Bu muhalefetin sonu hüsran. Kürsü konuşmalarını, önergeleri filan da boş verin. Meclis tiyatrosunu terk edip sokağa inin. Krediniz tükendi. Patinaja devam ederseniz halk kendi muhalefetini üretecektir kuzucuk. İleri demokrasiyle, fena halde daralmış milyonlarca insandan kocakarı tevekkülü beklemeyin.
Hoca bir komşusundan ödünç para alır. Borcunu vaktinde ödeyemez. Alacaklı bir gün kapısını vurur: “Kusura bakma Hoca Efendi, alacağımı istemeye geldim” der. Hoca’nın kesesinde bir akçesi bile yok. Komşusuna: “Bak şu bahçenin kenarındaki çalıları görüyor musun? Yazın buradan koyunlar geçecek. Koyunların yünleri bu çalılara takılacak. Bu yünleri toplayacağım. Eğirip iplik yapacağım. İpliği satıp sana borcumu ödeyeceğim” diye yanıt verir. Komşusu gayriihtiyari gülmeye başlar. Alacaklının güldüğünü görünce Hoca söylenir: “Peşin parayı duyunca nasıl da gülersin değil mi!”. Sosyal demokratların iktidar olması da Nasrettin Hoca’nın hikayesi gibi. Cumhuriyet’ten Utku Çakırözer CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2014 ve 2015’teki seçimler için başarı çıtası belirlediğini ve 2009 yerel seçim sonuçları ve 2011 genel seçim sonuçlarının Kılıçdaroğlu’nun liderliğinin devamı için kırmızı çizgileri olduğunu ifade etmiş. 2009 yerel seçimlerinde CHP’nin oy oranı yüzde 23.1 ve 2011 genel seçimlerinde yüzde 25.9’du. Kemal Bey’in mantığıyla bakarsak önümüzdeki yerel seçimlerde yüzde 23.2 veya yüzde 26 oy alması Kılıçdaroğlu’nun başarılı olması demek. Adam Baykal’dan görevi devralınca Baykallaşıverdi. Sosyal demokrat seçmenin sinirleriyle oynuyor. Öyleyse, yeni kahırlara hazırlıklı olmalıyız. Çünkü bu kafayla 2015’te de AKP tek başına iktidar. Ondan sonra içkimiz ayran, sen cama tırman. Oysa çıta iktidar olmalıydı. Biraz hırs yap Kemal’im. Biraz gurur filan yap yahu! Yarılıp yırtılın. Çizilip kurtulun. Adam gibi halkı kucaklayın. Meclisteki figüranlığınız çekilecek dert değil hani. Suriye ve Mısır’da ılımlı İslam’ın biletini kestiler. Abdestli kapitalizm her yerde dökülmeye mahkum. Sen niye iktidara geleceğiz diyemiyorsun Kemal? Yüzde yirmilerde kalıp, bir dört yıl daha hangi yüzle ortada dolaşacaksın? Avrupa’da Deniz Baykal, Bülent Ecevit gibi liderler yok. Bu ülkelerde siyasetçiler, en ufak bir teklemede çekilmek için bavulunu yanında tutuyor. Bak dostum, bu ülkenin ötekileştirilmiş insanları, sosyal demokratlar, yoksullar, Aleviler, aydınlar, işçiler, köylüler, gayrimüslimler, eşcinseller ve hatta bir dem nefes alabilmek için sosyalistler senden tez zamanda sol iktidarı kurmanı bekliyor. Tayyip Erdoğan’ın kayığına binip, onun yarattığı gündemlerle boğuşup ebelek gübelek konuşmalar yapma. Bu muhalefetin sonu hüsran. Kürsü konuşmalarını, önergeleri filan da boş verin. Meclis tiyatrosunu terk edip sokağa inin. Krediniz tükendi. Patinaja devam ederseniz halk kendi muhalefetini üretecektir kuzucuk. İleri demokrasiyle, fena halde daralmış milyonlarca insandan kocakarı tevekkülü beklemeyin.
Meral Tamer’in şortları
İnsanların giyim tarzı AKP sayesinde memleketin gerildiği bir konu. Milliyet ekonomi yazarı Meral Tamer 9 ağustos tarihli yazısında şort giyenlere karşı duyduğu alerjiyi ifade etmiş. Muayene için gittiği Amerikan Hastanesi’nde 50-55 yaşlarında şort giymiş bir kadını görüp şaşırmış. “Hastaneye gitmenin de bir adabı yok mu?” diye soruyor. Yine, rutin kan ve idrar tahlilleri için gittiği özel bir laboratuarda şortlu kadınlara rastlamış. Sonra bir cenaze evinde de şortlu birisine rastlayınca isyan etmiş. Hanımefendi, kendi kendini şöyle analiz ediyor: “Her türlü aykırı davranışa ve değişik fikre açık olan ben, galiba hayatta galiba ilk kez bir şeyi bayağı yadırgıyorum. Ben mi geri kafalı olmaya başladım, yoksa bu yaz sadece popoları kapatıp, baldırları tamamen açıkta bırakan şort giymek çok mu moda oldu bilemiyorum valla…”. Meral, güzel kardeşim, burada iki olasılık var: 1. Yaşlandın ve düzgün fiziğe tahammülün kalmadı. 2. Hidayete erdin ve tesettür görmek istiyorsun. İyi de kuzucuk, memleketin yığınla derdini teğet geçip neden kadın şortlarına takıldın? Konu kıtlığı mı çekiyorsun, yoksa artık, muktedirlerin sempatisini toplayıp, kovulma riski olmadan çalışmak mı istiyorsun? Meral yazının devamında şort meselesine bir de siyasi bir argüman eklemiş. “Acaba diyorum, özellikle orta yaş ve üstü kadınlarda beni rahatsız eden bu kısacık şortlar, Başbakan Erdoğan’ın giderek otoriterleşen ve muhafazakarlık dozu artan iktidarına karşı, laik kesimden yükselen bir tepki şekli mi? Açıklamaya bakınız. Laik kesim başbakana karşı tepkisini şort giyerek gösteriyormuş. Burada laik kesime inceden bir aşağılama söz konusu. Laikler iktidara tepkisini soyunarak koyuyorlar. Niye? Çünkü laikler geri zekalı. Bundan daha anlamlı bir tepki koyamazlar. Bu Meral’in yaptığı şey, Can Dündar’ın “Mustafa” isimli film yapmasına benziyor. (Kimseyi ürkütmeden AKP’ye biraz şirin gözükeyim). Meral, madem ekonomi dışı takılabiliyorsun, Gezi eylemlerinde ölen çocuklar için de bir iki tümce yazabilirdin. Ama sen Gezi eylemleri olurken itinayla İSO 500 verilerini anlatıyordun. O çocuklar kadın donundan daha mı değersiz? Cumhuriyet’te okurken değer verdiğim bir yazardın. Yıllar sonra Milliyet’te, durup dururken böyle bir yazı yazman, bir dem gaz çıkarmak gibi bir şey. Ama canını sıkma. Kapı gıcırtısı deriz, olur biter. Aydın metamorfozuna giriyorsun da. Uyarayım dedim.