Erdoğan, “Müslüman Müslümana tuzak kurar mı” diye sormuştu.
Mezhepler arası çatışma eskiden ağırlıklı olarak ideolojikti. Şimdilerde ise, Amerika’nın çıkarı içindir.
Sünnilerle Sünnilerin savaşımını, iktidar ve çıkarın dışında, tanımlayacak başka bir açıklaması yoktur.
Emperyalizm İslam’ı sadece Şii Sünni diye kullanmaz. Sünnileri de kendi aralarında ayırır.
Bir ülkede Müslüman Müslümana tuzak kuruyorsa, biliniz ki arkasında tekellerin menfaati vardır.
Osmanlıda, tarikatlar, ne derece etkili olduysa, Şer’i hukuk ve gelenekler daha çok etkin oldu.
Dolayısıyla, dünyevi olandan, uhrevi olana doğru gidildi.
Bu dünyanın işini, öte dünya mantığı ile çözemediklerinden, dünyevi çözümlere geri dönüş oldu.
Ancak kaybedilen zaman içinde, sanayileşme. Yani üretim ıskalanmış oldu.
Bu ve buna benzer mevzular, 20 yüz yılın tartışmasıydı.
Şunu demeye çalışıyorum.
Yeniden laikliği ve bağımsızlığı kurtarmadan, hiçbir çağdaş meselede yol alamayız.
Bu sefer de, 21 yüz yılı ıskalarız.
Dikkat ederseniz, yeniden Osmanlının 19 yüz yılda içine düştüğü açmaza düştük.
Osmanlının 19 yy tartışması; Osmanlıcılık, Türkçülük ve İslamcılık idi.
O günde, Osmanlıcılık ve İslamcılığın arkasında yabancılar (İng. ve Fr.) vardı. Bu günde onların yenisi olan ABD var.
O günde aynı tarikat boy gösteriyordu, bu gün de…
Paralel devlet yapılanmasının sebebini, sadece ideolojik alanlarla sınırlarsak, hata ederiz.
Çağımızda böyle bir yapılanmanın, arkasında tekeller vardır.
Paralel yapılanma, ekonomik temelde, piyasa ekonomisi ile yönetilen her ülkede vardır.
Piyasa ekonomisinin ortaya çıkardığı tekellerin, sadece ekonomik çıkar peşinde koşması, tekel için yeterli değildir.
Belli bir siyasi odağı desteklemeksizin, ekonomik çıkarı sürdürmek imkânsızdır.
Sadece ekonomik güç yönetmek için yeterli değildir.
Yani ulus devletlerin tamamen yıkılmamış olması nedeniyle, tekellerin siyasi partilere gereksinimi vardır.
ABD’de dahi paralel devlet yaşamı vardır. Zaten “paralel devlet” ifadesi oradan bize gelmiştir. Yoksa bir buna eskiden “devlet içinde devlet” derdik.
Belli bir tekel gurubunun çıkarları diğer bir tekelinki ile çatışırsa, bu çatışma kendisini siyasi çatışma olarak gösterir.
Mesela; ABD’de Ulusal Güvenlik Gurubu belli bir telekler gurubuna daha yakındır. Dinleme ve gözlemlerde o tekel gurubunun çıkarları yönünde hizmet verir.
Tekel guruplarının devlet yönetimine ortak olması paralel yapılanmadır.
Tüm paralel yapılanmalar; halkın çıkarlarına aykırı, tekel guruplarının yararınadır.
Bizde İslamiyet’in kendisi siyasi olduğu için, farklı odakların çıkarını korumak, tarikat maskesi altında daha kolaylaşmaktadır.
Bizdeki paralel yapılaşmalar; Bölücüler, Cemaatler ve siyasi iktidar şeklinde görünüyor.
Her çıkar gurubu; devleti kendi çıkarına göre ele geçirmeye çalışıyor.
Bu ele geçirme sürecinde, kendi aralarında ilk anlaştıkları husus; kendilerine engel olabilecek Türk Ordusunu tasfiye etmek oldu.
Türk halkının önündeki acil görev; Türk devletini Kuruluş Savaşında olduğu gibi yeniden halkın yararına kurmaktır.
Türk halkı bu görevi yerine getirirse, bir devleti olur.
Yoksa…
19.1.2014, bulentesinoglu@gmail.com