Hepimizin bildiği üzere dün Manisa’da bir Süper Kupa maçı oynandı. Bu dediğim gibi hepimizin bildiği kısım. Peki bazılarının bildiği ve bir çok kişinin bilmediği/unuttuğu şey nedir? Aslında bu Süper Kupa maçının günler önce oynanmaya başlamış olduğu.
Önce Galatasaray Başkanı şaka gibi açıklamalar yaptı. Daha önce “Bu adamlar tarihten silinmeli”, “Şikecilerle muhattap olmam” vs. gibi açıklamalar yapıp daha sonra sanki bunları söyleyen, bu düşmanlığı yaratan kendisi değilmiş gibi sözde “Dostluk mesajı” vermeye çalıştı. Fenerbahçe cephesinden gelecek tepkiyi bilmesine rağmen. Fenerbahçe cephesinden tepki gecikmedi, Mahmut Uslu gereken cevabı verdi. Bunun üzerine ortamı germekte kararlı olan Aysal ilk açıklamalarını yalanlarcasına ve alelacele başka bir açıklama yaptı. Tabi arkasından M. Uslu buna da cevap verdi. Aysal’ın yersiz demeçleri ve Fenerbahçe’nin refleksif cevapları ile Kupa maçının oynanacağı güne kadar gelindi.
Aysal’ın demeçlerinin kendi taraftarları üzerindeki etkisi hemen kendini gösterdi. Başkanı olduğu kulübün taraftarları Manisa’da toplu olarak dolaşıp Üzerinde Fenerbahçe forması olan herkese saldırdılar. İki Fenerbahçe taraftarı Bıçakla yaralandı. Spor medyası ise tuhaf bir şekilde bu haberi saklamaya çalıştı. Nasıl mı? “Galatasaray taraftarı olduğu iddia edilen bir gurup” kelimelerini kullanarak. 25 ağustos Pazartesi gününün gazetelerini açın bakın. Hemen hepsi ağız birliği etmişçesine bu cümleyi kullandılar. Spor Medyası için, öldürme kasıtlı yapılan bu Bıçaklama olayı 15-20 Fenerbahçe taraftarının Aysal’ı protesto etmesinden daha önemsiz olacak ki manşetlerde “Aysal’a Şok Taciz”, “Aysal’a Büyük Çirkinlik” cümleleri vardı. Bu arada yine aynı taraftar gurubunun aynı gün İzmir Kordon’da Fenerbahçeli taraftarlara yaptığı taşlı sopalı saldırı ise hiçbir gazetede yer almadı.
Buraya kadar yazdıklarım sadece maç başlayana kadar olanların bir kısmı. Şimdi bir de maça bakalım. İlk yarı yanlış hatırlamıyorsam Fenerbahçe 4 Galatasaray 2 korner attı. Galatasaray her iki korner atışını da sorunsuz yaparken Fenerbahçe 4 korneri de Polis kalkanlarının korumasında atmaya çalıştı. Korner kullanmaya giden Fenerbahçeli futbolcuların yaralanmadan bu atışları yapabilmesi büyük şans. Bu saldırı maç boyunca devam etti. Volkan’ın koruduğu kalenin arkasındaki Galatasaraylı seyirciler neredeyse 120 dakika boyunca hiç utanmadan Volkan’a, eşine ve hatta daha 2 yaşındaki kızına dahi ağıza alınmayacak küfürler ettiler. Aynı seyirciler Volkan’ı yaralamak için ellerine geçen her maddeyi (patlayıcı, yanıcı) ona attılar. Fenerbahçe ve Milli takımın kalecisi Volkan’ın bu maçtan yara almadan kurtulması da tamamen şanstır. Hızını alamayan aynı taraftar güruhu aynı şeyleri Caner’e, Emre’ye ve bir çok Fenerbahçeli futbolcuya da yaptı. Sözün özü tüm futbolcuların o statdan yaralanmadan çıkması büyük şans.
