacak bir operasyona imza atma gibi eylem ve edimler içinde olduğu iddia edilmekte.''
''Baskın kanı, hizmet hareketinin tabanının fedakarlıklarla ve güzel işlerle toplumdan aldığı kredinin bazı bürokratlarca kötüye kullanıldığı yönünde.
Wall Street Journal Türkiye'nin internet sitesinde, 'yolsuzluk operasyonları' nedeniyle Borsa İstanbul'daki düşüşün sürdüğü belirtiliyor:
Bengisu Karaca: Başka türden bir vesayet girişimi var
Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca iddiaların yabana atılır cinsten olmadığını, ancak sosyal medyaya bakıldığında kimsenin, bunun bir yolsuzluk operasyonu olduğunu düşünmediğini vurguluyor:
''Son günlerde toplumsal stres yaratması, siyasi iktidarı hataya sürüklemesi ve istikrarsızlığa neden olması mümkün olayların çıkış nedenleri ve çıkış adresleri düşünüldüğünde hiç de yabana atılacak iddialar değil bunlar. 2004 MGK kararlarını mazeret ederek sözkonusu grup ile hükümetin koalisyonunun uyum içinde olduğu onca yılı yok sayan çevreler 'hükümet cemaati bitirmeye çalışıyor' tezviratına kamuoyu desteği sağlamaya çalıştılar , MİT'in talimatla güvenlik tahkikat soruşturmalarında kanun çerçevesinde yapmak zorunda olduğu raporları cımbızlayarak 'fişleme' şayiası yaratıldı ve sokaktan geçen insan fişleniyormuş gibi bir rüzgar estirildi. Derken Hakan Şükür gibi çok sevilen bir milletvekili yıllar içindeki 'ilk icraatını' yaparak 'rencide oldu', duygulu ve ajitasyon içeren istifa mektubu ile hükümeti Gülen'e hakaret eden ya da edilmesine müsaade eden bir adres olarak işaretledi ve Gülen'e saygı/sevgi duyan herkesi aslında istifaya teşvik etmiş oldu. Ertesi gün ise bir şafak operasyonuyla bir çok gözaltı gerçekleşti.''
''Yolsuzluk yapan bedelini ödeyecektir. Ancak ortada bu kez başka türden bir vesayet girişimi var gibi görünüyor. Hedef yine seçilmişler…Ve postmodern atanmışların tek amacının yolsuzlukla mücadele olduğuna kimse inanmıyor. Sosyal medyaya bakın , olayın ilk saatleri dahil olmak üzere kimse bunun gerçek bir yolsuzluk operasyonu olduğunu düşünmedi. Ancak niyetin farklı olması gerçek eldivenler kullanıldığı gerçeğini değiştirmez. Tekrar ediyorum ortada bir yolsuzluk varsa bedelinin ödenmesi gerekir, ancak yolsuzlukla mücadelenin meşruu bir amaç olması vesayet tartışmasını sona erdirmez. Zira askeri vesayetin de 'meşru' gerekçeleri vardı: Vatanın birliği, bütünlüğü ya da laikliğin gerçekten önemli konular meşruu sebepler idi.''
''Lakin bunların hiçbiri günün sonunda siyaseti çalışamaz hale getiren, milletin iradesini bloke eden vesayetçi askerlerin eylemlerini/darbelerini makul göstermeye yetmedi. Aynı şey başka kurumların vesayet girişimleri için de geçerli.''
Gülen hareketinin önde gelen isimlerinden Hüseyin Gülerce, sabah başlayan operasyonu 'devlet operasyonu' olarak niteledi ve kendi ifadesiyle cemaatin 'üzerine yıkılması gayretleri'ne karşı çıktı.
Son yılların en büyük yolsuzluk operasyonları kapsamında 4 bakan hakkında fezleke hazırlanabileceği iddia ediliyor.
Radikal gazetesinin internet sitesinde yer alan Fatih Yağmur imzalı haberde; kara para aklama, rüşvet ve altın kaçakçılığı suçlamalarının yer aldığı soruşturma dosyasında dört bakanın adının geçtiği belirtiliyor.
