Bunlar Nazi kalıntıları, bunlar faşist derseniz…
Bunları misliyle ödetiriz, derseniz…
Onların uçağı buraya nasıl gelecek, derseniz…
Onlarda boş durmazlar…
Adamlar diyorlar ki;
“Kardeşim, uluslararası bir münasebetle ilgili gelecekseniz buyurun gelin.
Ancak, benim hükümranlık alanımda siyasi propaganda çalışması yapmanıza izin vermem…”
Öyleyse niye zorluyoruz?
Kaldı ki, 2008 yılında çıkardığınız bir yasaya göre de “yabancı ülkelerde seçim propagandası yapmayı yasakladınız…”
Şimdi üç buçuk oy alacağım diye kendi çıkardığınız yasayı çiğniyor, bunun sonucunda da uluslar arası itibarımızın zedelenmesine yol açıyorsunuz…
Gelelim Hollanda’nın tutumuna…
Asla ve asla kabul edilemez ve kesinlikle demokrasiye, insan haklarına, uluslar arası hukuka aykırı bir tutumdur, bir bakanımızın uçuşunun iptali bir diğer bakanımızın da elçilik binasına sokulmaması…
Tam bir skandaldır…
Yine de soğukkanlı olmamız, olayları doğru analiz etmemiz gerekmektedir.
Son bir yıla genel olarak baktığımızda bu son olayın sadece Hollanda’yla bağlantılı olmadığını görürüz.
Yunanistan’ın kaçak askerleri iade etmemesi ile başlayan süreç Avusturya, Fransa, Almanya ve son olarak Hollanda’nın Türkiye’ye dönük bu tavrı “AB’nin Türkiye’ye bakış açısının” tavrıdır.
Sayın Cumhurbaşkanı ve Hükümet, bu tavrını sürdürür ve daha da sertleştirirse önümüzdeki bir hafta, 10 gün içerisinde AB’nin en alttan başlayarak en üstteki kurumlarına kadar ve 26 AB ülkesinden Türkiye aleyhine açıklamalar gelmekte gecikmeyecektir.
Nitekim hemen olayın sıcaklığı içinde AB’den ilk açıklama geldi.
“Türkiye’ye mali fonlar durduruldu…”
Böyle bir dış politika sürdürülebilir değildir…
AB’nin bu tavrından dolayı şoven ve kışkırtıcı çıkışlarınız başta Almanya olmak üzere, Fransa, Hollanda ve Avusturya’da yaşayan yurttaşlarımızı zor durumda bırakmaktadır.
Onlar sizin referandumunuzdan ve seçimlerinizden sonra da orada o ülkenin insanlarıyla birlikte yaşacaklar…
Daha şimdiden Hollandalı sağcı-faşist siyasilerden biri “Erdoğan gibi düşünenler ülkelerine dönsünler ve bir daha da gelmesinler” diyebilmektedir.
Atalarımız boşuna dememişler “keskin sirke küpüne zarar verir” diye…