Mustafa Yıldırım

Mustafa Yıldırım

AYKIRI ARKADAŞIM KAMİL DENİZ'E KIZIYORUM..

AYKIRI ARKADAŞIM 
KAMİL DENİZ'E KIZIYORUM..

 

Telefon etti: "Biz deli miyiz?"
Yanıtladım: "Akıllılardan çekmediğimiz mi kaldı?"

Yılar akıyordu. Yine telefondaydı:
"Hello Teksas!"
"Teksaslı Merve'yi ve Şeyh babasını yazdım, diye Amerikalı mı oldum?"

Yeni yazıyı alınca telefon etti:
"Siz beni işten attıracaksınız!"
"Olabilir... Tek sayfalık VAZİYET' gazetesi yazarsın, ben de Kızılay'da dağıtırım!"

Yıllar, karanlık vadiler derken telefon ettim. Harika Som açtı.
"Arkadaşım nasıl?" diye sordum.
"Uyuyor!"

Aylar telefonlarla geçti; son konuşmamıza geldik.

Harika Som "Şimdi hastaneden geldik!" dedi.
"Öyleyse sonra ararım!"
"Durun, durun, doğruldu... Konuşmak istiyor"

Biliyordum, o sona yaklaşmıştı; ama sesi canlanıvermişti:
"Ne diyorsunuz? Oylamaya iki gün kaldı?"
"Cumhuriyeti oylamayla yıkacaklar! Ayetullahların müritleriyle, Amerikanın, yani Ortağın çocukları, eşkıya devlet düşkünü saltanatçılar, eli silahlı Kürt uşakları, gizli eyaletçi Kemal birleştiler..."
""O da mı?"
"Eh, bazıları açıktan, bazıları da Cumhuriyet devletinin yıkımından söz etmeyen sözde muhalefet... Örtülü yıkımcı!"
Arkadaşım öfkelenince açıldı:
"Ama benim az da olsa umudum var!"
"İyi de, yıllar önce ben 'Onların anıtını dikecek bu ulus' dediğim de 'Olamayacak... Olmayacak!' diye yazmıştın Vaziyet'te!"
"Şimdi belki!... Kitap bitti mi? Adı ne olacak? Ne zaman okuyacağım?"
"Matbaadan geliyor... Adı: Ortağın Çocukları..."
"Çocukları iyi de, 'O' harfinden sonrası yanlış..."

İçimden "Aykırı adam işte!" deyip yanıtladım:
"Kibar aydınlar sevmez o zaman! Hani, Yeltsin Clinton'a 'Sukin Sun' diye bağırmıştı da Amerikalılar açıkça 'Orospu Çocuğu' diye yazmıştı..."
"Siz örümcek kitabında onlar gibi değil 'O..." diye yazmıştınız..."
"Dedim ya... Serde efendilik var... Bir türlü atadan kalma efelik damarımızı canlandıramıyoruz."

Ah, bir yıl önce olsaydı, basardı kahkahayı...
Şimdi onun sesi ölgün, benim sesim kırık:
"Haydi uyuyun!.. Sonra konuşuruz..."

 

Sonrası kaçınılmazdı! 
Orada burada "artizlik" eden yazar, çizer, politikacı, sanatçı tayfasına benzemeyen, gerçek direnişçi, 
Üsküdar Kuvayı Milliyecisi Haydar'ın oğlu, 
Yemen Gazisi Yzb. Kamil'in torunu, 
Bizans İstanbul'una karşı tek kişilik Türk ordusu.
Arkadaşım Deniz Som 15 Ekim 2010'da dünyamdan ayrıldı.

Ona, yani "Aykırı adama" çok kızıyorum...
Harika Som geçen yıl telefondaydı:
"Gitti, diye ben de her gün kızıyorum... Ama siz de aykırısınız! Yazmayı bırakmayın.. Savaşmazsanız yaşayamazsınız!"

Ona yalnız bıraktığı Harika Som da her gün kızıyor!

Ben daha çok kızıyorum! 
Yıllarca sesimi Türkiye'ye duyurduğum VAZİYET gazetesini kapatıp gitti.
Bazen "İyi ki gitti" diyorum: "Cumhuriyet Adıyla idare eden o gazetedeki abilerinin tarikat kahvaltısında demlenişlerine, dolaylı PKK'ciliklerine tanık olmadı!"
Bazen de "Belki" diyorum:
"Tanık olsaydı o gazetenin kapısında tek kişilik direnişe başlardı!"
Ne olursa olsun, Aykırı Arkadaşım Deniz Som'a kızıyorum!
Karanlık vadilerde "Vaziyet"siz bırakıp gitti. 
Yine de toprağı bol, kendisi gibi aykırı torunları olsun!
Olsun ki, "Savaşmadan yenildik, ama onlar hem savaşacaklar, hem de yenilmeyecekler!"  diyebilelim.
Harika, Haydar ve Cem Som'a selam! Yola devam!..

 

 

e.b: Deniz Som'un babası... 1918 Sonbaharında Üsküdar açıklarında kürek çekerken gökteki İngiliz tayyaresine sövüp sayan "Deli" Haydar ve dedesi Yemen Gazisi Yzb. Kamil, 58 GÜN'ün 43'üncü günündedir...

Önceki ve Sonraki Yazılar