SEVGİ’NİN SUÇUNU AÇIKLAMA KORKUSU

Mustafa Yıldırım

Karadeniz’in kara dalgalarının sesi gelmiyor. İpsiz Recep’in tüfek attığı körfezin ıslak soğukluğu vuruyordur belki Kandıra’ya.

Arkadaş, siz saçlarınızda kahır akları, düşünüyorsunuz.

Gazetelerde çarşaf çarşaf destanları yayınlanıyor içerdekilerin ve yalan dünya ekranlarında adlarının anılmadığı gün yok! Size iki satır haber çok görüldü.

Sanmam ki kahırlara karmaktasınız; ama yine de içinizdeki Sevgi filizleri kırıldı gün be gün!

Umay’ın estirdiği ılık sevgi yelleriyle, Kutay’ın yerleri sarsacak adımlarıyla avunuyorsunuz ve düşünmeden edemiyorsunuz:

Onları da sizi de içerde tutanlar aynı! Kara yalanlarla uydurulan kâğıt üstünde suçlar aynı.  Ölünceye dek tutsaklık kararları da aynı! 

 “Neden onlar her gün ‘yurtsever’ ve ‘özgürlük kahramanı’ da biz hain miyiz?” diye soruyorsunuz.

Daha düne dek “Amerika ile ilişkilerimiz köklüdür, tarihidir, ortak değere dayanır “ diyen çok yıldızlı adam, oldu şimdi Atatürkçü kahraman!

İçinizde bir yerler kavruluyor; neredeyse Türklüğünüzden utanacaksınız!

Onlarınki gerçekten düzmece suçtu; yalnızca hocalar örgütüne ve ortaklarına darbeydi.

Oysa sizin suçunuz var ya sizin suçunuz, hem gerçek, hem de ağırdı:

Batı’dan ve Doğu’dan gelen yeni emperyalist saldırıya karşı sözde değil, eylemde cephe tutmaya giriştiniz!

Şimdi bana “Siyasal düşünce çalışmasıydı” demeyin! Demeyin böyle!

Siz, Gazi Mustafa Kemal’den sonra ilk kez, gevezeliği bir yana bıraktınız ve gerçekten inandınız İstiklale!

Kafkasya’yı esir edenlerin askeri olmak için uğraşan çok yıldızlılar durup dururken, yeni kölelik orduları kurarlarken siz, evet siz… Siz, Asya’nın Türk dünyasını Doğu-Batı emperyalizmine karşı uyandırmak için oradan oraya koştunuz!

AB bahanesiyle Ege’nin ücra köşelerinde ayin düzenleyen papazlara karşı çıktınız.  Hem de hükümetleriniz onlara “AB’de bizim avukatımız olun” diye yalvarırken.  

Arkadaş! Siz, Bizans’ın Rum merkezinin tıpkı 1923 öncesindeki gibi “şer odağı” olmasına, Doğu’nun Vatikan’ı kesilmesine karşı durdunuz!

Hadi bunlar neyse Arkadaş; ama siz bıraktınız ötekiler gibi Avrupa’da ayak sürümeyi; doğunun sınırlarını aştınız.

Amerika’nın, Avrupa’nın kucağında Türkleri uyutmaya çalışan hocaları,  ABD ve Alman kasasından beslenenleri durdurmak için sınırın öte yanında bildiriler dağıttınız!

Yetinmediniz televizyonlarda Türkleri topyekûn direnişe çağırdınız!

Daha ne olsun?

Siz, çok yıldızlılar gibi Washington kapılarında sürünmediniz!

Yabancı devletlere güvenip hayali birlikler düşleyerek soldan-sağdan kurtuluş reçeteleri yazmadınız!

Siz, emperyalizmin yalnız Ortadoğu değil, Asya’ya yayılma planlarını yırtmaya kalktınız!

İşte siz, sırf bu yüzden hükümler giydiniz; çünkü sözde değil eylemde de İstiklal aşığı Atatürk’ün izinde yürüyordunuz!

Çok isterdiniz ki bu ağır suçunuz açıklanarak hüküm giyesiniz; ama sizi kalabalığın içinde unutturuverdiler.

İşte bu yüzden Arkadaş, kahırlansanız da yeridir!

Elbette sizin gerçek suçunuzu ilan edecek ve Türkleri 75 yıllık kan uykularından uyandıracak kadar ahmak olamazlardı!

Yine de dayanacağınız belli Arkadaş; çünkü 26 ay değil 76 aydır ne siz ne de dışarıdaki yakınlarınız ağlayıp sızlandınız!

Zaten, kahpeler dünyasında Türk kalabilmek hiçbir dönemde kolay olmadı!

Erenerol Selçuk’un kızı olmak da kolay değildi Sevgi! 

 8 Mart 2014