Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ayağnın tozuyla Trabzon’da bir gövde göterisi yaptı. Konuşması sırasında öğretmenler gününe de değindi ve üç kişinin eli öpülür dedi. Anneniz, babanız ve öğretmeniniz. Bunu hangi yüzle söyledi bilinmez ama, dedi işte. Dediğinde bir yanlış yoktu. Yoktu ama, aynı anda Ankara’da öğretmenler bu soğukta tomalardan sıkılan basınçlı suyla ıslatılıyor ve yoğun gaz bombasına tutuluyordu. Coplananlar, yerlerde sürüklenenler yanında kötü şekilde etkilenenler, kolu bacağı kırılanlar vardı. Bunlar öğretmenlerimizdi.
Öğrenciliklerinde itilip kakılan, YÖK ve polis baskısından geçmiş, binbir zorlukla çoğu alt gelirli ailenin çocuğu olarak ne yapıp edip okumuş, verilen eksik eğitime ve formasyona rağmen ne yapıp edip kendini yetiştirmeye çalışmış, çoğu idealist, yıllarca tayin bekleyip doğrudürüst okulu bile olmayan ücra köşelerde öğretmenlik yapmış, dünya ortalamasına göre en düşük öğretmen maaşı grubunda geçinmeye çalışan, çoğu geçinemeyip ayrıca ek bir iş peşinde koşan, her türlü olumsuzluğa rağmen kutsal bir görevi sürdüren, çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerin üzerine polislerden bir ordu salınıyordu. Yerlerde sürükleniyor ve üzerlerine basınçlı su sıkılıyordu. Kollar bacaklar kırılıyordu. Hiç basınçlı su yediniz mi?.. Bu sırada Başbakan çok doğru olarak Trabzon’da öğretmenin eli öpülür diyordu. Sağ olsun.
İyi diyordu da bu Ankara’daki iş neydi? Dediği güzeldi de, yapılan neydi? Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz demiş eskiler. Ayine sözcüğünü kolaya kaçıp ayna ile karıştırmayın, deyimin anlamı boulur. A ayine, eylem demektir. Yani günümüz başbakan jargonuyla lafı geç, yaptığın ne, diyor deyim.
Peki bu saldırı neden yapılmıştı yaşamları ve meslekleri zaten sulüm altında geçen bu öğretmenlere?..Çünkü öğretmenler toplanmış, eğitim şartları ve kendi şartlarındaki aksaklıkları protesto etmek için yürüyorlardı. Ve bir de bildiri hazırlamışlardı ve bu bildiriyi Milli Eğitim Bakanlığı önünde okumak istiyorlardı. Bundan doğal ne olabilir, hal binası önünde okuyacak değiller ya. Yok bir adım daha atamazsın, dağılın, yoksa dağıtırız. Vayy dağılmıyorsun ha deyip giriştiler. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlere terörist muamelesi yaptılar. Çok merak ediyorum o saldıran polislerin çocukları okula gitmiyor mu?.. Çoğu genç ama, yarın çocuğunu o copladığı öğretmene hangi yüzle teslim edecek? Dağıtın emri veren amirler, müdürler, sizin çocuklarınız vardır, yarın birgün veli toplantısında yüzünüz kızarmayacak mı? Hepsini geçtim siz bu güne nereden geldiniz, tavladan mı, havradan mı? Bak, en başınız el öpün diyor, dağıtın, coplayın, su sıkın, gazlayın demiyor. Ama o hep bir şeyler diyor da, aksini yapıyor.
İleri demokrasiyi geçtim, sıradan demokraside bile bu gafın altından kalkılması zordur. Ama tabii yüz gerekir. Evet tekrarlayalım: Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Yani, lafı geç, yaptığın ne?
Bugün hepimiz öğretmenlerin elini öpmeliyiz ve hükümetimiz, devletimiz ve ulusumuz adına bunlarca yıldır ve dün onlara reva görülenlerden dolayı özür dilemeliyiz.