AKP İYİCE UÇTU: ATATÜRK ATATÜRKÇÜ DEĞİL
Bu kadarına pes…
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, süreci bozan, sabote edenlerin itibarının kalmayacağının ortaya konulduğunu belirterek, "Vatandaşın tutumu karşında HDP de çözüm süreci konusunda tabiri caizse hizaya gelmiştir. Bu süreci bozan, saboten bir taraf olmamak için bir gayret gösterme mecburiyetini hissetmiştir” dedi.
Yalova İl Başkanlığı ve İl Gençlik Kolları’nca düzenlenen konferansa katılmak üzere kente gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, düzenlediği basın toplantısında çözüm süreci ve CHP’nin MİT ile ilgili açıklamalarını değerlendirdi.
Şentop, çözüm sürecinin hangi siyasi görüşten olursa olsun vatandaşlar tarafından benimsendiğini söyledi. Şentop, şöyle devam etti:
"Nitekim hatırlayın 6-7 Ekim olayları bölgede çok ciddi sıkıntılar meydanda getirdi. Yakıp yıkmalar, tahribat, mala, cana gelen zararlar. Çok vatandaşımızın ölümüne sebebiyet verildi, yaralanmalar oldu. Bunlara rağmen bizim tabi teşkilatlarımızla sürekli irtibatımız oldu. Orada yaşayan, olaylardan zarar gören insanlar da dâhil çözüm sürecinin muhakkak devamından yana iradelerini belirtiler. Çözüm sürecinin vatandaşlar tarafından benimsendiğinin en büyük ispatı 6-7 Ekim olaylarından önce sokağa çağrı yapan HDP yetkililerinin çözüm sürecinin devamı noktasında hakikaten çok kararlı bir şekilde bir takım iradeler beyan etmeleridir. Vatandaşın bu tutumu, bu süreci bozan, bu süreci sabote edenlerin vatandaş nezdinde itibarının kalmayacağını çok açık bir şekilde ortaya koyduğu için, vatandaşın bu tutumu karşında HDP de çözüm süreci konusunda tabiri caizse hizaya gelmiştir. Bu süreci bozan, saboten bir taraf olmamak için bir gayret gösterme mecburiyetini hissetmiştir."
Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Milli İstihbarat Teşkilatı ile ilgili açıklamaları da değerlendirerek, hedefin saptırıldığını söyledi. Şentop, şunları söyledi:
"Karışıklık için çok yeterli sebep var CHP'de. Esasen bu itham MİT’e yapılmış bir itham değil de CHP’de farklı görüşten milletvekilleri ve siyasetçiler için bir ithamdır. Bu manada MİT ile ilgili biliyorsunuz bundan birkaç ay önce hukuki düzenleme de yaptık. Çalışmalarını, faaliyetlerini düzenledik. İstihbarat Teşkilatı daha önce kendi vatandaşlarını takip eden, onlarla ilgili bilgi toplayan, fişleme yapan bir teşkilattı. Biz İstihbarat Teşkilatı'nı diğer güçlü ülkelerde olduğu gibi sadece, bütünüyle görevini yapacak edecek şekilde; Türkiye'nin dışında faaliyet göstermek, Türkiye'ye tehditler üzere faaliyet gösterme üzere kurguladık ve MİT’i gerçek görevine döndürdük. CHP ile ilgili istihbarata da gerek yok. Zaten medyada, kamuoyunda cereyan ediyor parti içersindekiler. Bu bakımdan MİT’e karşı yapılmış itham çok haksız bir itham, bir hedef saptırma. Kendi karşılıklarını kamuoyunda mazur göstermeye yönelik ithamdır. Başta MİT'e değil her şeyden önce kendi arkadaşlarına hakarettir."
"ATATÜRK’ÜN KENDİSİ BİR KERE KEMALİST DEĞİL"
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, basın toplantısının ardından partisinin gençlik kolları tarafından düzenlenen 'Yeni Türkiye Yeni Anayasa' konferansında konuştu.
Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin, 27 Mayıs 1960 ihtilalini yapanlar tarafından değiştirildiğini ileri süren Şentop, "1961 Anayasa hazırladığı zaman başlığını 2’nci Cumhuriyet Anayasası olması önerilmiştir. Seçimle iktidara gelemeyecek siyasi bir düşünceyi, seçimi kazanamasa da iktidara taşıyacak, seçimi kaybetse de iktidarda tutacak bir formül" dedi. Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anayasaya resmi bir ideoloji koyuyorsunuz, 2. Cumhuriyet projesidir. Atatürkçülük, Kemalizm filan değil. Atatürk’ün kendisi bir kere Kemalist, Atatürkçü değildir. Çünkü bunların hepsi 1982 Anayasası’nda koyulmuş şeylerdir. Mesela Atatürk milliyetçiliği. Mesela bunu anayasanın başlangıç kısmında öneriyorlar. Atatürk milliyetçiliği 11 Eylül 1980 tarihine kadar yok. Atatürk’ün kendisi Atatürk milliyetçisi değil. Sonradan çıkmış kavramlar. Hep bunlar darbe dönemlerinin ürünleri."
Bugünkü CHP'nin, eski CHP olmadığı görüşünü savunan Mustafa Şentop, "Çakma CHP’dir. 10 yıl boyunca tüm siyasi partiler kapatıldı. CHP de kapatıldı. Yani 12 Eylül 1980 senesi öncesi partileri kapalı kaldı. Eski isimle parti kurmak da yasaktı. Kapatmak partiyi öldürmek demek. Öldürmüş. Nasıl canlı ölürse gerçek kişi ölür, bir tüzel kişilik de kapatılınca ölür. Kanun çıkmış kanunla kapatılmış. Ölüyü diriltmek mümkün müdür?" dedi.
Kaynak: