Amerika, Avrupa’yı dinleyince, insan hakları ve demokrasi diye ayağa kalkıyorlar. Bireysel haklara sahip çıkıp, toplumsal çıkarlara sahip çıkmamanın bedeli olduğunu anladıklarında işler değişir, herhalde…
Kitle iletişim araçları ile virüs gönderip, bilgi toplama işine, Batı’da, Trojen Horse adını vermişler.
Amerika’nın Ulusal Güvenlik Birimi Avrupa’yı öyle dinlemiş ki, buna Amerikan bağımlısı, Avrupalı liderler bile çok kızmışlar.
Tabii İngiltere hariç.
Bu günlerde, Avrupa ve Amerika’da basının birinci gündem maddesi “telekulak”dır.
Avrupalıları her halde iyi anlayamıyoruz.
Amerika, Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Yugoslavya’da, Pakistan’da milyonlarca insan öldürürken, Avrupalı liderler tam destek veriyorlar.
Sanki oralarda insan hakkı yok. Ama Amerika, Avrupa’yı dinleyince, insan hakları ve demokrasi diye ayağa kalkıyorlar.
Bireysel haklara sahip çıkıp, toplumsal çıkarlara sahip çıkmamanın bedeli olduğunu anladıklarında işler değişir, herhalde…
Avrupa halkları İngiltere’ye “dalkavuk, yalaka” gibi sıfatlarla hitap ediyorlar.
Nedeni de, Amerika’nın telekulak’ına karşı çıkmıyor, sessiz kalıyor diye…
Merkel bile, İngiltere’nin bu sessizliğini, “rızası” olduğu için sessiz diyor.
David Cameron’un sessizliği, Avrupa’nın alay konusu olmuş durumda…
Amerika, sözde Avrupa’yı korumak için, Almanya’da, 80 bin asker bulundurur.
Bu sayı II. Dünya Savaşından sonraki günlerde, 130 bin kadardı.
David Cameron ile alay eden Almanlar, nedense, ülkelerindeki 80 bin ABD askerini görmezler.
Sanıyorlar ki, 80 bin ABD askeri, Almanya’yı Rusya’ya karşı koruyor.
Piyasa ekonomisinin ruhu ve onun getirdiği bireysellik, onları böyle düşündürtüyor.
Almanya’yı koruyacağı düşünülen, bu 80 bin asker, hiçbir şekilde, Almanya’yı korumak için orada durmuyor.
80 bin ABD askeri, Avrupa halklarını ve onların liderlerini denetlemek için oradadır.
Yoksa 80 bin asker Rusya için lokmadır. Bu askerler Rusya için değil Avrupa halkları içindir.
Aslında Türkiye’nin AB üyesi yapılmak istenmesi de ABD projesidir.
ABD’nin İkinci Dünya Savaşından sonra, Avrupa’ya uyguladığı stratejileri, Avrupa’nın Türkiye’ye uygulaması bakımından, AB üyeliği süreci Türkiye’ye yaşatılmaktadır.
Yeni gelişen dünya dengeleri, ABD’nin AB’yi denetlemesini ve yönetmesini de zora sokmuştur.
Bu işin başında enerji vardır.
Avrupa Rusya’dan gaz ve petrol almazsa, sanayisini ayakta tutamaz.
Bu sebepten Almanya ile Rusya arasında gelişen ılık rüzgârlar, bunun işaretidir.
Almanya İngiltere’den ekonomik ve siyasi olarak uzaklaşırken, Rusya’ya yaklaşmaktadır.
Özet: Telekulak kavgası, sadece telekulaktan ibaret değildir.
Emperyalist güçler arasındaki dipten gelen çıkar uyuşmazlıklarının, su yüzüne çıkmaya başladığının işaretleridir.
İlk, hır-gürün çıkacağı nokta; Almanya’daki 80 bin ABD askeridir.
ABD’nin Ekonomik NATO ile bu ayrışmayı durduracağını düşünmüyorum.
ABD bir 3-4 yıl daha Avrupa’yı oyalayacak ve başka bir stratejiye atlayacaktır. Eğer ömrü ve gücü olursa…
İkinci Dünya Savaşından bu yana yaşanan, emperyalist ülkeler arası çelişki, ulus-devletler yararına, yeni bir boyut kazanmaya başlamıştır.
Emperyalist ülkeler arası çelişkiler, emperyalist ülke ulus-devlet çelişkisinden daha bir öne çıkmaya başlamıştır.
ABD zayıfladıkça, bu çelişki daha bir yüzeye çıkacaktır.
Telekulak bunun habercisidir.
Türkiye yanlış ata oynamaya devam ederse, bir yüz yıl daha kaybeder.
Esas olan, tüm dünya ülkeleri ile toprak bütünlüğüne saygı ve iç işlerine karışmama kaydı ile kurulan ilişkilerdir.
Artık BOP Eşbanlığı’nın da, işlevsizleştiğini ifade edebiliriz.