Dün bir duyum aldım.

Aldığım duyuma göre; “Menderes Türel, süresi belli olmayacak biçimde izne ayrılmış.”

Daha doğrusu, izne ayrılması istenmiş ve o da bu isteye uymuş.

Türel, çevresine “Ramazan ayı boyunca rahat oruç tutmak istediği için izne ayrıldığını” ifade etse de duyum aldığım AK Partili çevreler olayın böyle olmadığını, Erdoğan’ın isteği üzerine izne(!) ayrıldığını ifade ettiler.

Yerine de vekil olarak Meclis Üyesi İsmail Avşar bırakılmış.

Konuştuğum AK Partililer, Türel’in ikinci kez seçilmesinden sonra kentte yeterli heyecanı uyandıramadığını, Darbe olayı ve FETÖ ile mücadelede Erdoğan tarafından yeterli bulunmadığı, özellikle referandumda alınan oyun çok düşük düzeyde kalmasının sorumlusu olarak görüldüğünü ve Erdoğan’ın Genel Başkan olmasından sonra yeniden yapılanmada Türel’e yer verilmemesinin zorunlu izne ayrılmasında etken olduğunu ifade ettiler.

Bu gelişmelere Türel ile Çavuşoğlu arasındaki gerilim de eklenince Türel’in izne ayrılması kaçınılmaz hale gelmiş olmalı.

Türel geri döner mi, dönmez mi bilemem…

“Ancak görünen o ki, AK Partinin geleceğinde artık Türel’e yer verilmemesi neredeyse açıkça belli olmuş durumda.”

Haliyle önümüzdeki yerel seçimde AK Partinin Büyükşehir adayı artık Türel değil gibi görünüyor.

Erdoğan’ın, AK Partinin yeniden yapılaması sürecinde hedefindeki ilk mücadele odağı hiç kuşkusuz FETÖ ile mücadele olacaktır.

Kendisinin de birkaç defa ifade ettiği gibi bu mücadelede en yakın arkadaşlarının bile kendisini yalnız bırakmasının acısını bu yeni dönemde çıkaracağa benzer.

Bu nedenle eski kadroların bir biçimde FETÖ ile irtibatlı olmalarından dolayı, onların büyük çoğunluğu ile yola devam etmeyecektir.

Tabii bundan sadece Türel değil, AK Partinin il ve ilçe teşkilatları da nasibini alacaktır.

İlerleyen günlerde AK Partinin teşkilatlarında da ciddi ve köklü değişimler olacağını söyleyen AK Partili çevreler, “FETÖ ile hiçbir irtibatı olmamış yepyeni kadrolarla Antalyalıların huzuruna çıkılacak”diyorlar…

Hayırlısı…

Bekleyelim ve görelim…

Not: Vekil İsmail Avşar ile Türel/Çavuşoğlu geriliminin perde arkalarını önümüzdeki günlerde yazacağım.