Medyadan şikâyet edercesine yazılar yazanları hep eleştirmişimdir.
Çünkü medyadan olan şikâyetler dile getirilirken, konu bazında, ya da sınıfsal temellerinden kopuk olarak eleştiriler olur.
Büyük sermaye ve onların siyasi temsilcileri yönettiği sürece, halkın çıkarına bir yayın ve yazım olmaz.
Bir iki gerçek muhalif yayın organı varsa, onların üzerine egemen sınıf çullanır, büyümesine ve genişhalk kitlelerine ulaşmasına müsaade etmez.
İşbirlikçi sermaye reklam vermez, ilan vermez, vs.
Büyük sermaye ve onun siyasi temsilcileri, üreten değil, dünyadaki tekelci sermayenin ülkemizdeki pazarlayıcıları olduğu için, tüm siyasetler Amerika ve Avrupa’nın onayından geçer.
Böyle olunca da, medya onların ihtiyaçlarına göre halkı imal etme yolunda yayın yaparlar.
Dolayısıyla, medyadan şikâyet aslında, işbirlikçi sermayeden şikâyettir.
Medyanın gerçek görevini, böylece tanımladıktan sonra, Reyhanlı’da medya çöktü derken ne demek istedik ona gelelim.
Çünkü Reyhanlı gerçeği, medyadan değil yaşadığı hayattan öğrendi.
Kendisine söylenenlerle, yaşadıklarının uyuşmadığını yaşayarak gördü.
Egemen sınıf medyası ve gladyo medyası ne söylerse söylesin o gördüğüne, yaşadığına inanır.
Haber imalatı, yorum, yalan artık onlar için işlemez.
Yandaş ve işbirlikçi medyanın yöreye gönderilen muhabirlerini dövmekten beter etmelerinin nedeni budur.
Dolayısı ile Reyhanlı’da medya çökmüştür.
Halkın, medya tarafından, sürekli yalanla beslenmesi, her zaman egemen sınıfların tasarladığı sonuçlarıvermez.
Yoğun yalan ve imal edilmişhaberler, kitlelerin gerçekle karşılaşmaları durumunda, beklenmedik tepkilere sebep olabilir.
Kırılmadan geçen kitle, deneyimleri ve kendi düşüncesi ile hareketlenir.
Propagandanın çöktüğü yer, işte burasıdır.
Aslında ikiyüzlülüğün bittiği yer diyebiliriz.
Böyle durumlarda, yani gerçekler öğrenildiğinde, tepkiler olması gerekenden fazla olabilir.
Hatta patolojik hal alabilir.
Suriye konusunda, yöre halkı 26 aydır, yanlış ve yalan bilgi ile medya tarafından beslendi.
Şimdi gerçekle karşıkarşıyadır.
Peki, hala aynı yalanlar ve saptırmalar neden devam ediyor? Ve bu duruma yöre halkı çok kızıyor?
Sürdürülen yalanlar ve yorumlar yöre halkı için değildir.
Onlar da biliyorlar, bu yalanları yöre halkının artık yutmadığını.
Medya yalana devam etmekten başka çaresi olmadığı için yalana devam edecektir.
Hedef kitle yörenin dışıdır.
Gerçek halk iktidarında, bir zümrenin çıkarlarına yönelik haber imalatı ve yorum olmaz.
Bu yalan ve savaş makinesi medya, Türk halkını ikna edebilirse, Haçlının taşeronu olarak, Suriye’de bir “ölüm koridoru” açmak istiyorlar.
Amerika’da Obama görüşmesi esas itibari ile bu ölüm koridoru içindir.
Taşeron doğdular, taşeron olarak ölecekler.
(M.İ)
Bülent Esinoğlu