Önce panorama ne demektir onu açalım izninizle. Sözlüklere baktığınızda içinde yanlışlıklar içeren birbirine benzer açıklamalara rastlıyoruz. Çoğu genel anlamını vermekle beraber eksiktir ve yanlışlıklar içerir. Örneğin Dictionarist; Yüksek bir yerden bakılınca göz önüne serilen geniş görüş, genel görünüm diye açıklar. Kelimenin anlamına genelinde yaklaşmakla birlikte daha ilk başından yanlıştır. Çünkü, panorama yüksekten bir görüşün alanı değildir. Yüksekten bakmaya “kuş bakışı” denilir. Geniş görüş ve genel görünüm ve doğru olabilirdi ancak eksiktir, enine niteliğinin eklenmesi gerekir. Daha detaylı açıklamak için 180 dereceye yakın demeyi de eklemek gerekir. Çoğu sözlükte de aynı açıklama kopyalanmıştır. Sanırım bu yanlış ve eksik açıklamayı Türk Dil Kurumu sözlüğü başlatmış olmalı. Bir zamanların yegâne Türkçe sözlüğü olan T.D.K. sözlüğü birebir aynı açıklamayı yapıyor, çoğu sözlüğe yanlış kopyayı veriyor ve yüksek bir yerden bakıldığında diye başlıyor. Oysa panoramanın yüksekten olması gerekmez yüzde yüze yakın bir çoğunlukla göz hizasından enine bir genel görüş veya görüntüdür. Buna rağmen kelimenin kullanışıyla ilgili Reşat Nuri Güntekin’den yapılan alıntıyla doğru bir örnek veriyor.
İngilizcesi, Fransızcası, İtalyancası ve Almancası aynı sözcük. Panorama. Ancak Almancasında Alman fıtratına uygun olarak aynı anlamda bazı ayrıntılara göre ayrımlandırılacak varyasyonları da var. Rundblick, Totalanshau, Umschau gibi. Bu üçü de kelimenin açıklamak isteği şeye ve kullanılacağı yere göre farklılıkları içeren daha uygun sözcükler. Türkçe sözlükler içinde en doğru (doğruya yakın) açıklamayı Yeminli Sözlük yapmış. Toplu görünüm, toplu geniş ve genel görünüm demiş. Bu Almancadaki üç ayrı anlamı da kapsayan açıklamaların toplamı. Belki tek eksiği enine olmasının zikredilmemiş olması ama, bir sözlükte bütün parametrelerin verilmesi mümkün değildir. Bir de enine olmakla beraber ufka kadar neredeyse sonsuza kadar da uzanması gereği var. Neyse bunlar belki bir akademi dersinde ele alınacak ayrıntılar.. En doğru açıklamayı yapan Yeminli Sözlük’ü kutlarız. Bu teknik ve terim somutta resim, grafik ve son asırdan itibaren fotoğrafta kullanılır. Yazın için kullanılması soyut bir anlam içerir ama, hiçbir başka sözcüğün de yerini tutmaz. Bizim bu yazıda ilgilendiğimiz anlamı ise daha çok Almanca varyasyonlarda anlamlandırılan genel bakış açısı. Buyrun Panoramik bir genel bakışı sözel olarak yapalım.
Önce bundan bir sene önce bu ülkenin başbakanlığı koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan gezi direnişi için “Tencere tava, gerisi hava”, dedi ve Türk sanatına büyük ilham kaynağı oldu. Bir de “çapulcu” sözcüğünü tüm dünya dillerine armağan etti. Kutlarız. Arkasından üç beş ağaç edebiyatı yaptı bu da sanatsal bir ilham kaynağı oldu. “Ne yaparsanız yapın, biz kararımızı verdik, Topçu Kışlası’nı yapacağız”, dedi ama yapamadı. Ve bunun üzerine çok hırslandı ve İstanbul’un belki de İstanbul olalı en uygar ve en yaratıcı kentsel oluşumu olan Gezi Toplantılarını ne pahasına olursa olsun diyerek bir emirle dağıttı. Oldukça kanlı dağıttı.
