Meclis aritmetiği 338e 132+80=212 dir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı seçimi çok şeyi göstermiştir.
En başta partilerin özellikle muhalefet partilerinin bir stratejisinin olmadığını, ya da strateji bilmediklerini göstermiştir. Türk parlamentosunda işler günlük ayak oyunlarıyla götürülmektedir.
Strateji bilinmediği gibi ayak oyunlarına karşı taktik üretecek bir akıl da yoktur. İşler, en önemli en stratejik işler bile kayıkçı kavgası kalitesinde götürülmektedir.
Özellikle sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir parti şaşkın ördek misali bir saflık içindedir.
MHP veya mutlak bir monarşi anlayışındaki Devlet Bahçeli’nin rengi bir çok kez olduğundan daha silinmez bir şekilde belirginleşmiştir.
Şu anda meclis aritmetiği hiç de seçim sonuçlarının belirlediği gibi değildir. AKP ye karşı %60 muhalefetin olduğu bir safsatadır. Meclis aritmetiği AKP + MHP 258 + 80 = 338, CHP 132 ve HDP 80 dir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Her konuda değilse de, birçok konuda CHP ile HDP birlikte parmak kaldırsa bile hiç fire vermediklerinde toplamı 212 eder ki, 338 karşısında çok zayıf kalır.
Bu durumda AKP ve MHP derhal koalisyon ortaklığı yaparak hükümeti kurmalıdırlar. Millet artık lâfazanlıktan usanmıştır. Bahaneler, gerçekçi olmayan iç gıcıklayıcı ve gerekçesi sağlam olmayan hamasî söylemler bir yana bırakılıp taşlar yerine oturtulmalıdır. Aksi halde bu oyunu sürdüren partiler çok büyük tarihi sorumluluk altına girmiş olacak ve oy kaybedecektir.
Devlet Bahçeli’nin kesin diktatoryası yönetimindeki MHP nin artık AKP nin istepnesi değil dördüncü tekerleği olduğu tescillenmiştir. MHP her zaman AKP ye destek olmuştur. Bu 2002 de ortaya attığı erken seçim histerisiyle başlamış ve AKP nin 13 yıllık iktidarı döneminde devam edegelmiştir. En kritik anlarda, Anayasa değişikliklerinde, eğitimimizi altüst eden 4+4+4 kanununda, bizi demokratiklikten uzaklaştıran anayasa değişikliklerinde ve ceza kanunun insan haklarına ve anayasal haklara aykırı değişikliklerinde ve hukuku altüst eden birçok uygulama ve kanunda bu destek firesiz devam etmiştir. Son durum gösteriyor ki, devam da edecektir. Devlet Bahçeli milliyetçi ilkeler arkasına sığınmaya çalışmasın, bu bir bahanedir ve çok da eğreti durmaktadır ve dahi bir kesim MHPli ve sempatizanı tarafından dahi benimsenmemektedir. Çünkü,
MHP lilerin ve MHP ye oy verenlerin fanatik ve kim olursa olsun başbuğa bağlı kalacakların dışında belli bir kesim, özellikle emanet oy verenleri arasında Bahçeli’nin bu kesin sekter tutumunu onaylamayan çok sayıda insan vardır. HDP kadar, belki daha çok emanet oy almıştır MHP bu seçimde. En tabandaki kişilerden, üst düzey kişilere kadar bu rijit tutumu eleştiren, en azından sözünü ettiğimde onaylayan, ya da hayır diyemiyen çok kişiye rastladım. Devlet Bahçeli çok tarihi bir dönemeçtedir. Sandığı gibi bu tutumu ona oy arttırmayacak, tersine bundan sonra oy kaybettirecektir. En başta çözüm süreci diye birşey zaten kalmamıştır. Bunu ön şart olarak ortaya atmak hiç de ciddiye alınmamaktadır. Kaldı ki, MHP oydaşları arasında bu konuda belli bir ölçüde yumuşama dahi vardır. Bahçelinin bu konuyu keskinleştirmesi anlamsız kalmaktadır, bir şovdan öteye gitmemektedir. Bir an evel AKP-MHP koalisyonu kurulmalıdır. Çünkü, sürdürdüğü bu tutum ülkeyi tehlikeye sokmaktadır ve seçmen bunun farkındadır.
Bu durumda CHP ne yapmalıdır. CHP bu tablo karşısında artık saflıktan kurtulmalıdır. Bir titreyip aklını başına toplamalıdır. Koalisyon görüşmeleri oyalamalarını bir yana bırakıp var gücüyle yasamaya yönelmelidir. Meclis artık çalışmaya başlamıştır. Dikkatli bir stratejiyle MHP nin de hayır diyemiyeceği değişiklikleri kanun teklifleriyle gündeme getirmelidir. Çok örnek verilebilir ama, örneğin dar gelirlilerin ekonomik iyileştirmelerine, asgari ücret ve emeklilere iki maaş ikramiyeye değil MHP nin, AKP nin bile karşı oy kullanabileceğini sanmıyorum. Birçok antidemokratik hukuk uygulamalarının kaldırılması konusunda ince bir strateji ile MHP olumlu oy vermeye çekilebilir. Yolsuzluk dosyaları konusunda, sadece 17-25 Aralık değil rafta bekleyen birçok yolsuzluk konusunda MHP nin eli kolu bağlıdır, kooalisyon ön şartı olarak ilan etmiştir, bu konularda hayır demesi olanaksızdır. Hukuk kurumlarını çorbaya çeviren yasaların ve uygulamaların düzeltilmesi konusunda da ince bir stratejiyle MHP den destek sağlanabilir. Dokunulmazların kaldırılmasına MHPnin hayır diyeceğini sanmıyorum. En önemlisi seçim barajı konusunda AKP dışında tüm partilerden ve kamuoyundan büyük destek geleceği besbellidir. Özellikle de MHP biraz ileriyi görebiliyorsa bu konuda çok dikkatli olmalıdır, çünkü tutumunu bu sertlikte sürdürürse bir dahaki seçimde baraj altında bile kalması olasıdır. Olmadı mı?..
Seçim barajı konusunda bence bu, Kenan Evren barajı tümüyle kaldırılmalıdır. Hatta 1962 Anayasasındaki milli bakiye prensiplerine dönülmelidir. İki meclisli bir parlamento dahi gündeme gelebilir. Kimse korkmasın. Yaşı uygun olanlar geçmişi hatırlasınlar, olmayanlar incelesinler ve objektif değerlendirsinler. Milli bakiyeli veya barajsız meclis dönemleri parlamento tarihimizin en olumlu, en renkli dönemleridir. 15-20, hatta bazı patilerin tek milletvekili ile temsil edildiği parlamentolar, en verimli, en düzgün ve aklî çalışan parlameto dönemleri olmuştur. Örneğin Bülent Ecevit tek başına girdiği parlamentodan bir kaç dönem sonra iktidar olarak çıkmıştır. Seçim barajı düşmeli değil, kaldırılmalıdır. Yoksa MHP nin bir sonraki erken veya süresindeki seçimde baraj altında kalması bile söz konusu olabilir.
Yurdunu gerçekten seven düşünen partilerin hükûmette yer almayı değil, bir an evel yasamayı işletip Türkiye’yi bu deli gömleğinden kurtarmayı düşünmeleri gerekir.