Başbakan Erdoğan: En ahlaksız darbe girişimi!

Başbakan Erdoğan: En ahlaksız darbe girişimi!

Başbakan Erdoğan Operasyon Dış Destekli!


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonun ardından en sert konuşmalarından birini bugün AK Parti Meclis grup toplantısında yaptı. Konuşmasında hiç adını anmadan Gülen Cemaatine yüklenen Erdoğan, Cematten "örgüt" olarak bahsetti, "vücuda giren sinsi virüs" benzetmesi yaptı.

Yine cemaatin adını anmadan, tarihten bir örnekle de benzerlik kuran Başbakan Erdoğan;  "Tarihte de bunu gördük. Haşhaşiler denilen örgütün devlet bünyesini nasıl ele almaya çalıştığını gördük" dedi. 
Başbakan'ın grup toplantısında, "kirli bir leke" olarak nitelendirdiği 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun ardından hükümetin izleyeceği yol kilit cümlesi ise, "acırsanız, acınacak hale gelirsiniz" oldu. Erdoğan'ın bu cümlesi Ankara kulislerinde, "acımadan üzerlerine gideceğiz" olarak yorumlandı. 

17 ARALIK- "EN AHLAKSIZ DARBE GİRİŞİMİ..." 
Erdoğan'ın en çarpıcı tespitlerinden biri, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu, "en ahlaksız darbe girişimi" olarak nitelendirmesi oldu. Başbakan,  "17 Aralık Türkiye’nin demokrasi ve hukuk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. 17 aralık komplosu, hazırlama şekli, uygulama aşaması diğer tüm darbe girişimlerini geride bırakmış, millete devlete yönelik ihanet hareketi olarak kayıtlara geçmiştir" dedi. 
 
MUHALEFET DE DESTEK VERDİ
Erdoğan'ın bir başka önemli mesajı ise, muhalefete yönelik. Başbakan, "ihanet projesi" olarak nitelendirdiği olaya, muhaleftin de destek verdiğini, "Muhalefet, hükümete yönelik saldırılara başlıyor" cümlesiyle dile getirdi. Erdoğan, operasyonun Mart 2014 yerel seçimlerinden hemen önceye denk getirildiğine de dikkat çekerek, "Muhalefetin umutsuz olduğunu, siyaset dışı odakların umutsuz olduğunu, bu çevrelerin çirkin eylemlerin içine gireceğini defalarca hatırlattım. Sandıkta Ak Parti ile rekabet edemeyeceklerin anladıkları çok çirkin yollara tevessül edeceğini ifade ettim" dedi.

OPERASYON "DIŞ DESTEKLİ" İDDİASI
Başbakan Erdoğan'ın 17 Aralık operasyonu konusundaki bir başka mesajı ise, operasyonun "dış desteğine" ilişkin oldu. Operasyonu "tam bir algı operasyonu. Hem içerden hem dışardan çok ağır bir linç hareketi" diye tarif eden Erdoğan, şöyle konuştu;
"Türkiye’nin ekonomisini de alt üst edelim dediler. Faizleri yükseltip kazanalım dediler. Enerji politikalarını sarsalım dediler. İstikrarlı büyüyüşü engelleyelim dediler.  Mavi Marmara’nın, İran'da, Irak’ta ilkeli dış politikanın intikamını alalım dediler. Dünyada artık sesi çok çıkan, itibarı her geçen gün artan Türkiye’nin yükselişini durduralım dediler. Millî birlik ve kardeşlik surecini bozalım, yeniden gençlerin ölmesini ve öldürmesini sağlayalım dediler."


 İSİM VERMEDEN CEMAATE "MAŞA ÖRGÜT" NİTELEMESİ

Erdoğan'ın konuşmasında bir diğer ilginç ifade ise "maşa örgüt" tanımlaması oldu. Başbakan'ın operasyonun yapılış şeklini anlatırken kullandığı, "maşa olarak kullanılan örgüt tüm taraftarlarını harekete geçirmiş, bir anda itibarsızlaştırma girişimleri başlamış, iftira yalan tehdit korkutma sindirme şantaj her ne varsa devreye alınmış" cümlesi de siyasi kulislerde, "Başbakan hiç adını anmadan, Gülen cemaatini hedef aldı" olarak yorumlandı. 
Erdoğan, konuşmasının bir başka bölümünde de benzer bir vurgu yaptı; 
"Uluslararası kirli odakların elinde oyuncak olmuş bir örgüt, adeta efsunladığı mensupları kendi ülkeleri aleyhine gönderiyorlar..."
 
