YSK, “tam kanunsuzluk koşulları oluşmadı”, dedi ya; şimdi herkes birbirine soruyor:
Yarımı, çeyreği de mi var?
Ben size söyleyeyim, tam kanunsuzluk, gaybubet-i haşefedir.
Siz şimdi gaybubet-i haşefeyi de bilmezsiniz; anlatalım:
Fıkıh kurallarına göre erkek karısını talak-ı selase ile boşamışsa, onunla yeniden evlenebilmesi için hülle yaptırması gerekiyor. Yani kadın, bir başka erkekle birlikte olacak. Ondan sonra dönüp eski kocasıyla evlenebilir.
Hüllenin koşulları da var ki en önemlisi gaybubet-i haşefedir. İsteyen Google’a sorup öğrenebilir; boşanmış olan kadınla hülleci erkek, adet yerini bulsun diye değil, öyle yarım yamalak değil, tam ve kamil anlamda birlikte olacaklar. Dahası; tanıklar da olup biteni doğrulayacaklar ki kadın eski kocasına dönebilsin.
YSK’nun “tam kanunsuzluk koşulları” arayışını da aynı mantıkta aramak gerekir.
Oyları çalarken yakalanıp bileğine kelepçe takılan birisi var mı?
Mühürsüz oy pusulalarıyla yakalanan birisi var mı?
Hayır pusulalarını evetle değiştiren birisi yakalanmış mı?
Mevtanın mezarından kalkıp gelip oy kullandığını gören, eden var mı?
Gördüğünüz gibi ortalıkta uçuşan hile savları tevatürden öteye bir anlam taşımıyor.
Gerçi YSK verilerine göre sayılan oy kullanılan oydan 1.378.322 fazla çıktı ama atı alan Üsküdar’ı geçtiği için itiraz mercii kalmıyor.
Diyeceğim şu ki, var olmaya az biraz kanunsuzluk var. Lakin tam kanunsuzluk yok.
Gaybubet-i haşefe yani.