BAKIN DAVUTOĞLU'NU BRÜKSEL'DE NE BEKLİYOR
Davutoğlu'nu Brüksel ziyaretinde zehir zemberek bir karar bekliyor
Pariste Gerçekleşen saldırının ardından Avrupa kamuoyunun Müslüman bir ülke olan Türkiye'ye ön yargılı bakması, öte yandan ise Türkiye'de gittikçe daha kronik hale gelen basın özgürlüğü ve sansür siyasetinin AB parlemontosu tarafından ciddi şekilde ele alınması Türkiye'nin üyelik yolunda ilerlemesi önünde en büyük engeller olarak görülüyor. Öte yandan Türk Vatandaşlarının AB üyeliği için eskisi kadar istekli olmamaları da ayrı bir sorun oalrak Türkiye-Avrupa ilşkileri geleceğine olumsuz bir etki olacak gibi görünüyor.
AMERİKANIN SESİ ZİYARETİ BÖYLE YORUMLADI
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu göreve geldikten sonra ilk kez Brüksel’i ziyaret ediyor. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ve Avrupa Birliği Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’yle bir araya gelecek olan Davutoğlu’nun ziyareti her şeyden önce bir ilk olması açısından önem taşıyor. Amerikaninsesi sitesinde Güven Özalp imzası ile yer alan haberde,Davutoğlu’nun ana gündem maddelerini Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki müzakere süreci oluşturacak. Ziyaret önemli ancak sıkıntılı bir dönemde gerçekleşiyor.
PARASAL POLİTİKA VE VİZE MUAFİYETİ KONULARI
Davutoğlu’nun, 17 numaralı Ekonomik ve Parasal Politika başlığının en kısa zamanda açılması konusundaki mesajlarını Avrupa Birliği yetkililerine iletmesi gerekiyor. Bölgesel gelişmelerin de değerlendirileceği temaslarda vize muafiyet süreci üzerinde de durulacak.
Brüksel Davutoğlu’nu ağırlarken Strasbourg Türkiye’yi eleştirecek. Avrupa Parlamentosu, 14 Aralık’ta bazı medya kuruluşlarına yönelik olarak düzenlenen operasyon ve Türkiye’de medyaya yönelik sistematik baskı konusunda sert uyarılar içeren bir kararı oylayıp kabul edecek.
Avrupa Parlamentosu çatısı altındaki tüm siyasi grupların destek verdiği ortak karar bugün oylanarak kabul edilecek. Belgede öne çıkan vurguları şu şekilde özetlemek mümkün:
-Türk hükümetine medya özgürlüğünü bir öncelik konusu olarak ele alma, uluslararası standartlara uygun çoğulculuğu garanti altına alacak uygun yasal çerçeveyi sağlama ve eleştirel medya kuruluşlarına ve gazetecilere yönelik baskı ve sindirmeye son verme çağrısı yapılıyor.
-AB genişleme sürecinde basın özgürlüğü ve demokratik değerlere saygıya verilen önemin altı çizilerek Türk yasalarındaki bazı maddelerin ve bunların yargı mensuplarınca yorumlanış şeklinin ifade özgürlüğüne zarar verdiği kaydediliyor. İfade özgürlüğü ve medya çoğulculuğunun Avrupa değerlerinin kalbinde yer aldığı, özgür bir basının demokratik bir toplum için çok önemli olduğu hatırlatılıyor.
-Demokratik reformlardan özellikle de hükümetin halk gösterilerine ve eleştirel medyaya karşı azalan hoşgörüsünden duyulan endişe vurgulanarak 14 Aralık operasyonunun basın ve medya kuruluşlarına karşı artan baskı ve kısıtlamanın içler acısı bir örneği olduğu belirtiliyor.
-14 Aralık’taki polis baskını ve bazı gazeteciler ile medya temsilcilerinin tutuklanması kınanırken bu eylemlerin hukukun üstünlüğü ve demokrasinin esas bir ilkesi olan medya özgürlüğüne saygının sorgulanmasına neden olduğu vurgulanıyor.
-Özgür ve çoğulcu basının her demokrasinin esas unsurlarından bileşeni olduğu belirtilerek masumiyet karinesi ve yargı bağımsızlığına dikkat çekiliyor. Türk yetkililere, ifade ve medya özgürlüğünün demokratik ve açık bir toplumun işleyişi açısından temel olmayı sürdürmesinden hareketle medya ve gazeteciler söz konusu olduğunda azami özen gösterilmesi gerektiği hatırlatması yapılıyor.
-Türkiye’den, aralarında inanç, ifade ve medya özgürlüklerinin de yer aldığı özgürlüğü, demokrasiyi, eşitliği, hukukun üstünlüğünü ve insan haklarına saygıyı tam anlamıyla garanti altına alacak uygun kontrol ve dengeleri sağlayacak reformlar üzerinde çalışması isteniyor.
-Türkiye’de internet sitelerine yönelik yasakların orantısız olduğu not ediliyor.
Kaynak: