Arınç: 'Provokasyona dönüşmemeli'
Bülent Arınç: Öldürülen kişilerin Türkiye'ye getirilmesi insani bir olaydır. Provokasyona dönüşmemelidir.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç Pariste öldürülen 3 PKK'lı kadının cenazelerinin Türkiye'ye getirilmesiyle ilgili olarak, "Olaya insani boyutuyla bakılması ve cenazelerin inancımız göre defnedilmesi gerekmektedir. Bütün bunlar ailelerinin öncelikle sorumluluk taşıdığı olaylardır. Meseleyi kendi mecrasıdnan çıkararak, buradan bir siyasi rant elde etme çalışmalarıyla, toplumun hissiyatını bir şekilde provoke ederek, sokak olaylarına neden olacak davranışlardan kaçınılması gerekir" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Başbakanlık Yeni Bina'da gerçekleştirilen toplantı yaklaşık 6 saat sürdü.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç toplantı sonrası açıklamalarda bulundu. Arınç Fransa'da bir suikast sonucu öldülen 3 PKK'lı kadının cenazelerinin Türkiye'ye getirilmesi ile ilgili olarak, olaya insani boyutuyla bakılması gerektiğini ifade ederken, cenazenin provokasyona dönüştürülmemesi gerektiğini söyledi. Arınç şöyle konuştu:
"Fransa'da yaşanan olay bizimde Sayın Başbakanımızında ifade ettikleri şekilde, fevkalade iyi planlanmış ve 3 kadının öldürülmesine yönelik bir cinayet olarak görülüyor. Şuana kadar gelinen noktada, neler gelişti, bunu bilemiyoruz. Şüphesiz olay Paris'te işlenmiştir. Fransız yargısı ve soruşturma makamları konu üzerinde durmaktadırlar.
Sayın Başbakanımız'da, Hükümetimiz'de olayın bir an önce aydınlatılmasını, faillerinin bulunup ortaya çıkarılmasını ve bu olayın perde arkasında kimler varsa, ilan ve ifşa edilmesini istiyorlar. Öldürülen kişilerin Türkiye'ye getirilecek olması insani bir olaydır, aileleri ile ilgli bir olaydır. Memleketlerinde defnedilecekleri söyleniyor. Cenaze ile doğrudan ilgileneler var. Şuana kadar bir pazartesi, birde çarşamba günü getirilecekleri şeklinde kamuya yansınlan beyanlar oldu. Türkiye'ye gelmesi insani bir olaydır. Şu anada bir çarşamba birde pazartesi günü getirilecekleri yansıdı. Ne gün getirilceklerse getirilsinler. Cenaze olayının daha büyük bir provakosyana dönüşmemesi gerekir. Bu konuda İçişleri Bakanlığımız ve ilgili birimler gerekli tedbirleri alacaklardır. Olaya insani boyutuyla bakılması ve cenazelerin inancımız göre defnedilmesi gerekmektedir. Bütün bunlar ailelerinin öncelikle sorumluluk taşıdığı olaylardır. Meseleyi kendi mecrasıdnan çıkararak, buradan bir siyasi rant elde etme çalışmalarıyla, toplumun hissiyatını bir şekilde provoke ederek, sokak olaylarına neden olacak davranışlardan kaçınılması gerekir. Bu cinayetler üzerine yapılan açıklamaları sorumlu açıklamalar olarak görüyoruz. Bu konuyla dolaylı ya da doğrudan kendilerini ilişkili bulan insanlarında provokasyonlara meydan vermeyecek, güvenlik güçlerini zora sokmayacak, Türkiye'de huzur ve sukütenin bozulmasına yol açmayacak özeni göstermeleri gerektiğini düşünüyoruz. Bu oalyın bir şeklide İmralı'da ki görüşme ile Milli İstihbarat Teşkilatımız'ın başlatmış olduğu sürecin başarısızlığa götürülmesi arasında irtibat kuruanlar var. Bunda gerçeklik payı olabilir. Bu ve buna benzer olaylarla Türkiye'de bu sürecin engellenmeye çalışılması bir endişe kaynağıdır. Bu endişeye yer bırakmayacak şekilde bir cenaze töreni yapılması, Türkiye'de herkesin özen göstermesi gerekn bir sorumluluktur. İçişleri Bakanlığımız ve ilgili birimler cenaze olayının ve töreninin yerine getirilmesi konusunda daha dikatli ve özenli davranacaklardır."
"GÜVENLİK GÜÇLERİ OLAYA DAHİL OLABİLİR"
Arınç, Paris'te öldürülen 3 PKK'lı kadının Diyarbakır'da düzenlenecek cenaze töreni ile ilgili olarak şunları söyledi:
"Geçmişte yaşananları bir kenara koyarak önümüzdeki olaya objektif bakmamız gerekir. Bu olay ne amaçlı yapılmış ve perde arkasında neler var söyleyecek durumda değiliz. Bu tahkikatı biz yapmıyoruz. Açıklama yapacak kişiler yargı ve yargı öncesindeki olaylardır. Biz düşen herhangi bir yargılsal yardım konusunu yerine getiremek için derhal harekete geçebiliriz. Herkes köşesinde birşeyler yazar. Şu anda 'şu veya bu doğrudur' tezleri doğru değildir. Cenazelerin getirlişi netleşmiş değil. Bu cenaze törenini bir şova dönüştürmek isteyen marjina gruplar, suç örgütleri olabilir. Bu konulara herkesin duyarlı olması gerekir. Aksi takdirde güvenlik güçleri olaya dahil olabilir. İnsani bir olay olarak sadece bu amaçla yapılamsını diliyoruz."
"PSİKOLOJİK DESTEK ALMASINI TAVSİYE EDİYORUM"
Paris'deki cinayet konusunda yaptığı açıklamalardan dolayı MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural tarafında eleştirilmesi hatırlatılan Arınç konuyla ilgili olarak şunları kaydetti:
"Oktay Vural'dan beklenen bir düşüncedir. Bizi hiç şaşırtmıyor. Şahsımı ilgilendiriyor. 3 tane kadın bir evde bulunuyor. Sorgusuz sualsiz kurşun sıkılıyor, kan gölüne dökülüyor. Yakınları, dışarıya taşan kandan içerde bir olay olduğunu anlıyor. Sorgusuz sualsiz bir insanın hayatına son veriliyor olmasını ben üzüntüyle karşılıyorum. Ben yüreklilikle ortaya koyuyorum. Bir insanın hayatına kast eden bir olaydır. Ben bu ifademle, bu olay araştırılmalıdır bağlantılar mutlaka açığa kavuşmalıdır diyorum. Ruh sağlığım konusunda bana sağlık ve şifalar dilemiş. Oktay Vural'ın söyledikleri şudur: 'İyi ki geberdiler. Başkasından da aynı örnekleri bekleriz.' Benimde ona bir tavsiyem olacak; ayağa kalkıp sağa sola bağırıyor, arkasına dönüyor, mimiklerine harekatlerine bakıyorum. Üzülüyorum acaba bir rahatsızlığı var mıdır diye. Allahtan sağlık ve afiyetler diliyorum. Mutlaka bir hekime görünmesini diliyorum ve bu doğrultuda psikolojik destek almasını tavsiye ediyorum."
BUNA CEZA İNFAZ KURUMU KARAR VERİYOR
Abdullah Öcala'ın hücresine televizyon konulmaası konusunda da açıklamalarda bulunan Arınç, "İmralı'da idari ve gözlem kurulu var. Bu kurul Abdullah Öcalan'a çeşitli disiplin cezaları vermiş. 2011'de bu cezalar sona ermiş. Bir yıl kendisi gözlenmiş. Sonuç olarak uyumsuz davranışlarının olmadığı gözlemlenmiş ve televizyon verilmesine karar verilmiş. Buna ceza infaz kurumu karar veriyor" dedi.
