Polis Şiddeti

Nalan Türkeli

Aşağıda kaleme aldığım olay, 17 haziran cumartesi akşam 7.30 saatlerinde yaşandı ve bizzat şahit oldum.

Bu resimdeki genç, metrobüs alt geçit gişelerinden birinin önünde kazanıyor ekmeğini.
Acil geçiş yapmak isteyen fakat üzerinde o an kağıt para bulunmadığından, akbiline yükleme yapamayanlara minimum ücret karşılığı akbil basarak gişelerden geçmelerini sağlıyor.
Bu gayri resmi çalışmayı ağır suç gören metrobüs amirlerinden biri, aynı an telefonuna sarılıp polisi arıyor.
Sanki önceden haberdarlarmış gibi, biri sivil, diğeri resmi giyimli iki polis, aradan dakikalar geçmeden geliyor.

Şikayetçinin kışkırttığı polisler, gencin konuşmasına fırsat vermeden, sanki azılı bir terör örgütünün elebaşını yakalamışlar gibi, gelir gelmez bileklerine kelepçe vurmaya kalkışıyorlar.
Bununla da yetinmeyip, boynundaki asılı küçük çantaya dalıyorlar, hiddetle.
Neye uğradığını şaşıran genç, itilip kakılmaya tepki verdikçe tırmanıyor izdiham.
Kargaşaya koşanlarla artıyor kalabalık.
Polislere tepki gösterenler, kmi kime şikayet edeceklerinin şaşkınlığıyla; "Polis yok mu! Polis adam dövüyor," sesleriyle bağırışıyorlar.

Az sonra onlarca polis doluşuyor alt geçide.
Üsküdar Doğancılar Karakolundan ve yunus polislerin ise Kadıköy'den geldiklerini öğreniyoruz.
Sen misin direnen, yeni gelenler de bir onceki polisleri muhatap alarak dalıyor gence.

Polislerden bir kaçı, mobese kameraların kaydı altında, sivil polisin emriyle yumruklar kullanarak, tekmelerle yere yatırarak kelepçeliyor genci.

Ağzı burnu kan içinde kalan gencin dirençsiz "İmdaat kurtarın," sesleri, kalabalığın uğultusunda kaybolurken, polis otosuna aynı şiddetle bindirilerek uzaklaştırılıyor olay yerinden.

Polisin temel görevi, kendisine verilen yetkiler çerçevesinde insanların can ve mal güvenliğini sağlamak değil midir?
Bir tecavüzcünun, azılı bir katilin etrafında etten duvar ören polisle, sipariş üzerine gelen polisin görevi aynı değil mi?

Büyük yolsuzluklar, hırsızlıklar, uyuşturucu kaçakçılığı yapan, ama bir kanun adamı bulup, kanununa, kitabına uyduran baronlar karşısında çok zaman etkisiz kalan polis, sıradan bir vatandaş üzerinde aşırı güç kullanabiliyor.
Gūcü garibana yeten bu polisler kimden cesaret alıyor?

Üstlerindeki üniformayı, canice şahsi egolarını tatmin etmek amaçlı tasıyorlarsa, onca imdat seslerine, onca mobese kayıtlarına karşın, devletin emniyet birimleri bu ruhları hasta polislerden nasıl haberdar olamıyor?

Adaletsizlik, sokaklarda kol geziyor.
Adaletsiz uygulamalar arttıkça düşüyor, insan değeri, bu ülkede de. Adaletin olmadığı yerde, polisler de sokakta eşkiyalığa soyunuyor.

Devlet zırhına bürünmüş, devlet güvencesini ele geçirmiş bu gibi kimliksizlerin şahsi kanunlarıyla artıyor işkence!

Bir dūşūnürūn dediği gibi; "Adaletsiz güç zalimdir."

Zalimlik, sokaklarda kol geziyor.
Şiddete karşı çıkanların çığlık seslerinde eziliyor garibanlar.

Yoksa, adalet ve kalkınma çoktandır rafa kaldırıldı da, bizler mi bilmiyoruz?


Nalan Türkeli