“En başta Ortadoğu Hacivatları hiçbir yabancı ülke liderinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na hakaret etme hakkı yoktur”.
Geçtiğimiz hafta Yılmaz Özdil Halk Tv’de sallanıp yuvarlandı dostlar. Çişi gelmiş olmalı. Yıllardır iktidar muhalifi olarak arz-ı endam eden birisinin bir televizyon programında, canlı yayında Beşar Esad’ın eleştirilerine karşı Ahmet Kekeçleşip “Başbakanıma laf söyletmem ulan!” kıvamında nara atması hoş değil. Kafasına saksı düşmediyse kendisini ayıpladım biraz. İki Yılmaz (Yılmaz Özdil ve Mehmet Yılmaz) için Aydın Bey’in kulağı çekilmişse bu Yılmazlardan birinin sallanmaya başlamasını doğal karşılamak gerekir. Elbette işini kaybetmesini istemem. Lakin, Yiğit Bulutlaşmasının da gereği yoktu. Halk Tv’deki programda şöyle dedi: “En başta Ortadoğu Hacivatları hiçbir yabancı ülke liderinin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na hakaret etme hakkı yoktur”. Sen Hacivat’ı boşver Yılmaz. Ortadoğu’da bir orta oyunu sergileniyor. Kavuklu ile Pişekar’ı, Zenne ile Külhanbeyi’ni hangi ülkelerin tabansız politikacıları canlandırıyor, farkında mısın kuzucuk? (Uyduruk Külhanbeyi kim mesela? Kavuklu ile Pişekar kimler? Zenne Suudi kralı olabilir mi?). Demokrat veya değil, Esad Ortadoğu’da hırpalanacak son isimdir. Adamın Hacivatlıkla da bir ilgisi yok. ABD’nin kucağına oturmadı ve küresel mafyaya direniyor. En önemlisi BOP tezgahının önünde bir engel. Sivri dilini, durduk yerde Suriye kazanını kaynatıp Esad’ı haşlama yapmak isteyen ibibikler için kullanmalısın. Suriye Ortadoğu’nun terörist ülkeleriyle (İsrail, Suudi Arabistan, Katar vs) bir tutulmamalı. Yılmaz kardeşim Hürriyet’te yazıyor. Mizah yeteneği var. Lakin, ortaya koyduğu bir yaşam felsefesi ve siyasi çizgisi yok. Sosyalist değil, liberal değil, dinci hiç değil. Sosyal demokrata da pek benzemiyor. Ne peki? Hiçbir şey desek ayıp olur mu acaba? Bu “Hiçbir şey” tanımını yabana atmamak lazım. 12 Eylül sonrası türeyen bir kimlik bu. Kenan Amca’nın sayesinde rotası belirsiz bir kitle oluşmuştu. Yılmaz Özdil’in, bir de her sohbetinde veya yazısında andığı bir Uğur Abisi var. Uğur Dündar. O da aynı hastalıktan muzdarip. İdeolojik zemini yok. Sözcü Gazetesi’nde boş beleş yazılar yazıyor. Muhalifliği de Star’dan postalanınca başladı. Yani AKP iktidarının onuncu yılında. Neyse. Yılmaz’ı hoş görün dostlar. Bir kereden bir şey olmaz. (Tekerrür ederse o vakit tokatlarız). Ertuğrul Özkök gibi dans etmiyor hiç değil. Öte yanda, enseyi karartmayalım. Merkez medyada sıkı duran birkaç isim var. Melih Aşık dostumuz hiç sallanmıyor mesela. Yalçın Doğan, Mehmet Yakup Yılmaz keza öyle. Merkez medyanın dışında, muhalif medyadan da bir düzine sağlam isim sayabilirim. Yılmaz Özdil’i rahat bırakın. Çişi gelmişse tutamazsınız. Umarım bezlemeye gerek kalmaz. Yiğit Bulut ve Fatih Altaylı da böyleydi. Onlar da sıkışınca nerelere koyvermedi küçük abdestlerini. Basında tuvalet kültürü kalmadı. Herkes bir duvarın dibine...