"MİLLİ OLAN HERŞEYE KARŞI...."
Erdoğan, operasyonun dış desteğini anlatırken, "maşa" nitelemesine vurgu yapacak şekilde, operasyonun "milli olan herşeye karşı" olduğunu da vurguladı; "Faiz, silah, savaş lobilerinin kazanacağı operasyonun yerli olabilme ihtimali var mıdır? Bu operasyon milli olan ne varsa ona kast etmiştir." 
Operasyonun MİT'e de karşı da olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Bir ülkenin istihbaratının düşmanı harici düşmanlardır dahili değil" dedi. 
 
VE YOL HARİTASININ İŞARETİ
"ACIRSANIZ, ACINACAK HALE GELİRSİNİZ..."
Başbakan, hükümetin bundan sonra izleyeceği yola ilişkin de, çok çarpıcı bir cümle ile işaret verdi;
"acırsanız, acınacak hale gelirsiniz..."
Erdoğan'ın bu söze, hükümetin çok sert önlemlere başvuracağının işareti olarak nitelendirildi. 
 
HSYK DEĞİŞİKLİĞİNİN NEDENİ...
Başbakan Erdoğan ise, TBMM'ye gönderilen HSYK yasasının "yargının hesap vermesini sağlama" amacını taşıdığını söyledi. Hükümetin "millete hesap verdiğine" dikkat çeken Başbakan, yargı için ise,  "mesele, yargının bir örgüt tarafından teslim alınarak, tarafsızlığını yitirme meselesidir" dedi. Erdoğan şöyle konuştu; "yargının hesap vereceği merci neresi? Allah’tan başka hesap vereceği merci yok. Şu andaki yapı bu."

HALKA ÇAĞRI: "OPERASYON AK PARTİ'YE DEĞİL, TC'YE..."
Başbakan'ın konuşmasındaki en vurucu noktalardan biri de halka çağrısı oldu. Operasyonun "AK Parti'ye karşı değil, TC'nin milli çıkarlarına karşı olduğunu" söyleyen Erdoğan, şu çağrıyı yaptı;
"AK Partili olsun olmasın, oy versin vermesin, herkes şunu iyi bilmelidir ki, esasen demokrasiyi seçimleri milli iradeyi hedef almıştır. Dün başka hükümetlere yapılan çok daha ağır şekilde bizim hükümetimize yönelmiştir. Bu durdurulmazsa, yarın gelecek hükümetlere bu saldırılar yapılacaktır."
 
CEMAAT TABANINA DA ÇAĞRI
Erdoğan, ikinci çağrıyı ise, yine isim vermeden ve "örgüt" olarak nitelendirdiği cemaatin tabanına yaptı. "Örgütün üst yönetimiyle, oradaki diğer vatandaşlarımızın hassasiyetlerini birbirinden kesinlikle ayırıyoruz" diyen Erdoğan şöyle konuştu; "yıllarca buralarda fedakarca hizmet etmiş kardeşlerimizden oynanan oyunu görmelerini bekliyoruz...."
 
"OPERASYON, ÇÖZÜM SÜRECİNE KARŞI..."
Erdoğan'ın bir başka önemli saptaması ise, operasyonun "çözüm sürecine karşı yapıldığını" söylemesi oldu. Buna gerekçe olarak, süreçteki en etkin kurum MİT'in hedef alınmasını gösteren Başbakan, "Darbenin mimarı olan örgüt, daha önce de MİT Müsteşarını tutuklayıp devre dışı bırakma girişiminde bulunmuştur" dedi. 

HAŞHAŞİLER KİMDİR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bugün meclisteki grup toplantısında devlet içindeki paralel yapılara değinerek, “Gözü dönmüş bir gizli örgütün devleti nasıl esir almaya çalıştığını, işbirliğine gittiğini asırlar önce millet olarak yaşadık” ifadesini kullandı.