Aradan bir yıl geçti bu muhteşem olayın yıldönümü geldi, tamamen barışçı ve sanatsal bir kutlama planlandı. 30 Mayıs 2014 de gene Recep Tayyip Erdoğan Kasımpaşalı jargonuyla “Bu geziciler var ya bu geziciler, onlar fikri olmayan, düşüncesi olmayanlardır. Siz öyle bir gençlik olmayacaksınız. Siz kalemle bilgisayarınızla konuşacaksınız”, dedi. Ve hemen onlardan iki genç bilgisayara sarıldı ve şu mesajlaşmayı yaptı. (İmlâ yanlışları onlara ait).
Burcu Yılmaz: Vur çelik bileklerin kopana kadar vur.
Cüneyt Güneş: Tayyip baba yeterki talimatı versin ALLAH için vuracam.
Burcu Yılmaz: Hay sen çok yaşa emi;
Cüneyt Güneş: Ezilenlerimw gür sesidir o suskun dünyanın hür sesidir o kararlıdır davasında anaların duasında R.T.E. Sende çok yaşa
Hemen akabinde Recep Tayyip Erdoğan şu mesajı verdi. “Tüm halkıma sesleniyorum. Burada Taksim’i anıtlaştırma konusunda attığımız ve anlatacağımız adımları engelleme yöntemi vardır. Paralel yargı da bunlarla birlikte hareket ediyor. Eğer buraya gelme gibi bir duruma gelirseniz kusura bakmayın güvenlik güçleri kesin talimat almıştır gereği neyse A’dan Z’ye yapılacaktır.”, dedi. Bu sözleri elinde mikrofon öne çıkarak promptere bakmadan söyledi. İfadedeki güzelliğe dikkatinizi çekerim. Hepimiz gördük yaşadık, çok sert girdi polis. Anayasayı ihlâl etti, yasaları ihlâl etti, İnsan Haklarını ihlâl etti, resmen suç işledi, terör estirdi. Bize teröristin kim oldduğunu gösterdi. A dan başladı, Z ye yaklaştı ama, çok şükür Z ye varmadı. Çok yaralı var ancak şükür şimdilik ölen olmadı bu sene.
Başbakan yardımcısı, bize güzel masallar anlatan Başbakan yardımcısı Bülent Arınç da ekledi “Bu anılacak övünülecek birşey değil. Başlatılan ama, sonunda insanların ölümüne yol açan, kamu mallarına zarar getiren, bize acılar yaratan olayların anılacak bir yanı yok. Ancak üzüntüyle hatırlanabilinir.”
31 Mayıs’ta Mehmet Rıza Camcı adlı yaşını başını almış bir yurttaş elinde çiçeklerle Taksim’e geldi. Polis sıra sıra etten bir duvar örmüştü. Polis durdurdu, vatandaşı içeri almadılar. Medya’nın ilgisini çekti. Niye geldin dediler. Mehmet Rıza Camcı “Burada kaldım geçen sene, 19 gün burada yattım ve burada vuruldum, gaz bombasıyla vuruldum. Onun için hüzünlendim geldim, çiçeklerle geldim”, dedi. Madem Gezi’ye giremiyorum dedi, çiçekleri polislere vermek istedi ama, polis çiçekleri almadı.
Şimdi vatandaşın hüznüyle, Bülent Arınç’ın üzüntüsü arasındaki farka dikkat çekmek isterim. Acaba Arınç neye üzülmüş. Kamu malı mı, onlara ne acılar yaratmış, pek belil değil. Ama bu bir senede yartılan acıların bilançosu son günlerde olanlar dışında açık seçik ve kesin şöyle.
7478 yaralı
91 kafa travması
12 göz kaybı
9 ölü
Şimdi bu panorama gözümüzün önündeyken ben daha ne yazayım ki..
İbrahim KARAMEMET