AİHM Türkiye'yi Gaz Kapsülüyle Yaralamadan Mahkum Etti!
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 10 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı 2006 yılındaki Diyarbakır olaylarına müdahale eden polisin attığı gaz fişeğinin yüzüne isabet etmesi sonucu yaralanan Abdullah Yaşa davasında Türkiye’yi mahkum etti. İHD tarafından AİHM’e taşınan dava kararında, polisin toplumsal olaylarda biber gazı kullanımıyla ilgili Türk yasal mevzuatının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'yle uyumlu olmadığına hükmederek, Türkiye’yi 15 bin euro tazimnata mahkum etti. AİHM, 5 bin euro tutan mahkeme masraflarını da Türkiye'nin ödemesine hükmetti. Bir gösteriye katıldığı gerekçesiyle 36 bin lira para cezası ve 4.5 yıl hapis cezasına çarptırılan Abdullah Yaşa'nın ise halen cezaevinde olduğu belirtildi.
Muş’un Şenyayla kırsalında çıkan çatışmada yaşamını yitiren 14 PKK'lı için, 28 Mart 2006 tarihinde Diyarbakır'da düzenlenen cenaze töreninde, polisin kullandığı orantısız şiddet nedeniyle AİHM Türkiye’yi mahkum etti. 28 Mart olayları olarak anılan ve 10 kişinin yaşamını yitirdiği olaylarda, polisin attığı gaz fişeğinin yüzüne isabet etmesi sonucu yaralanan o dönem 13 yaşındaki Abdullah Yaşa'nın davasını karara bağlayan AİHM, Türkiye’yi 15 bin euro maddi ve manevi tazminata, 5 bin euro da mahkeme masrafları olmak üzere toplam 20 bin Euro cezaya çarptırdı.
'YAKIN MESAFEDEN, DOĞRUDAN HEDEF ALINARAK'
İç hukuk yollarının tükenmesi nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından AİHM’e taşınan dava kararında, göstericilerin biber gazı kapsülleriyle yakın mesafaden ve doğrudan hedef alınmasının, 'Ölümcül vakalara veya ciddi yaralanmalara yol açabileceği için, uygun bir polis davranışı olmadığı' belirtildi. Polisin biber gazı kapsüllerini, 'eğik atış' (45-50 derecelik açı) yaparak kullanması gerektiğine hükmeden mahkeme, olayın meydana geldiği tarihte polisin biber gazı kullanımına ilişkin Türk yasal mevzuatının, 'şahısların fiziksel bütünlüklerinin korunması için Avrupa'nın çağdaş demokrasilerinden beklenen düzeyde güvence sağlamadığı ve barışçıl olmayan bir gösterinin dağıtılması için aranan hedefe orantılı yanıt oluşturmadığı' sonucuna vardı.
Bu tespitten yola çıkan AİHM, biber gazının bu şekilde kullanılmasıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin kötü ve insanlık dışı muameleyle mücadeyi kapsayan 3'üncü maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiğine hükmetti. Karar gereği Türkiye davacıya, 15 bin euro tazminat, 5 bin euro da mahkeme masrafı ödeyecek.
10 KİŞİ ÖLDÜ, FAİLLER CEZASIZ KALDI
Olayların meydana geldiği dönemin İHD Genel Başkan Yardımcısı olan ve Yaşa Ailesi'nin avukatlığını da yapan Reyhan Yalçındağ şunları söyledi:
"7’si çocuk toplam 10 kişinin polislerce öldürülmelerinin ve de yüzlercesinin de yaralanmasının üzerinden tam 7 yıl geçti. Savcılıklara yapılan sayısız suç duyurularına ve çok sayıdaki delile rağmen, bugüne kadar kolluk görevlileri hakkında ne idari ne de cezai anlamda verilen tek bir ceza olmadığı gibi; o günlerde tesadüfen hayatta kalan ağır yaralı çocukların çoğu da, bugün farklı gerekçelerle cezaevlerinde. Diğer tüm dosyalarda olduğu gibi fail olan polisler cezasız kaldı; adalet yerinde saydı ve de İHD Diyarbakır Şubesi aracılığıyla dosyayı AİHM’e taşıdık. İHD’li avukatlar olarak defalarca kez savcılığa yaptığımız başvuruların hiçbirinden sonuç alamadığımız gibi, tam tersine, polislerin aklanması amacıyla mağdur çocuk hakkında 'polise mukavemet' suçlamasıyla dava açıldı. Ancak deliller ışığında mağdur, beraat etti."
ABDULLAH YAŞA, ŞİMDİ CEZAEVİNDE
Benzer davalarda olduğu gibi, iç hukuk yollarından adil bir sonuç alamadıkları ve failler yargılanmadığı için dosyayı AİHM’e taşıdıklarını vurgulayan Yalçındağ şöyle konuştu:
"Bugün verilen kararda Mahkeme Türkiye’yi, işkence ve gayri insani muameleden dolayı 15 bin euro manevi- maddi tazminat ve de 5 bin euro adli gider olmak üzere toplam 20 bin euro tazminata maühkum etti. Abdullah Yaşa ise, geçtiğimiz yıl cezaevlerinde devam eden açlık grevleriyle ilgili toplantı ve gösteri hakkını kullandığı için Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 4.5 yıl hapis ve de 36 bin lira para cezasına çarptırıldı. Yani yaralanan 13 yaşında bir çocuğa verilen tazminat, aynı çocuğa 'gösteri özgürlüğünü kullandığı için' verilen para cezasıyla başabaş bir durum yaratmakta. Abdullah halen D Tipi Cezaevinde."