ADAYLIK SORUNU

 

Ben seçimleri hiç sevmem. Çünkü ne zaman seçim eğikdüzlemine girsek partilerin yönetici taifesi peşimdedir. Bıkıp usanmadan kapımı aşındırır, kırk dereden kırk su getirip beni devşirmeye çalışırlar.

Dün akşam adı lazım değil, yine önemli bir konuğum vardı. Aramızda geçen konuşmayı aynen kaydediyorum; kararı siz verin.

Konuğum diyor ki:

“Abi, çok şükür sen dünyalığını tamamladın, kısa zamanda dünyanın sayılı zenginleri arasına girdin, gurur duyuyoruz. İhtimal ki bundan sonra götürsen bile az götürürsün çünkü zaten memleketin yarısına el koydun. Şimdi tutsak, yeni birini seçsek, bir de onu doyurmak lazım ki düşüncesi bile uykularımızı kaçırıyor. İzin ver biz yine seni seçelim.”

Ben buna dedim ki:

“Lan oğlum, hadi diyek ki seni kıramadık, seçilip geldik; işleri kim kovalayacak evladım? Arsa işlerine bakılacak, ihaleler dağıtılacak, cavcav edenler susturulacak, avanta toplanacak... Adama trilyonluk işi veriyorsun da ‘bi sakal at’, deyince eli cebine gitmiyor. Parasını alırken sanki etinden et koparıyorsun. Kolay mı zannediyorsun sen bu işleri; nerde bizde o enerji evladım?”

Lakin bizimkinin laftan anladığı yok, yine yalvarıyor:

“Abi sen vicdanlı adamsın, gözünü seveyim. Yetemediğin yerde emrindeyiz, ayakkabı kutusu filan olursa taşırız, dövülecek adam varsa döveriz, seni yormayız güzel abim. Biliyoruz insaflı adamsın, çalarsın çırparsın ama çalışırsın da. ‘He’ de güzel abim”

Ben bunu ‘düşüneyim’ deyip saldım. Şimdi siz benim adıma karar verin; yeniden seçileyim mi, seçilmeyeyim mi? Pardon yani aday olayım mı, olmayayım mı? 

Önceki ve Sonraki Yazılar