BANK ASYA OLAYINDA SKANDAL ÇELİŞKİLER
Gece yarısı operasyonu ile birden bire el konulan Bank asya operasyonunda skandal denilebilecek türden çelişkiler ortaya çıktı. İşte Hürriyet gazetesinde yer alan o haberin ayrıntıları
Önceki gece yarısı operasyonu ile el konulan Bank Asya olayında ayrıntılar yeni yeni ortaya çıkmaya başladı. AKP ile Fethullah Gülen Cemaati arasında adeta kan davasına dönüşen çatışmanın son perdesi Bank asya operasyonu oldu. Muhalefet partilerinin siyasi bir operasyon olarak ağır bir şekilde eleştirdikleri "Bank Asya'ya el koyma" operasyonu tüm yurtta vatandaşlar tarafından sessiz protestolar ile karşılandı. AKP'nin siyasi nedenlerle operasyon yaptırdığını ileri süren vatandaşlar Bank Asya gişelerinde para yatırma desteği amaçlı uzun kuyruklar oluşturdular.Diğer yandan Hürriyet gazetesinden Uğur Gürses imzalı yazıda "El Konulan Bank Asya'ya" gerçekleştirilen operasyonun perde arkasında skandal denilebilecek sorular bulunuyor. hükümet kanadından Bankalar ile ilgili Ekonomi bakanı Babacan'ın dışında yapılan açıklamalarda operasyon gerekçesi olarak gösterilen "İmtiyaz hisse sahipleri belirsizliği" konusunun dupduruken aniden ortaya çıkmasının arkasında ki kuşkulu durumu Uğur Gürses yazısında bakın nasıl açıklamış
BİR ÇOK ÇELİŞKİ
Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Banka Asya’nın yönetimine BBDK’nın kararıyla TMSF tarafından önceki gece yapılan operasyon içinde bir çok çelişki ve soruyu barındırıyor. 1) BDDK, bankanın ortaklarında aranan nitelikleri kimin kaybettiğini neden açıklamıyor? 2) Bank Asya’nın mevcut ortaklarına izni aynı BDDK vermedi mi? 3) Bankanın genel kurulu olmadan bu kararın yürürlüğe girmesi doğru mu?
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), önceki gece aldığı kararla bank asya’da yönetim kurulunu belirleyen imtiyazlı payın yüzde 63’lük bölümünün Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından kullanılmasına karar verdi. Karar Bankacılık Kanunu’nun 18. maddesine göre alınmış. Kararın gerekçesi şu; “imtiyazlı paya sahip bazı ortakların kurucularda aranan nitelikleri taşıdıklarını gösterir bilgi ve belgelerin verilen süreye rağmen Kuruma intikal ettirilmediği” olarak açıklanıyor.
BİRDEN BELİRSİZ OLDU
Bank Asya’daki yüzde 63’lük payın TMSF tarafından kullanılmasına dair karar yasadaki şu fıkraya dayandırılmış: “Kanunun Nitelikli paya sahip olan ortakların kurucularda aranan nitelikleri taşıması şarttır. Kurucularda aranan nitelikleri kaybeden nitelikli paya sahip ortaklar temettü dışındaki ortaklık haklarından yararlanamaz. Bu halde, diğer ortaklık hakları Kurumun bildirimi üzerine Fon tarafından kullanılır.” Yani yaklaşık 20 yıldır faaliyette bulunan bankanın ortakları birden ‘belirsiz’ hale mi gelmiş? Bu konuda bir açıklama yok.
ÜÇ FARKLI ÇELİŞKİ
Konuştuğum uzmanlar, birkaç çelişkiye işaret ediyorlar; Birincisi, BDDK bankanın ortaklarında aranan nitelikleri kimin kaybettiğini söylemiyor. Ama ‘bilgi gelmedi’ diye bu kararı almış. Burası çok tartışmalı. BDDK’nın bu konuda şeffaf olması, kamuoyunu bilgilendiriyor olması beklenir. İkincisi de, mevcut ortaklara izni veren de BDDK. Üçüncüsü, bankanın genel kurulu olmadan bu kararın yürürlüğe girmesi bile tartışmalı. Bu hukuki sorunları bir tarafa bırakırsak, asıl sorun şurada; bunun politik bir ‘el koyma’ olduğu çok açık. Geçmişte kadroları ile ortak ve güç birliği içinde olunan ama sonra karşıt olarak konumlanan bir cemaati saf dışı bırakmak için tüm mekanizmalar hukuk içinde ya da dışında, devreye sokulmuş durumda. Belli ki banka da bu kapsamda hedef alınıyor. En azından son dönemde kamuoyuna çıkıp ‘hukuk önemli’ diyen ve ülkeye yatırımcıların gelmesi için uğraşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın bu durumu ikna edici bir açıklaması olmalı.
HALKA AÇILIRKEN İZNİ KİM VERDİ
ÇOK açık ki; bankanın mali durum zayıflığı ya da likiditesi ile ilgili bir gerekçe ya da yasal bir dayanağa atıf yok. Deyim yerindeyse pek de ‘eften püften’ bir gerekçeyle, hatta ‘halka açılırken bu izni kim vermişti bu bankaya?’ sorusunu da sorduracak tuhaflıkta bir manevra yapılmış oldu. Bankaya paralarını yatıran ya da ticari bir ilişkisi olan kesimlerde şüphe yaratacak, güven sarsmaya dönük bir hamle. İşin tuhaf yanı, mali durumdaki zayıflıkla ilgili bir gerekçeye dayanarak (Bankacılık Kanunu madde 70) değil, başka bir nedene (madde 18) dayanarak yönetim ataması yapıldığından, atanan yönetimin bankanın mali durumundaki seyrin sorumluluğunu da taşıdıkları çok açık. Unutmayalım ki; politik olarak hedef alınan bir banka ya da şirket, dar olarak o sektörde, geniş açıyla ekonomide bir tuğla. Bu tuğlayı bugün için ‘kitabına uygun’ ama hukuk zorlanarak, politik hedeflerle çekmek tüm ülkeye zarar verecek. Belki de geri dönülmez zararlara yol açacak.
BANKALAR HANGİ SÜREÇTE FONA DEVREDİLİYOR
MALİ durumu sağlıksız olan ya da bozulan bankalarda, yasanın işletilmesi sırasıyla gidiyor. Denetim ve gözetim otoritesi BDDK, Bankacılık Kanunu’nda yer alan hükümlere göre bankaların önlem alınması gereken halleri, düzeltici önlemleri ve iyileştirici önlemleri talep ediyor. Kanundaki 65-69. maddelerde bunlar sayılıyor. 70. maddede kısıtlayıcı önlemler yer alırken, 71. maddede ‘faaliyet izninin kaldırılması ve Fon’a devir’ hükümleri yer alıyor. Fona devir bile, tüm bu aşamalardan sıra ile geçilmesinden sonra aradan bir yıl geçtikten sonra hala bankanın bu önlemleri almaması ya da kısmen ya da tamamen almasına karşın mali bünyenin güçlenemeyeceğinin saptanması, yükümlülüklerini yerine getirememesi gibi birkaç şartın olması halinde olabiliyor.
Kaynak: