Bizim memlekette ‘partili’ olmak bir alemdir; evlere şenlik bir olaydır. Fi tarihinde CHP milletvekillerinden Nezir Nasıroğlu, “Sol geçmişim yok, zaten CHP’li değilim…”, diyerek partisinden istifa edip AKP’ye geçmişti. En azından gerekçesini dürüstçe söylediğini not edebiliriz. Şimdiki CHP’liler ne kadar CHP’li acaba?
“Kurtuluş Savaşında Rumlara etnik temizlik uygulandı” diyen CHP’li mi?
“Dersim Katliamının sorumlusu o dönemin CHP’sidir” diyen CHP’li mi?
“Tekke ve zaviyeler yeniden açılmalıdır” diyen,
“Fethullah Gülen bilge bir insandır” diyen,
Said-i Nursi’nin eserlerini öneren,
“Silivri yargılamalarında hukuki hatalar yapılmış olabilir. Ama bu, orada yargılananlar içinde darbeciler olduğu gerçeğini değiştirmez” diyen CHP’li midir?
Cumhuriyeti ve Atatürk’ü mahkemeye veren Hüseyin Aygün CHP’li midir?
“Ne Atatürk, ne Türk Bayrağı, ne türban!”, diyen Sema Pekdaş CHP’li midir?
“Ben Said-i Nursi ekolündenim CHP milletvekiliyim fakat CHP’li değilim”, diyen Faik Tümay CHP’li midir?
“Ben Atatürk ilkelerinin ve Cumhuriyetin bekçisi değilim, olmak da istemiyorum”, diyen Sena Kaleli CHP’li mi?
CHP’ye kayıtlı olabilirler, Sezgin Tanrıkulu, Muhammet Çakmak, Burhan Şenatalar, Gürsel Tekin, Ali Arif Özeybek… gerçekten CHP’li midirler?
CHP’li derken CHP’nin ilke, program ve felsefesini savunanlardan söz ediyoruz tabii ki.
Peki Kemal Kılıçdaroğlu CHP’li midir?
Değilse CHP’nin başında işi ne?
“CHP, bir kitle partisidir, farklı ideolojiler de temsil edilmelidir”, derseniz ‘eyvallah’ derim.
İyi de; CHP’nin program ve ilkeleriyle güreş tutan bir ekibin partiyi yönetmesi akla uygun bir durum mudur?