Haberdeki iddiaya göre, soruşturmada Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da isimleri geçiyor.
Haberde, dosya üzerinde yapılacak incelemelerin ardından bakanlar hakkında hazırlanacak fezlekelerin soruşturma izni için TBMM’ye gönderileceği öne sürülüyor.
Haberde, sabah başlayan operasyon kapsamında 50'den fazla kişinin gözaltında olduğu belirtiliyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Konya'da gazetecilerin gözaltılar ve soruşturmaya ilişkin sorularını yanıtlarken adli süreç konusunda bir açıklama yapmasının doğru olmayacağını söyledi.
Erdoğan, Hakan Şükür'ün istifası konusunda da, AKP'den istifa eden eski golcünün milletvekilliğinde de istifa etmesi gerektiğini vurguladı.
Ayrıntılar birazdan....
Hakan Şükür'ün istifasıyla ilgili Sosyal Meydan tartışmamızın ayrıntılarına ulaşmak içinlinke tıklayın lütfen.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Konya’da yaptığı konuşmada, bugünkü yolsuzluk operasyonlarına gönderme niteliğinde yorumlanabilecek bazı ifadeler şöyle:
"Kardeşlerim, istedikleri kadar çirkin yollara tevessül etsinler, istedikleri kadar kirli ittifakların içine girsinler. Buradan, Konya'dan bir kez daha söylüyorum: Türkiye'de artık söz milletindir, karar milletindir, yetki milletindir. Mühür milletin elindedir. Arkasına karanlık odakları alanlar, çeteleri alanlar bu ülkeye, bu millete istikamet çikemezler. Arkasına medyanın, sermayenin gücünü alanlar bu ülkenin istikametini belirleyemezler. "
"Türkiye'nin ayarlarını değiştiremezler. Türkiye, üzerinde operasyon yapılacak, üzerinde ameliyat yapılacak bir ülke değildir. Bu milletin hükümeti, Ak Parti iktidarı buna izin vermez."
"30 Mart'ta seçim var, hesabı orada milletle görüşsünler. Hesabını sandık dışında görmek isteyenlere ne millet ne de biz müsaade etmeyiz, göz yummayız. Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir."
"İçerden ya da dışardan hiç kimse benim ülkemi karıştıramaz, benim ülkemde çirkin tuzaklar kuramaz."
Anadolu Ajansı gözaltına alınanların sayısının 22 olduğunu duyurdu.
Ajans'a göre, suçlamalar arasında ''kara para aklama'', ''altın kaçakçılığı'' ve ''rüşvet'' iddiaları bulunuyor.
Anadolu Ajansı, soruşturmanın iki ayrı savcı tarafından yürütüldüğünü kaydediyor.
Gözaltına alındığı öne sürülen müteaahhit Ali Ağaoğlu'nun avukatı, gözaltının söz konusu olmadığını ''işadamının soruşturma kapsamında bilgisine başvurulmak üzere davet edildiğini'' söyledi.
Hükümet yetkililerinden şu ana kadar herhangi bir açıklama yapılmadı.
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, sürmekte olan bir soruşturma hakkında açıklama yapamayacağını söyledi.
Anadolu Ajansı haberinde, gözaltına alınanlar arasından 3 bakanın oğlunun da bulunduğuna ilişkin bir ayrıntı yer almadı.
Bu son operasyon, Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti ile Gülen cemaati arasındaki hesaplaşmanın yeni bir halkası olarak görülüyor.
Özellikle de sosyal medyada.
İstanbul ve Ankara'da sabah saatlerinde başlatılan eş zamanlı operasyonlarla bazı işadamlarıyla kabineden üç bakanın oğullarının gözaltına alındığı bildirildi.Gözaltına alınanlar arasında İstanbul'da bir belediye başkanının da olduğu söyleniyor.
Halk Bankası'nda da arama yapıldığı gelen haberler arasında.
Basına yansıyan haberlerde, çocukları gözaltına alınan bakanların İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Çevre Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar olduğu öne sürüldü.
Kaynak: