Eşkiya devletlerin kölesi ve maşası olmayı umursamıyor; kendisini halk savaşçısı, "onurlu" gerilla diye yutturuyor!
"Evde çoluk çocuk var" demiyor, kaleşnikofuyla pencerelerden, sokak köşelerinden mermi yağdırıyor.
"Halkımız" dediği insanları da ateşe atıyor!
Sonra da hiçbir şey olmamış gibi, "Halkımıza kıydılar" diye caddelere dökülüyor.
Kimliğine baktığı öğretmenlerin "Türk" olduklarını saptıyor ve kurşuna diziyor ve "Barış istiyoruz" diye fiyakalanıyor!
Ulusal bağımsızlık için, halkının özgürlüğü için savaşan gerillalarla kendisini bir tutuyor!
Önce insan olacaksın!
Kentlerde, kasabalarda çocukların, kadınların, savunmasızların ardına saklanmayacaksın!
Çatışmalarda onların canını hiçe saymayacaksın!
*
Kumandan Mustafa Kemal'in gerillaları Ulus Dağı eteklerindeydiler:
<< Deştiman Bekir, "Bir düşman taburunun, Sındırgı (Balıkesir) sırtlarında cephe kurduğunu duymuşlar” diye başladı ve gözlerini kısarak sürdürdü:
“Bizimkiler, ‘Hadi, gelmişken şu Sındırgı’yı basalım!’ demişler.
Kaymakam Bey ‘Sındırgı’da Türklerle Rumların arasında iş olur. Düşman, Müslümanla Hıristiyanı birbirine kırdırır; sonra da ‘emniyeti sağlayacağım’ deyip kasabaya girer! Yakıp yıkar, türlü kötü iş yapar!’ demiş.
Akıncı efelerin bu duruma canları pek sıkılmış, ‘Biz buralara gezmeye mi geldik?’ diye söylenip durmuşlar.
Öfkeleri dinince Kaymakam'a da hak vermişler. Saldırmadan dönmüşler.>> [Ulus Dağı'na Düşen Ateş 9. Basımdan]
*
O eşkiya devletlerin kölesi, otobüs durağında yaşlı-genç insanlarımızı bombayla parçalayınca karanfil koymakla yetinenler!
İyi okudunuz mu Sındırgı'da olanları?
Ya siz sınırlarımızda eşkıya devletin maşasına selam duranlar, davul zurna çaldıranlar...
Ya sen, "Barışın dilini" konuştuğunu söyleyip idare eden, Rehber İmamlık düzeninin gizli ortağı...
*
İşte böyle Sökeli Ali Efe!
Onun bunun eline bakmaya alışanlar baş oluverince gerisi maşalaşıyor!
Din-iman deyip pusuya yattığı minareden ateş ediyor ve seni vuruyor!
Söke-Çine, 9 Eylül 2018