Şiş'te Yanıyor Kebap'ta Sevgili ROK

Burçin Aktükün
17 Aralık'ta, yargı içinde kümelendiği düşünülen paralel bir yapının, hükümetin yolsuzluk ve rüşvetlerini ortaya çıkarmak iddiasıyla başlattığı operasyonla beraber, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın 3 Temmuz 2011'den beri söylediği ve verdiği mesajların ne anlama geldiğini biraz aklı çalışan herkesin anladığını varsayıyorum. 
17 Aralık'ta hükümete karşı yapılan operasyondan sonra hükümet yanlısı olan Rasim Ozan Kütahyalı (ROK) ve benzer kişiler KCK, Balyoz, Ergenekon ve sözde şike davası gibi davalarında bu paralel yapının işi olduğunu dillendirmeye başladı. Fenerbahçe avukatları, yöneticileri ve taraftarlarının 3 temmuzdan beri haykırdığı gerçekleri, argüman olarak kullanmaya başladılar. Ancak ROK'un, Akif Beki ve diğerlerinden bir farkı vardı. O da, fanatikçe tuttuğu takımın Fenerbahçe'nin ezeli rakibi olması. ROK ve benzeri kişiler aslında oldukça zor durumdaydı. Bağlı oldukları ya da savundukları siyasi yapıyı da koruyarak Fenerbahçe taraftarlarının gönlünü (aslında yaklaşan seçim sürecinde oylarını) almak. Sanki Fenerbahçe taraftarı olan bitenin farkında değilmiş gibi bir yandan "Fenerbahçe'ye yapılan operasyonu da biz ortaya çıkarttık" havasında diğer yandan da Fenerbahçe'nin ezeli rakibinin içinden dışlanmamak için "Aziz Yıldırım Şike yapmıştır" havasında. Gerçekten zor bir durumda... Allahtan halen kendisine inanabilen ufakta olsa bir kaç grup var. Şundan eminim ki ROK eğer takım tutmasaydı şu an "Aziz Yıldırım da, diğer yargılananlar da suçsuzmuş. Fenerbahçe'ye resmen kumpas kurulmuş" derdi.
Ama şimdi ne şiş yansın ne kebap misali bir yol çizmeye çalışırken şişi de kebabı da yakmaya başladı. 17 aralık sonrası çıktığı programlarda özellikle yaratmak istediği bir kaç algı var. 
Algılatılmak istenen: Şike kesin var?
Diyor ki;  "Ben iddianameyi okudum ve en az 3 maçta şike yapıldığını anladım, en az üç maç"... Bunu her söylediğinde de program arkadaşı eski hakem Ahmet Çakar'a dönüp teyit ettiriyor "Öyle değil mi hocam?" Ahmet Çakar ise beklenen desteği hemen veriyor. 
Kesin şike var dediği dava halen sürüyormuş, yargıtay etkilenir mi falan umrunda değil. Aynısını paralel yargı yapsa kıyamet kopar ama kendisinde bu hakkı görür.
Neyse, devam edelim; Diyor ki " Şike olduğunu kabul etsin herkes, şike vardır ama bu dava sırasında usulsüz işler yapıldıysa ki bence yapılmıştır bunlar yeniden yargılama olunca halledilir."
Aklınca bir de yargının ne yapması gerektiğini söylüyor. Yani diyor ki "Ey yargı, Aziz Yıldırım'a başka sebeplerden operasyon yapılmıştır ama siz yine de bu adamlara Şike suçundan ceza verin ama paralel yargı denilen olguyu da deşifre etmek için usul hatalarını ortaya çıkartın"
Çok acayip değil mi... 10 dakika içinde insanlara hem 
"Bu bir şike davası değildi Aziz Yıldırım'a yönelik bir operasyondu", hem 
"Ama ben baktım en az 3 maçta şike vardı", hem de
"Balyoz, Kck vs. davalardaki gibi delil üretilmiştir şike davasında da" de. hakkaten çok acayip... Meseleyi bilmeyip ROK'u seyreden herhangi bir vatandaş o 10 dakika içinde muhtemelen ambale olur.
ROK'un 17 aralık sonrası en favori örneği;
"Örnek vereyim; Mesela sen adam öldürmüşsün. Seni polis yakalamış ama insan haklarına aykırı bir şekilde işkence yaparak sana bir takım kağıtlar imzalatmış. Evet polis yasa dışı bir iş yapmıştır ve bunun hesabı sorulur o polise ama bu senin adam katil olduğun gerçeğini değiştirmez." 
Tercümesi ise anlayacağınız üzere; Genel Kurmay Başkanından Aziz Yıldırım'a kadar herkes aslında suçludur ama o yargının içindeki paralel yapı bunlara çok haksızlıklar etmiştir.
İşin en enteresan tarafı o masada oturan hiç kimsenin aklına şu soru gelmez, birisi de şunu sormaz "Kardeşim iyi güzel diyorsun da ya bu verdiğin örnekteki adamın hiç suçu yoksa ya birileri bir adamı öldürüp katil diye suçladıysa, ya bu adama nitelikli bir iftira atılmışsa? 
Kaldı ki durum da aslında aynen böyledir. Ya da şurdan bakalım, Sevgili ROK'un iddiası üzerine birisi bir adam öldürmüş te; Silah nerde? Yok, Gören var mı? Yok, Suçüstü var mı? Yok, Ceset var mı? O da yok. Eee ne var o zaman? Telefon tapeleri var. Başka? Bir de Rasim Ozan var işte bizi savunan...