"BARAJIN ALTINDA KALABİLİR"
Devlet Bahçeli'nin Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ'u ziyerati konusunda düşünceleri sorulan Arınç şunları kaydetti:
"Sayın Bahçeli sürece tepki gösterdi. Hükümete, Sayın Başbakan'a yüklendi. Bugünkü açıklamasında ne dedi kelime kelime bilmiyotum. Geçen hafta parti kurulunda yaptığı açıklamaması ile çelişti. Ancak Bahçeli'nin davranışı istikrarlıdır ve yıllardır aynı tavrı sürdürür. İmralı ile görüşmeler kamuoyunda nasıl karşılandı. CHP destek verdi bazı şartlarla. BDP süreci destekledi. MHP önce bir suskunluk dönemi yaşadı, sonra Oktay Vuralı konuşturdular. Kendileri açısından bizce yanlış ama tutarlı bir davranıştır. Medyanın yüzde 70-80 bu sürecin desteklenmesi ve iyi şekilde sonuçlandırmasını istiyor. MHP'nin Genel Başkanı dışında partisinin geri kalanın ne tavır içinde olacağını söyleyemem. Büyük bir topluluk bu sürecin en doğru şekilde sonuçlanmasını istiyor. Böyle bir sürecin siyasi partiler açısından taşıdığı riskler var. Süreç başarılı olursa MHP barajın altında kalabilir. Karşı çıktığı sürece... Çünkü Türkiye'de herkes kanın, gözyaşının durmasını istiyor."
"OLMUYOR SAYIN HOCAM DERSİNİZİ İYİ ÇALIŞIN"
Haluk Koç'un açıklamaları konusunda görüşleri sorulan Arınç şöyle konuştu:
"Ben CHP'nin yaptığı açıklamaları anlamıyorum. CHP yeri geldiğinde bizi Atatürk kurdu diyor. 1950'de kaybettikleri iktidarı 63 yıl sonra nasıl geri alamıyorlar. AK Parti kuruldu ve 15 ay sonra iktidara geldi ve 13 yıldır da iktidarda. Ama CHP'nin ne hedefi var? İktidar olmak değil mi? Siyasi partileri mesleklerden, vakıflardan, derneklerden ayıran özellikler vardır. Siyasi partinin hedefi iktidar olmaktır. Siz CHP'de bir iktidar kaygısı görüyor musunuz? 1995 seçimlerinde sadece yarım puanla barajı aşmıştır. Kendileri sorgulasınlar. Atatürk'ün arkasına sığınıp "Bizi Atatürk kurdu kimse bizimle uğraşmasın" demesinler. Haluk Koç partisinin bu başarısızlığını sorgulamak yerine bana laf yetiştirmesin. Olmuyor sayın hocam dersinizi iyi çalışın."
"MECLİS'İN GÜNDEMİNE GELMEYECEK"
4. yargı reform paketi ve anadilde savunma konusunda ne gibi gelişmeler olduğu sorulduğunda Arınç sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Başbakanımız'da yurtdışına giderken, uçaktaki görüşmelerinde görüşlerini belirtti. Bizim zamanlamaya ihtiyacımız var. Bu günlerde Meclis'in gündemine gelmeyecek. Anadilde savunam diyorsunuz. Yaptığımız iş bunun ötesinde bir iş. Yargılanan kişinin son savunmasına gelindiği zaman, "ben meramımı şu dilde daha iyi ifade ediyorum" şeklinde bir değişiklik getirmeye çalışıyoruz. Yargı dili Türkçe olacaktır. Ama savunma hakkı farklıdır. Bunun yanında başka önerilerde vardı. Bu genel kurulda henüz görüşülememiştir. 12-13 madddelik bir düzenlemedir. Yarın grup önerileri ile görüşülmesi mümkün olursa bu hafta olmazsa önümüzdeki hafta görüşülecektir ve süratle kanunlaştırılacaktır."