120 dakika böyle geçti… Maç penaltılara kaldı ve yazı-tura atışıyla seçilen kale ne yazık ki yine bu saldırgan güruhun tam önündeki kale çıktı. Kaleci Volkan için hayati tehlike olsa da “Can güvenliğim yok” diyerek kaleye geçmemek gibi bir refleks göstermedi. Üstelik hakikaten can güvenliği tehlikede olmasına rağmen. Geçti ve Dimdik durdu kalesinde.
Volkan’ın kalede olduğu hiçbir penaltı atışı zamanında yapılamadı. Hepsinde mutlaka su şişeleri, patlayıcı ve yanıcı maddeler atıldı. Muslera konsatrasyon açısından çok daha avantajlıydı. Penaltılar bu şartlar altında kullanılmaya başlandı. Attığı her golden sonra köpek taklidi yapan Melo’ya gelmişti sıra. Melo penaltıyı kullanmak üzere daha orta sahadan yürümeye başlarken Volkan’ı taciz etmeye başladı. Ağzındaki sakızı balon yapıp Volkan’a doğru patlatarak yürürken bir yandan da kafasını sallıyordu. Bu kadar artistikten sonra bir de penaltıyı kaçırması Melo’nun da sinirlerini bozmuş olacak ki Volkan sevinçle taraftarlarına doğru koşarken tam Volkan’ın zıpladığı anda çaktırmadan önüne geçip kambura yatarak düşürmeye çalıştı. Volkan bu pozisyonda eğer ters ayak üzerine düşse sakatlanma riski oldukça yüksekti. Hakem pozisyona çok yakın olduğu için hemen olayı süzdü ve elinde sarı kartla Melo’ya doğru gitti. Melo’nun o pozisyonda sakatlamaya yönelik hareket yaptığı çok belliydi. “Gördüm ve Kartı göstericem sakin ol” demesine rağmen sinirlerine hakim olamayan Volkan’a da sarı kartı haklı olarak gösterdi.
Bu 2 saatlik sinir harbinin sonunda Fenerbahçe hak ettiği kupayı aldı. Peki sonrası…
Sonrasında bütüüün bu yaşananların hiç biri konuşulmadı spor medyasında. Konuşulan sadece Kaleci Volkan’ın 8-9 saniyelik bir cümlesi. Şarkıcı, yazar, spiker hatta Milletvekili olduğunu iddia eden herkes hep bir ağızdan bu 8-9 saniyelik cümleye kilitlendi. Hakiki deri etek giyen hayvan hakları savunucularından tutun 3 temmuz ve benzeri davalarda çıtını çıkaramamış siyasetçilere kadar. Sosyal medya fenomeni olan tatlı su solcularından tutun içimizdeki İrlandalılara kadar hep bir ağızdan “Ayıp Volkan Ayıp” demeye başladılar.
Bütün bu Ayıp diyenleri karşıma alıp 2 saat boyunca analarına, avratlarına, 2 yaşındaki çocuklarına ağza alınmayacak küfürler etsem, üstüne bir de yanıcı patlayıcı maddeler atsam muhtemelen beni öldürüp bir de “ağır tahrik” vardı deyip ceza indirimi alırlar. Ama iş Volkan’a gelince oturdukları yerden ve onun da kendileri gibi bir insan olduğunu unutup “ E profesyonel futbolcu canım, böyle şeylere tepki vermemesi lazım” diye çook rahat konuşup yazabiliyorlar. Asıl sizin yaptığınız ayıptır beyler bayanlar.
Volkan’ın kurduğu cümleyi ayrıca tartışırız ama sakın ola bu cümleyi savunduğumu da sanmayın. Sadece Volkan’ın bu cümlesine gelene kadar neler yaşandığını bildiğim/gördüğüm kadarıyla aktardım sizlere. Bütün bu yaşananlara gıkını çıkartmayıp konu Volkan’a gelince ahkâm kesmeniz samimi gelmiyor bana. Daha da ötesi art niyetli geliyor.
Yine de tercih sizin, vicdan sizin… Ama Volkan Demirel Bizimdir.
Twitter: @BurcinAktukun