Görülen o ki bütün bu davalarda sistem aynı yürümektedir.
- Karşında engel olanları belirle
- Kafanda suçu tasarla
- Tasarladığın suçla ilgili yasal altyapıyı oluştur
- Tasarladığın suçla ilgili delilleri üret
- Yargılamadaki gizli tanıkları belirle
- Operasyon için düğmeye bas.
Kck, Balyoz, Ergenekon, Sözde Şike davası vs. İnsanın kafasında oluşan senaryo ne yazık ki böyle.
ROK'un katıldığı son izlediğim programa Fenerbahçe Kongre Üyelerinden ve Sözde şike davasından ceza alan Ali Kıratlı katıldı. ROK'tan fırsat bulabildikçe çok mütevazi bir şekilde başından geçenleri özetlemeye çalıştı. Kendisine isnat edilen suçlamaların olduğu tarihlerde yurt dışında olduğunu resmi evraklarla kanıtlamasına ve Hakimin "senin samimiyetine inanıyorum" demesine rağmen 2 yıla yakın ceza aldığını söyledi. Ali Kıratlı bunları anlatırken ROK gergin ve panik havasında Ali Kıratlı'ya bile "Şike yaptınız" lafını kabul ettirme derdinde. Yine bir katil örneği veriyor bu sefer Ogün Samast'tan bahsederek. "Evrensel makamlar kabul etti kabul etti şike yaptığınızı" diyerek iyice pekiştirmeye çalışıyor laf arasında. Hatta daha da ileri giderek üstü kapalı tehditler savurmaya başladı. "Siz beni dinleyin şöyle yapın bak o askerin avukatı beni dinlemedi 3-4 yıl yattı". O da yetmedi ROK'a ve ekledi "Kendinize İdeolojik olmayan mantıklı avukatlar tutun" yani aman davanın esastan bozulma değil usulden bozulması üzerinde çalışın. Ahmet Çakar, ROK'un kendisini de tehdit etmesinden sonra programı terkettiği için onun Ali Kıratlı yorumunu dinleyemedik. 2012 Haziranında katıldığı bir programda o da kendisini hakim yerine koyup Ali Kıratlı'nın biletini kesivermişti kendince.
Uzun lafın kısası şu; ROK'un yaratmaya çalıştığı algı tamamen şu isteğinden kaynaklanıyor; "Fenerbahçe'nin Avrupadan ve Türkiyeden Ceza alması beni çok mutlu eder. Bu davanın kendisi bir şike olsa da Fenerbahçe Ceza alsın. Ama bu dava sebebiyle hükümetimizi hedef alan paralel yargıyı yok etmek için de malzeme çıkarsa ne alâ..."
Gerçekte olan ise şu; Fenerbahçe Şike yapmamıştır. Fenerbahçe eze eze, kanırta kanırta Şampiyon olmuştur. Fenerbahçe Türkiyenin en büyük Spor Kulübüdür. Aziz Yıldırım özelinde Fenerbahçe genelinde her aşaması skandal olan bir operasyon düzenlenmiştir. Operasyonun birden fazla sebebi olmakla birlikte Fenerbahçe düşmanı tüm camialar adeta bu kumpasa ortak olmak istemişler ve olmuşlardır. 
Ve bir gerçek daha var ki tüm bu kurum ve kişiler ellerinden geleni ardına koymamalarına rağmen, bu koca camia bu kadar yıpratılmasına rağmen halen Türkiyenin en büyük ve en güçlü camiasıdır. Aziz Yıldırım ise Türk Sporuna en büyük hizmeti veren başkandır.

Not-1: Aziz Yıldırım'ın paralı askeri değilim :) 
Not-2: Çalıştığım gazetede bile gönüllü çalışıyorum.

@BurcinAktukun