AGİT’TEN SEÇİM HAKKINDA ŞOK AÇIKLAMA!

AGİT’TEN SEÇİM HAKKINDA ŞOK AÇIKLAMA!

Her şeyi gayet net anlattılar.

AGİT Sınırlı Gözlem Misyonu Başkanı Ambassador Geert Hinrich Ahrens, 2012 yılında çıkarılan Seçim Kanunu’nun, seçim kampanyası tarihini 11 Temmuz olarak belirlediğini, ancak YSK kararıyla seçim kampanyasının 31 Temmuz’da başlatıldığını hatırlattı. Bir ay boyunca seçim kanununda yer alan hükümlerin, düzenlemelerin ve kısıtlamaların uygulanmadığını belirten Ahrens, başbakan rolü ile cumhurbaşkanı adayı rolünün de net ayrımının yapılmamasını eleştirdi.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Demokrasi Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu, cumhurbaşkanı seçimleri sonrasında seçim öncesinde yaşanan aksaklılara ilişkin basın açıklaması yaptı. İMC'nin haberine göre; AGİT Sınırlı Gözlem Misyonu Başkanı Ambassador Geert Hinrich Ahrens, “Seçimle ilgili seçim yasasındaki belirsizliklerle ilgili şunu belirtmek istiyorum. 2012 yılında çıkarılan Seçim Kanunu, açık bir şekilde seçim kampanyası tarihinin adayların açıklandığı gün başladığını ifade etmektedir. 11 Temmuz olarak belirlenmiş. Ancak seçim kampanyası 31 Temmuz’da başlatıldı. Bir ay boyunca seçim kanununda yer alan hükümler, düzenlemeler ve kısıtlamalar kampanya süresince uygulanamadı.” dedi.

AGİT seçim gözlem heyeti, Sheraton Otel’de cumhurbaşkanı seçimleri sonrasında yapmış oldukları gözlemler sonrasında basının sorularını cevapladı. “Başbakan’ın idari kaynaklarını kampanya sürecince kullanmasına ilişkin adayların temsilcileriyle bir araya geldiniz. Devletin imkanlarının, Başbakanlık imkanlarının Erdoğan tarafından kullanılmasını gündeme getirdiğinizde cevap ne oldu? Sınırlamaların doğru çizilmediğini söylediniz, bunu açabilir misiniz?” sorusu üzerine AGİT Demokratik Kurumlar ve AGİT Sınırlı Gözlem Misyonunun Başkanı Ambassador Geert Hinrich Ahrens, şu cevabı verdi: “Seçimle ilgili, seçim yasasındaki belirsizliklerle ilgili şunu belirtmek istiyorum. 2012 yılında çıkarılan seçim kanunu, açık bir şekilde seçim kampanyası tarihinin, adayların açıkladığı gün başladığını ifade etmektedir. 11 Temmuz olarak belirlenmiş. YSK karar aldı. Daha önceki kanunu uygulamaya karar verdi.” Ahrens, bunun için seçim kampanyasının resmi olarak 31 Temmuz’da başlatıldığını kaydederek, “Bir ay boyunca seçim kanununda yer alan hükümler, düzenlemeler ve kısıtlamalar, kampanya süresince uygulanamamış oldu. 66 ve 64 seçim kanununda, nelerin sınırlandığını net bir şekilde görebiliyoruz.” şeklinde konuştu.

Ahrens, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Genel olarak, hukuki olarak baktığımız zaman, en son çıkan kanun ve en özel olan kanun, ayrıntılı olan kanun geçerlidir. Ancak YSK’nın aldığı karara baktığımızda, daha genel ve daha eski kanun hükümlerini uyguladığına tanık olduk.”

Avrupa Konseyi Parlamenterler Sistemi Gözlemleme Heyeti Başkanı Meritxell Mateu, “Temmuz ayının resmi kampanya ayı olmadığı bize ifade edildi. Başbakan faaliyetlerine Başbakan olarak devam etti. Başbakan rolü ile cumhurbaşkanı adayı rolü net ayrımı yapılmamıştı.” dedi.

‘Türkiye’de medya haberleri ve kampanya finansmanı konusunda tavsiyelerimiz bulunmakta’

Bir gazetecinin, ‘8 hafta sonra bir rapor, seçimleri nasıl iyileştirilebilir, başlık olarak verebileceğiniz tavsiyeleriniz var mı?’ sorusu üzerine Mateu, aslında bu ortak basın bildirisinde ön tavsiyelerin hepsini paylaştıklarını belirterek, “Genel anlamda başlık olarak ifade etmek gerekirse medya haberleri, kampanya finansmanı ve yasal çerçeve konusunda tavsiyelerimiz bulunmaktadır. Genel anlamda yer alacak tavsiyelere bakacak olursak; seçim süresi ile ilgili bir takım tavsiyelerimiz olacak. Sivil toplumun katılımıyla ilgili tavsiyelerimiz olacak. Vatandaşların yurt dışında oy kullanması ve mahkumların oy kullanması ve basın özgürlüğü ile ilgili tavsiyelerimiz bulunmaktadır.” diye açıkladı.

Heyetin basını eleştirdiğini ifade eden gazeteci buna ilişkin, “Basını eleştirdiniz, manşetlere göre mi bu kararı aldınız. Yazılan haberler gerçekleri yansıtmıyor muydu? Seçim sonuçları sonunda Türk basını sınıfta mı kaldı? Bu yazılanları Türk halkı ile gözlem yaptılar mı?” şeklindeki sorusu üzerine, Ahrens, söylediklerinin televizyon ile ilgili olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Gazetelere göre televizyonun çok büyük etkisinin olduğunu görüyoruz. Televizyon, en önemli medya kanallarından bir tanesi. Resmi kampanya süreci 31 Temmuz’da başladığı için 31 Temmuz’a kadar geçen süre içerisinde bir ay boyunca başbakanın son derece aktif faaliyetlerde bulunduğunu gördük. İftar yemekleri verildi, çeşitli etkinlikler düzenlendi.”

‘TRT Genel Müdürü Başbakan’ın faaliyeti varsa biz onu vermekle yükümlüyüz’

Ahrens, konuşmasına şöyle devam etti: “Bunların hepsi bir anlamda seçim kampanyasıyla birleştirilerek yapıldı. Biz TRT genel müdürüyle bir görüşme yaptık, bize kendisi dedi ki ‘başbakanın herhangi bir şekilde faaliyeti varsa biz onu televizyona aktarmakla yükümlüyüz.’ Dolayısıyla nicel olarak diğer adaylara kıyasla başbakana daha fazla yer verildiğine tanık olduk. Hem görünürlük, hem kapsam açısında orantısız bir temsil söz konusuydu. Ancak gazetelerde o kadar fazla değil.”

Kaynak:Haber Kaynağı