Kürt açılımından kısa bir süre önceydi. PKK okullara takmıştı aklını. Gün geçmiyordu ki, bir okula saldırı olmasın, bir okul bombalanmasın veya yakılmasın. Bir gün PKK lı silahlı bir grup artık kendilerinin sandığı bir kırsal bölgede bir okulu bastı. Bir PKK klâsiğidir, öğrencileri bir tarafa, öğretmenleri bir tarafa dizdiler, marşlar söyleyip sloganlar attılar, duvarlara yazılar yazdılar ve öğretmenleri rehin alıp yola koyuldular. Olay anında duyuldu, veliler okula koştu. Çoğu kadındı, erkekler işteydi, tarladaydı, kahvedeydi. ANA lar bulaşıktan, çamaşırdan elini silkeleyerek koşmuşlardı. Baktılar çocuklara birşey olmamış rahatladılar, ancak öğretmenler yok. Olay çok tazeydi hemen koştular silahlı PKK lı grubun arkasından, nefes nefese yetiştiler, PKK lı grubun önüne durdular. Göğüslerini, çocuklarını emzirdikleri göğüslerini gerdiler çocuklarına aydınlık getiren öğretmenlerini geri istediler.
Olay ücra bir köyde veya unutulmuş bir mecrada olmamıştı. Kırsal ama büyük bir köy veya küçük bir yerleşimde geçmişti. Yeterince nüfus vardı ve olaya anında yeterli sayıda veli, ANA müdahale edebilmişti. Ayrıca anaların direnişi, çocuklarının öğretmenlerinin arkasından koşmaları an be an fotoğraflanmıştı. Hatırlayın göğsü bağrı açık, saçları belinde o kürt kadınlarının köy yolunda eli silahlı çetenin elinden öğretmenlerini kurtarmaya koşarken çekilmiş fotoğraflarını. Hatırlayın o ANA ların yüzlerindeki kararlı ifadeyi. Yerel bir gazeteci çekmişti o fotoğrafları ve ödül aldı. Dünya basınında yayınlandı bu fotoğraflar. O kareler en az gezi direnişi kadar önemlidir, lütfen unutmayın.
Gezi olayları sırasındaydı, densiz bir üst düzey, çok üst düzey devlet yetkilisi, analar çocuklarınızı bu şer yuvası gezi direnişinden alın buyurdu. Anında ANA lar Taksim’e koştular ve polisle gezi arasında göğüslerin, o çocuklarını emzirdikleri göğüslerini siper ettiler, çocuklarını korumak üzere ateş hattına dizildiler. Yeryüzünde densizliklere karşı verilmiş en güzel cevaptı bu.
Evelsi gün bir başka çete, daha doğrusu bir çok başka çete okulları bastı. Bu baskın organize bir baskındı ve son zamanlarda sık görülmeye başlamıştı. Üstelik bu çete devlet memurlarından, milli eğitim kadrosunun en üst kademesindeki elemanlarından, müfettişlerden oluşuyordu. Devletin en önemli bakanlıklarından biri, cocuklarımızı emanet ettiğimiz Milli Eğitim Bakanlığı’nın en üst kademelerince organize edilmişti. Olay hepinizce biliniyor, fazla detaya girmeye gerek yok. Ama beyni süngerleşmiş eğitim müfettişleri çocukları küçük gruplar halinde bir odaya çekip olmayacak sorular sormuşlar. Öğretmenleri ne yapıyor rüşvetten, hırsızlıktan, hükûmetin gayrimeşruluğundan söz ediyor mu falan soruşturmuşlar. Küçücük çocukları gammazlığa yöneltmişler. Tekrar ediyorum bunu yapanlar eğitim kademesinin üst düzey memurları olan eğitim müfettişleri. Bu sorulardan biri de, Atatürkü mü seviyorsun Recep Tayyip Erdoğan’ı mı? Fesüphanallah. Tanrılar aklımı koruyun. Atatürk kim, recep kim? Eminim bu sünger kafalı sorgucuların çoğu okullarda çocuklarımıza din ve ahlak dersi vermesi gereken İmam Hatip ve İlahiyat Fakültesi çıkışlıdır. Ne demeli işte ehlââakın ahlaksızlığı.
Gene ANA lar koşuyor okula, çocuklarını ahlaksızlıktan kurtarmak için, dikiliyorlar müfettişlerin karşısına ve çok kararlı bir şekilde kovuyorlar bu şeytanları: “Lütfen okulu terkedin!” Müfettişler bu kararlılık karşısında direnemiyorlar ve ANALAR kovuyorlar o çakma eğitim zebanilerini. Göğüslerini, o yavrularını emzirdikleri göğüslerini siper edip koruyorlar bu sünger kafalı eğitim müfettişlerinden çocuklarını. Hepiniz izlediniz başörtülü bir anne dün Konya’da bu sözde müfettişe soğuk terler döktürdü.
İşte ANA dediğin böyle olur. ANA ların destanıdır bunlar ve Gezi olayları kadar önemlidir.
Haddim olmayarak ANA lara bir önerim var. Türkiye şu anda bir karabasan içinde. Elbet bu karabasan bitecek. En başta siz ANA ların himmetiyle bitecek. Ama karabasan geçene kadar yine en büyük görev sizlere düşüyor. Maalesef herşeyin çivisi çıktı. Doğal olarak eğitimin de. Artık çocuklarımızı öğretmenleri tenzih ediyorum okullara emanet edemeyiz. Çocuklarımızın eğitimini bu sünger kafalılara bırakmayın. Okul ne kadar çivisi çıkmış olursa olsun olsun zorunlu. İyi de olsa, kötü de olsa çocuklarımızın bir öğrenim görmesi gerekli. Ama, cocuklarımızın eğitimini, özellikle de ahlaki eğitimini bu zebanilere bırakmayın. Çocuğunuza ve okulunuza sahip çıkın. Daha çok sorgulayın, kontrol edin okullarda neler yapılıyor sorgulayın, bilin. Bilinen bir şeydir, bilimsel kitaplarda da yazar, ahlak ve eğitim ailede biçimlenir diye. Başbakan bile söylemedi mi, hırsızlık babadan öğrenilir diye. Çocuklarınıza mukayyet olun, teslim etmeyin bu ahlaksız zebanilere.