Silivri'ye akan sel

Silivri'ye akan sel

4 Ağustos gecesi saatlerce beyaz camın önünde Türkiye’yi izledim. Anadolu ve Trakya su olup buharlaşarak yağmur olarak yağmış toprağa. Nehirlere döndü yağmur. Nehirlerin yatakları suya dar gelmiş, su sel oldu. Sel, yurdun dört bir yanından Silivri yangını

Adil HACIÖMEROĞLU

Türkiye ayakta. Millet nöbette. Toprak uyanmakta. Sular delişmen akmakta. Rüzgâr bu akşam bir başka esmekte, sanki milyonların selamını götürmekte kör karanlıkta tutsak edilmek istenenlere.
Akşamüzeri sosyal medyadan ilk haberler gelmeye başladı. İlçelerden illerden Silivri’ye akmakta olan seli engellemek isteyen barajlar kurmakta ecinniler. Sel bu baraj kapakları dayanır mı buna? Bir yolunu bulur akar yatağında. Çok zorlanırsa da basıncı yıkar barajları, eğreti engelleri.

Yurdun dört bir yanından göğe “Her yer Silivri, her yer Taarruz” sesleri yükselmekte. Gökte yıldızlar, yerdeki cümle canlı tanıklık etmekte. Uykudaki karınca uyanıyor uykusundan sefere çıkmak için. Arılar, kelebekler uçuşmakta. Gece aydınlanmakta güneşin çocuklarının çığlıklarıyla. Bu gece uzun gece, uyku tutmaz gözkapakları. Antalya, İzmir, Muğla, Eskişehir, Ankara, Gaziantep, Samsun’dan yükselen “Taarruz!” haykırışları kulaklarımda uğuldamakta. “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” kararlılığı Kocatepe’de yankılanmakta. İzmir rıhtımında Hasan Tahsin’in torunları. Ellerinde al bayraklar, yürümekteler düşman üstüne.
Ankara inliyor, Antalya kafa tutuyor emperyalist oyuna. Poyraz serinletmekte Boğaz’ı. Gecenin bir yarısında arkadaşlar arıyorlar. Belli ki onları da uyku tutmamış. Kolay mı uyumak böyle bir gecede? Sabahleyin Silivri Kalesine bayraklar dikilecek.
Güneş doğmak üzere, gökyüzü kızıla kesildi yavaşça. Güneş, yüzünü gösterdi nazlı nazlı. Herkeste geç kalma telaşı. Hazırlıklar başlıyor sevinçle. Buluşulacak yerlere varılıyor ivedilikle. Silivri seferi başlıyor dört bir koldan. Sabahın erken saati, kimsede uyku mahmurluğu yok. Herkes zinde, kararlı. Yüzler gülmekte, gözler ışıldamakta mutlulukla. Yol uzuyor, uzuyor. Zaman geçmek bilmiyor. Silivri’ye yaklaşmadan engeller başlıyor. Biz erkenciyiz diye övünecekken gelincik selinin içinde buluyoruz kendimizi. Yol kıyısından al bayrakların rüzgârıyla serinlemekte olanların kararlı adımları duygulandırıyor herkesi.
Barikatlar demir ve betondan. Sararmış ekinlerin, yemyeşil çayırların, boynunu bükmüş ayçiçeklerinin arasında grinin soğukluğuna aldırış etmiyor kimse. Azgın bir hayvan gibi homurtular çıkarmakta TOMA’lar. Polis ve jandarma dizi dizi. Nedense göz göze bakışamıyoruz onlarla. Gözleri ya yerde ya da gökte. Başka bir âlemden gelmiş yabancılar gibi durmaktalar. Bir Ortaçağ yontusu gibi. Tek düze ve ifadesiz bir yüz. Az sonra buyruklar verilecek, buyruklar alınıp yontular canlanıp tetiklere dokunacaklar, elleri coplara gidecek.
Her yan ala kesti. Sarı tarlalar, yeşil çayırlar, boynu bükük ayçiçekleri ala teslim oldu. Gri, alla sarsıldı. Silivri duvarları yankılandı Mustafa Kemal’in askerlerinin sesleriyle.
Buyruk verdi diktatör. Homurtuları arttı TOMA’ların. Hışımla yürüdü alın üstüne. Al renkli bayraklar dalgalandı öfkeyle. Ekinler dile geldi. Ayçiçekleri kanatlandı sanki. Trakya’nın bin bir renkli kelebekleri uçuştu, zehirli suya karşı. Toprak düşman çizmesine benzetti, TOMA homurtusunu, isyan etti coşkuyla. Yerden ve gökten plastik mermiler yağdı alın üstüne. Biber gazının kokusu, yedi veren toprağın bin bir türlü hoş kokusunu bastırdı. Cümle canlı yandı biber gazından.
Karıncalar, arılar, kelebekler, buğday başakları, ayçiçekleri, böğürtlenler, ısırganlar, gökyüzünde nazlı nazlı süzülen kuşlar ilendi bu hoyratlığa.
Plastik mermi yaktı tarladaki ekini, anızı. Ayçiçekleri alev aldı, kapkara duman göğe ağdı. Yalan makineleri işledi: “Göstericiler yaktı.” dedi. Bu yalancının mumunun sönmesi yatsıyı bile bulmadı. Bir mermi de doğalgaz borusuna her yan alev topuna döndü. Yeni bir yalan üretecek fırsat bulamadı işbirlikçi düzenbaz.
Vahşetin sesi uzaklardan duyuldu. Hukukçu görünümlü hükümet memuru “DHKP-C baskın yapacaktı Silivri’ye onun için önlem aldık.” demekte. Niçin bassın Silivri’yi bu örgüt? Onun da niyeti senin gibi, Ergenekon ninnileriyle uyumakta döşeğinde.
Az sonra hava sahasının da kapatıldığı açıklandı. Şaka sandık ilk işittiğimizde. Ne yazık ki gerçekmiş. 3 Ağustos günü Silivri yasaklarının açıklanmasından sonra Vali Mutlu’ya, “TC Adil Hacıömeroğlu ‏@AdilHaciomerogl 3 AğustosBU SABAH BİR KIRLANGIÇ SÜRÜSÜ SİLİVRİ'YE DOĞRU UÇUYORDU. SAYIN @Valimutlu ENGELLEYİN ONLARI! ARALARINDA ERGENEKONCULAR OLABİLİR.” tweet’ini gönderdim. Sanırım benim kırlangıçlar konusunda söylediğimi ciddiye almış olmalılar ki hava sahasını kapatma kararı almışlar.
Saatlerce süren biber gazı, zehirli su yağmuruna karşın kimsede yorgunluk ve bitkinliğin eseri yoktu. Hele mahkemenin kararından sonra isyan ateşi daha da alevlendi. İnançlı ve kararlı kitlelerin karşısında hiçbir diktatör ayakta kalamaz.
Kadıköy’deki buluşmaya yetişmek için aceleyle geri döndük. İskele Meydanına geldiğimizde on bini aşkın kişi çoktan toplanmıştı bile. Coşku yoğundu. Miting bittikten sonra bile Kadıköy sokaklarında ellerinde bayraklarla yürüyen yüzlerce kişi vardı. Geç kalmanın telaşıyla İskele Meydanına doğru yürümekteydiler.
Gece eve döndüğümde yurttaşlık görevini yapmış bir kişinin mutluluğunu yaşamaktaydım. Mahkeme kararlarını kötü bir tiyatro oyununun son perdesi olarak görmekteyim. Perde kapanınca bu kötü oyunu sahneye koyanları kimse anımsamayacak.