Erdoğan’ın Selçuklu dönemini işaret ederek sözünü ettiği örgüt ‘Haşhaşiler’ olarak yorumlandı

SAHTE CENNETİN KAPILARINI AÇAN ADAM

Peki bu Haşhaşiler kimdi? Ve ne yaptılar? Özetle Haşhaşiler Şii Müslümanlığın İsmaililik kolunu seçmiş olan politik bir örgüt. 1090 yılının Eylül ayında kurulan örgütün politikada etkili olmasının nedeni bürokrat kadrolardaki gücünden çok suikastlardaki başarıları. Haşhaşilerin tarih sahnesinde seslerini duyurdukları en önemli eylemleri ise dönemin Selçuklu veziri Nizamulmülk’ü öldürmeleriydi. 
Örgütün başında şair Ömer Hayyam’ın çok yakın arkadaşı olduğu söylenen Hasan Sabbah bulunuyor. Hasan Sabbah Haşhaşiler örgütünün aynı zamanda da kurucusu. Örgütün bir kolu Suriye’ye diğer kolu ise İran’a kadar uzanıyor. Haşhaşi örgütü ideolojik açıdan dönemin Sünni siyasi ve dini çevrelerini düşman olarak görüyorlardı.  Vezir Nizamulmülk suikastinin de ana sebebi mezhepsel olarak yorumlanıyor. 

PEYGAMBER GİBİ GÖRÜYORLAR

Kaynaklar Hasan Sabbah’ın Haşhaşilerinin 1090’lı yıllarda 300 kişiden oluşan bir örgüt olduğunu söylüyor. Sabbah örgütünde bulunanları dini ve siyasi bir eğitimden geçirmenin yanı sıra sıkı bir askeri antreman sistemi de uyguluyordu. Zaten bu iyi eğitilmiş olan askerlerin rakiplerinden sıyrılmalarının asıl nedeni ise dini inançları ve Sabbah’ı bir peygamber gibi görmeleri. 

Peki ya Haşhaşinler Hasan Sabbah’ı neden peygamber olarak görüyordu. Kaynaklara ve dönemi konu alan romanlara göre bunun nedeni Hasan Sabbah’ın haşhaşı uyuşturucu olarak kullanıp müritlerine sunması ve onları bu sayede kontrol altında tutmayı başarması. Haşhaşın 11. yüzyılda uyuşturucunun hammaddesi olma özelliği dönem insanları tarafından bilinen bir şey değildi.

UYUŞTURUCUYLA CENNETE GİTTİLER

Rivayetlere göre Sabbah’ın sistemi şöyle işliyor: 300 kişilik ekibinden çok nitelikli olduğuna inanılan suikastçılar Hasan Sabbah tarafından seçiliyor. Bu suikastçılara başarılı oldukları her büyük görevden sonra uyuşturucu veriliyor. Kendisine uyuşturucu verilen mürit bir süre baygın kaldıktan sonra gözlerini ‘cennet’te açıyor. Burada cennetten kasıt İran’ın İsfahan kentinde bulunan Alamut Kalesi’nin arka bahçesi. Hasan Sabbah Alamut Kalesi’nin arka bahçesini ‘cennet’ olarak tasarlıyor. Hasan Sabbah Kuran’da cennet nasıl tasfir ediliyorsa öyle bir yapay ortam yaratıyor. Buraya dönemin Ortadoğu’sunda hiç görülmemiş hayvanlar ve bitkiler yerleştiriyor. Bu bitkiler ve hayvanları gören suikastçıların aklı başından alınıyor. Tabi ki burada Hasan Sabbah’ın yapay cennete soktuğu hurilerin de büyük etkisi var… Bir süre sonra suikastçı cennetteki vaktini dolduruyor ve huriler tarafından tekrar zehirlenerek uyutuluyor.
 
BAYBARS TARAFINDAN LAĞVEDİLDİ

Haşhaşin buradan sonra kendisini odasında buluyor ve cennete gittiğine inanıyor. Bu yüzden Hasan Sabbah’ı cennetin kapılarını açan adam gibi görüyor ve kendisini peygamber sanıyor. Böylece tekrar cennete gitmek için yanıp tutuşan ve zamanla uyuşturucu bağımlısı haline gelen müritler suikastlerinde inanılmaz derecede başarılı oluyor.

Sabbah ise 1124 yılında hayatını kaybederken Haşhaşin örgütü 1273 yılına kadar ayakta kalıyor. Örgüt daha sonra Mısır Sultan’ı Baybars tarafından feshediliyor. 
 
kaynak: Hürriyet